Bölüm 17

1.8K 204 35
                                    

Heyooo yepyeni bir bölümle geldim şekerlerim.

Oy vermeden geçmeyelim lütfen.

Keyifli okumalar dilerim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Gerçekten söz mü abi?" Zeynep sorularına cevap vermek yerine önce Ömer için içini rahatlatmak istemişti. Savaş ise sadece başını sallayarak onaylamıştı. Zeynep derin bir nefes alarak içindeki o korkuyu atmıştı. Çünkü abisi sözünü çiğnemezdi.

***

"Abi sen kötü değilsin. Bizde senden gizlemedik. Yeni tanıştık ve ben İstanbul'a gelince sana anlatacaktım ama Ateş'in sana mesaj atışı, telefonumu kırışı vs. Ömer bana telefon aldığında eve gelmiştik ki sen aradın. Aslında akşam seni arayıp konuşabilirdim bile ama vakit yoktu." diyerek güzelce açıkladığını düşünmüştü.

Savaş bu konuda sessiz kalırken, Zeynep abisinin kendisine aldığı hediyeyi açmıştı. Çok güzel bir crop, blazer ceket, pantolon ve stiletto ayakkabı almıştı. Zeynep hediyelere bakarken gözlerinden ışık saçıyordu.

"Yarın bunları giyinsene küçük hanım. Sana çok yakışacaklar!" diyerek kardeşinin gönlünü alırken Ömer'in de kardeşine nasıl davranacağını merak ediyordu çünkü crop fazlasıyla açıktı. Pantolonda skinny jeandı. Zeynep ise sadece olumlu anlamda başını sallamıştı.

Birlikte bu evdeki anılardan bahsederek akşama kadar sohbet eden iki kardeş, birbiriyle geçirdiği zamandan mutluydular. Bazı anılarla gülerken bazılarına gözyaşı döktüler. Zaten onların en sevdiği hobi birlikte annelerini anmaktı. Yaralı iki öksüz anne kollarından mahrum kalmıştı

Biri on iki,

Diğeri beş yaşında!

Birlikte akşam yemeği yerken Ayşe'nin hikâyesinden bahsetmişlerdi. Azat Baran ile konuşarak eğlenen Zeynep, Savaş'ın getirttirdiği hediyeleri açmak için Azat Baranla paketlerin başına oturmuştu.

Savaş küçükken çok oyuncağı yoktu. Oyuncak alan bir babası olmadığından dolayı annesi de pek çıkmıyordu. Çünkü bize bakan gözleri görünce rahatsız oluyordu. Zişan Hanımın getirdiği hediyeler ile dünyanın en mutlusu olmuştu.

Azat Baran'a da hediyeler alarak kendi geçmişini yaşamaması için çabalamıştı. Ayrıca ona güzel bir okulda anasınıfı ayarlamıştı. Biraz geç olsa da okula başlayacaktı. Azat Baran bugün fazlasıyla mutluydu ve hediyelere aşırı sevinerek tepkiler veriyordu. Bunca uyku arasından en güzeline bu gece dalacağı belliydi.

Abisiyle biraz daha muhabbet ederken telefonu çalınca abisine mahcup bir şekilde bakmıştı. Arayan Ömer'di ve abisinin tepkisi ne olacaktı. Savaş ise kardeşinin yanında olacağını belli etmek adına birkaç kelam söylemek istedi.

"Telefonu açarak hoparlöre almanı istiyorum!" diyerek kardeşine direktif vermişti. Zeynep sessizce denileni yaparken kalbinin duracağını hissetmişti.

Tüm bunlardan habersiz Ömer ağa sevdiğinin açtığını anladığında sesini sevdiğine iletmenin sevinci ile konuşmuştu. "Canım benim nasılsın?" diye konuştuğunda Savaş bir an öksürük krizine girmişti. Ömer ise duyduğu sesle gülümseyerek dudağını ısırmıştı.

"Ömer ağa, benim Savaş. Kardeşimle bir beş dakika daha konuşacağım. Odasına geçtiğinde o seni arar." diyerek telefonun kapatma tuşuna basmıştı. Canım demenin de bir bedeli olacaktı. "Sonuçta o benim canım!" diyerek kardeşini kıskanmıştı.

"Canım benim, sana zamanında gerçekten zamanı geldiğinde yanında olacağımı söylediğimi hatırlıyorsun değil mi?" Savaş konuşurken kardeşine samimi ve sakin olmaya çalışıyordu. Bu mevzu önemliydi ve Savaş dikkatli olmazsa kardeşinin de diğer kızlar gibi gizli saklı işler yapmasından çekinmişti.

Annemin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin