Brick: Demek burası
diyerek önüne gelen ışığı engellemek için elini alnına siper etmişti Brick. Her şey bir anda olmuştu bir anda hazırlanmış otobüs denilen şeye binmiş ve kendimizi burada bulmuştuk.
Açıkçası hala uykum vardı ve apar topar hazırlanınca otobüste uzun bir süre başımı Boomer'ın omzuna yaslayarak uyumuştum ve hala neler olduğunu tam idarak edemiyordum.
Bulunduğumuz yer bir sürü turuncu renkleriyle bize görsel şölen sunan sonbahar ağaçları ile kaplı küçük bir kulübeydi.
Tatil kavramını biliyordum ama insanlar nasıl tatil yapar hiç bilmiyordum ve muhtemelen erkeklerde bilmiyorlardı çünkü hepsi ne yapacağını bilemiyor gibiydi.
Şirin ağaç kulübemize girdiğimizde içerisi gayet hoş bir şekilde dizayn edilmişti. Sade ve gösterişten uzaktı.
Aslında bir deniz kızı olduğum için muhtemelen kötü dizayn edilse bile bana kötü gelmeyecekti. İnsan deklarasyonundan anlamıyordum çünkü.
Hepimiz bakışlarımızı meraklı bir şekilde içeride gezdirirken fark ettiğim şey odanın gayet büyük olmasıydı.
Sol tarafta tahta merdivenler yukarı tırmanıyordu. Sağ tarafta duran kapı muhtemelen mutfağa gidiyordu. Koca odanın ilerisinde bulunan ve insanların resim kitaplarından gördüğüm ve sanırım şömine denilen şeyin etrafında yumuşak yastıklar duruyordu.
Odanın ortasında ise bir kilim ve kilimin üzerinde ise sıcak pembe renginde bir koltuk vardı. Dediğim gibi bana göre sade ve şirindi. Erkekler kapıya valizleri bırakırken Butch koşarak merdivenlere çıkmış ve bize dönerek gülümseyerek konuşmuştu:
Butch: Hadi ama yukarıyı merak etmiyor musunuz?
dediğinde enerjik olması Buttercup'ı güldürmüştü. Onun aksine Blossom ise oldukça sakin bir şekilde merdivenleri çıkmıştı. Bunu merdivenlerde takılmamak için mi yapmıştı yoksa heycanını mi gizliyordu bilmiyorum ama Blossom havalıydı. Her haliyle!
Butch önde Blossom arkada merdivenlere tırmanırken gözden kaybolmuşlardı. Brick başını iki yana sallayarak gülerken Blank ve Boomer içeri valizleri taşıyorlardı.
Butterfly yukarı bakarak içeri girerken Buttercup'ta Butch ve Blossom'un peşinden gitmişti.
Ben onları izlerken sonunda çivilendiğim yerden ilerlemiş ve şöminenin olduğu yere çökmüştüm. Yeni şeyler keşfetmek daima hoşuma gidiyordu.
Şöminenin önüne dururken Butterfly beni geriden izliyordu çünkü bakışlarını sırtımda hissediyordum. Şöminenin içinde bulduğum ve hala yanmamış olan dal parçasını almıştım. Külü öyle anlamsızca karıştırırken içimde bir huzursuzluk vardı.
Sanki her şey yolunda ama bir o kadar da yolunda değildi. Sanki firtından önce bir sessizlik vardı. Tedirgindim. Sebebini bilmiyordum ama tedirgindim.
Butterfly: İçinde kötü bir his var değil mi?
dedi yanıma ne zaman ulaştığını bilmediğim Butterfly. Dalgınlıkla baktığım külden gözlerimi ayırmadan sadece başımı salladım.
Butterfly benden bir cevap alınca sadece başını sallamış ve dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Butterfly: Evet benim de
Bubbles: Diğerlerinde hiçbir sorun yok ama. Belki de biz-
Butterfly: Fazla paranoyağız. Evet olabilir
diyerek cümlemi tamamladığında ne dediğimi anlıyordu. Belki de yeni bir ortama girdiğimiz için tedirgindik ama o zaman neden Blossom ve Buttercup öyle görünmüyorlardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Deniz Kızları (PPGXRRB)
FantasyDenizin altında bulunan efsanevi deniz kızları ve erkeklerinin yaşadığı deniz halkının içinde bulunan Bubbles ve kız kardeşleri halkının onlara karşı olan yargılayıcı ifadesine aldırmadan hayatlarına devam etmeye çalışırlar. Fakat Bubbles bir gün bi...