Sunshine

11

Telefonu kapattıktan sonra yataktan kalktım ve salona gittim. Jisung'un orada olduğunu görmek gülümsetmişti beni. Tereddüt etsem de sormam gereken bir şey vardı.

"Günaydın Jiji."

"Günaydın hyung. Hayırdır, mutlu uyanmışsın. Uyumana şaşırmıştım gerçi."

"Ben de öyle. Bir Stay doğum günüm için yollamış şirkete. Gözüme çarptı ben de aldım. Onunla uyudum gece. Garip bir şekilde yanıma aldıktan sonra uyuttu."

"Oha. Benim hediyem böyle bir şeye sebep olsa bayılırdım herhalde. Literal bayılmak."

"Abartma. Neyse sana bir şey soracaktım ben."

"Buyur."

"Bir saniye, telefonumu alayım geliyorum."

Odaya dönerken yeni uyanmış Changbin'le karşılaşmıştım. Yeni uyanması biraz garipti. Sabah erkenden kalkar ve gyme giderdi. Şaşırmıştım.

"Günaydın Bin."

"Sana da."

Yüzüme bakmadan somurtarak gitmişti. Böyle yapmasının sebebi onu kırmamdı. Onunla konuşmayı kendime hatırlatıp odama gittim. Telefonumu alıp salona geri döndüm.

"Alt tarafı telefonunu alacaktın."

Yanına oturdum ve mesajları açtım.

"Şuraya bakar mısın? Bir şey hatırlamam ya da fark etmem gerekiyor gibi konuştu ama ben hiçbir şey anlamadım."

Telefonu elimden alıp okuduğunda bir kahkaha patlattı.

"GERİ ZEKALI MISIN HYUNG?! AHHAHAHAHAHA!"

"Ne? Niye? Sen anladın mı?"

Gülmesini biraz durdurarak konuşabilmişti.

"Anlamayan salaktır hyung. Salak olabilir misin gerçekten?"

"Uzatma da söyle şunu."

"Gerçekten salaksın sanırım. Her neyse, civcivi sana Sunshine yollamış."

"Ne? Nereden anladın?"

"Off, inanamıyorum sana. Hyung, civciv diyoruz. Hiç mi yok?"

"Yok işte Jisung uzatmasana."

"Aman be, tamam. Sunshine zooRacha için kendini çizmişti, hatırladın mı?"

"Evet."

"Tamam işte, civciv olarak çizmişti kendini. Baksana mesajlarda da heyecanlanmış. Civcivin fotoğrafını atınca da biliyorum demiş. Onun yolladığı civcivle uyumuşsun kısaca."

"Hadi canım."

"Aynen canım."

"Oha."

"Ki ne oha."

"Tamam sağ ol. Odamdayım ben."

•••

"SEUNGMİİİİİN!!"

"NE OLDU?"

Endişeyle odama dalıp yanıma oturdu. Ona doğru döndüm.

"Hani bir civciv vardı ya, Chan için yaptığım. Hatırlıyor musun onu?"

"Evet. Ne olmuş ona?"

"CHAN'IN ELİNE GEÇMİŞ O!"

"NE?!"

"EVET!"

Birkaç çığlığın ve tepinmenin ardından sorularını sormaya başladı.

"DUR! Dur tamam. Anlat bakayım nereden öğrendin."