Heyoooo. Bugün yine buradayım ve kıskançlıklarla dolu bir bölüm ile geldim.
Sevgili Annemin Hikayesi okuyucuları, lütfen küçük yıldıza dokunarak oy vermeyi unutmayalım.
Yorumlara çöküyor muyuz artık.
Keyifli okumalar dilerim.
~~~~~~~~~~~~
Bu sırada Ömer ağa da oturmuş ve annesine dönmüştü. "Evet, anne Zeynep bir soru sordu. Bende merak ettim doğrusu. Sen Zeynep'in annesini tanıyor musun?" diye sormuştu. Zeynep minnet duymuştu Ömer ağaya. Çünkü bir şeyler duymak istemişti. Bildiği hikâyenin başkaları ne kadarını biliyordu bilmek istemişti.
***
24 yıl önce
Yıllar evvel ailesi ile gittiği düğünde Zişan, bekâr bir genç kızdı. Evlilik çağı gelmiş ve ailesinin uygun gördüğü bir görücü ile evleneceğini düşünürken gördüğü gelinin güzelliğine dalmıştı. Kendini o gelin gibi hayal etti.
"Anne gelin ne kadar güzel değil mi?" diye annesini dürterken annesinin geline bakmasını sağlamıştı. Güzellik ne kadar da önemli görünüyordu o zaman Zişan'a. Zamanla öğrendi güzelliğin pekte önemli olmadığını. Kaderi güzel olsun dedikleri, tam da Demet için söylenmiş gibiydi.
"Kızım, kaderi güzel olsun. Gerçi bir ağa oğlunu aldı ama Havin pek zor kadındır. Havva'yı gelin alamadı diye yüzü asıktır baksana. Umarım yuvası huzurlu olur, kaderi güzel olur" diye dua eden annesine "Âmin!" diyerek cevap vermişti Zişan.
Kendisini o gelin gibi güzel hayal ederken gözleri Bekir'e değmişti. Nefesi tutulurken kalabalıkta kaybolan adamı bir daha görmek istese de asla görememişti. Çareyi gelinin yanına giderek tebrik etmekte bulmuştu.
"Çok güzel gelin olmuşsunuz Gelin ağa" diyerek konum olarak aynı konumda olduklarını belirtmek istemişti ama Demet İstanbul'da bu kelimeleri hiç duymadığı için anlamamıştı.
"Teşekkür ederim" derken ellerine baktı. Yüzük olmadığı için "Umarım sen daha güzel bir gelin olursun çünkü çok güzelsin" diye ekledi. Zişan kendisine yapılan bu iltifatla kendini güzel bulmuştu. Çünkü çok güzel bir kadın, İstanbul'lu bir kadın ona sen daha güzelsin demişti. Gülümseyerek annesine gittiğinde Demet'le yaptığı konuşmayı anlatmıştı.
Bir başka yaşıtını da nişanlanmış görünce gelinin söylediğini bile unutup hüzün dolmuştu yüreği. Yakında evde kaldı demeleri an meselesi olacaktı. "Belki onun gibi bir gelin olamam ama onun gibi bir gelinim ve kızım olsun isterim" diye dua etmişti.
Bir yıl içinde ne o gelini görmüş ne de o kadınla ilgili haberleri kontrol etmişti. Aklından hiç gitmeyen kadının güzelliği, kendisini öyle hissetmesine neden oluyordu. Ayna karşısına geçiyor ve provalar yapıyordu. Manken yürüyüşleri yapıyor ve İstanbul'lu gelin gibi kibar konuşmaya çalışıyordu.
Kısa bir zaman sonra kısmeti bönmüş ve ailesinin onayıyla Bekir Demirhanlı ile evlenmesine karar verilen Zişan bir hafta içinde gelin olmuştu. Kayınvalidesi iyi bir kadındı. Elinden geldiğince ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Zişan'da ona karşı saygıda kusur etmemek için çabalıyordu.
Yine günlerden bir gün Bekir Bey okumaya önem veren ailenin reisi olduğu için kız çocuklarının da okula gitmesi için ailelerle konuşmuştu. Onlara emir vermekten başka çare kalmamıştı ki sonunda kız çocukları da okula başlamıştı. Zişan ise bu dönemde Bekir'in eşi olmak mı yoksa çocuk olmak mı lazım emin değildi. Bekir Bey onu kırmazdı ama evli kadın okuma yazma öğrenmek isterse de iyi karşılanmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annemin Hikayesi
No FicciónKız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sürecin başlangıcı olur. Umarım bu evde hep mutlu olursun. Benimle yaşar, yaşlanırsın. Umarım bu konakta seninle çocuklarımızın kahkahalarını...