papatyam🌼
Tatlılığına gülüyorum
Neyse gerçekten gidiyorum
İyi geceler Sunshine
Işığın hiç sönmesin olur muFelix☀️
iyi geceler papatyam
yaprakların hiç dökülmesin olur mupapatyam🌼
Papatya mıFelix☀️
evet
sevmez misinpapatyam🌼
Severim
Severim de
Neden öyle dedin merak
ettimFelix☀️
belki sonra öğrenirsin
şimdi git uyu tamam mıpapatyam🌼
Sen nasıl istersen
İyi gecelerFelix☀️
iyi gecelerYürümeye devam edeceği sırada sokağa bir araba girdi. Changbin'in arabasıydı bu. Seungmin'leydi bugün, nasıl aklına gelmemişti?
Seungmin içeri girmeden seslendi, durdurdu onları."Seungmin!"
"Hyung? Ne işin var burada? Bu saate hem de."
Chan, Changbin'i görmezden gelerek Seungmin'e odaklandı. Felix'in bahsettiği kadarıyla birbirlerine oldukça değer verdiklerini biliyordu. Seungmin'i bilgilendirmeliyim diye düşündü.
"Merhaba Seungmin direkt konuya gireceğim kusura bakma. Felix'le konuşacaktık bugün, elbet biliyorsundur."
Karşı taraftan onay aldı fakat Seungmin şaşırmıştı. Onun arkadaşı olduğunu nasıl öğrendiğini soracağı sırada Chan sorusunu tahmin etmiş olacak ki ona izin vermeyip anlatmaya devam etmişti.
"Nasıl öğrendiğim önemli değil şu an. Birçok kez aradım, açmadı. En son açtığında da ağlıyordu. Birkaç saatin ardından az da olsa sakinleşti ve biraz konuştuk. Şimdi sakindir diye düşünüyorum ama sen yine de kontrol et onu lütfen."
"Tamam hyung, merak etme sen. Haber ettiğin için teşekkürler, iyi geceler."
Bir şey demelerine fırsat vermeden hızla yukarı çıktı Seungmin. Kendini suçluyordu. Nasıl unutabildiğine şaşırıyor, Felix'i düşündükçe gözleri doluyordu.
'Bugünü nasıl unutursun? Ne kadar bencilleştiğinin farkında mısın? Resmen o kadar heyecanlandın ki kardeşim dediğin dostun aklına bile gelmedi. Bir de gülüp eğleniyorsun sabahtan beri. Bencil itin tekisin.'Öte yandan hızla ayrılan Seungmin'le daha çok endişelenen Chan ne yapacağını bilemez bir hâlde öylece duruyordu. Changbin ise tüm bu karmaşayı anlamlandırmaya çalışıyordu.
"Hyung, ne oluyor?"
"Keşke bilsem."
Chan'ın iç çekip arabaya doğru yürümesiyle Changbin de peşinden gitmiş ve sessiz yolculuklarına başlamışlardı.
•••
Hızla yukarı çıkıp zile bastı Seungmin. Nefes nefese kalmıştı. Kendine oldukça sinirliydi.
Kapı açıldığında ise anında sarıldı karşısındaki bedene. Özürlerini sıralıyor, kendine sövüyordu."Felix ben... Çok özür dilerim. Çok özür dilerim Felix, çok aptalım. Gerçekten özür dilerim."
Yavaşça kollarını sardı arkadaşına. Kırılsa da, gözleri tekrar dolmaya başlasa da ağzından çıkanların hissettikleriyle alakası yoktu.
"Sorun değil Min, gerçekten. Öyle deme lütfen."
Bir süre daha sessizce sarılmaya devam etti ikili. Ardından Seungmin yavaşça sarıldığı bedenden ayrılarak ellerini arkadaşının yüzüne çıkarmış ıslak yanaklarını silmişti.
Tek bir kelime etmeden Felix'in elini tuttu ve odasına götürdü.
Açık balkon kapısını, ardından perdeyi kapattı.
Çok üşürdü Felix. Şimdiyse güneşli havalarda bile üşümesine rağmen balkonda saatlerini harcayacak kadar kötü olmuştu, sıkışmıştı ve Seungmin yanında değildi. Kendini tamamen affettirebilir miydi bilmiyordu. Her ne kadar sorun olmadığını söylese de bilirdi sorun olduğunu.
Felix böyleydi, affederdi ama asla unutmazdı.
Düşündükçe gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Ama sırası değildi, ağlamamalıydı. Arkadaşının yanında güçlü durması gerekiyordu. Derin bir nefes aldı. Felix'in yanına, yatağa oturdu. Bir süre yine konuşmadı. Konuşamadı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Bir şey demek istese bile kelimeler boğazına sıkışmış gibi hissediyordu. Bir kelime bile olsa konuşmalıydı. Elini arkadaşının dizine koyarak ona bakmasını sağladı."Felix."
"Sonra konuşsak olmaz mı Min?"
Bunu beklemiyordu Seungmin, şaşırmıştı. Çok zamanlarını almıştı Felix'in sorunlarını içine atmamasını sağlamak. Son zamanlarda eskiye dönüyor olduklarını fark etmek korkutmuştu Seungmin'i. Her ne kadar kafasını dinlesin istese de sonradan konuyu açamayacağını, Felix'in de açmak istemeyeceğini biliyordu. Felix bu yüzden kızacaktı ona belki ama konuşmak zorundalardı.
"Üzgünüm Felix ama hayır. Lütfen ne olduysa, ne düşünüyorsan paylaş benimle. İçine atmanı, benden sakınmanı istemiyorum."
Kurumamış gözlerinden yaşlar tekrar akarken arkadaşına bakakaldı Felix.
Senelerdir birbirlerinin tek arkadaşıydılar. Tek sırdaşları, tek güvenceleri, tek mutlulukları birbirleriydi. Karşıdakini kendilerinden daha iyi tanıyorladı. Hâliyle her şeyin farkındaydı Felix; onun konuşmasını istemesi, yoksa daha konuyu açmayacağını bildiğinin farkındaydı. Bunun için uğraşması minnettar hissettiriyordu.
'Ona sahip olmak için ne gibi bir iyilik yapmış olabilirim ki?'Ağlaya ağlaya, sarıla sarıla anlattı her şeyi. Chan'ı nasıl çağırdığını, gerçekleri nasıl tek tek sıraladığını, kendisine asla kızmadığını aksine kendine ettiği lafları anlamlandıramadığını... Her şeyi anlattı arkadaşına. Seungmin yine özürlerini sıraladı, yetmeyeceğini ve işe yaramayacağını bile bile. Felix ise sorun olmadığını söyledi, koca bir sorun olsa bile.
Ama yine de kırgın ya da kızgın kalamıyordu ona. Seungmin'di çünkü o, biricik arkadaşıydı. Aralarındaki bağ her şeyden güçlüydü.
Saatlerini konuşarak, ağlaşarak ve sarılarak geçirmelerinin ardından Seungmin havanın aydınlanmaya başladığını fark etmesine rağmen arkadaşının yanından ayrılmak istemiyordu. Yanında olmasına rağmen özlemişti Felix'i. Son zamanlarda birbirlerine çok az vakit ayırdıklarını düşündü, sorumlusunun da kendisi olduğunu. Pişmanlık denebilecek değişik bir histi bu. Aynı zamanda suçluluk hissinin getirdiği vicdan azabı da vardı. Ortak boş günlerinin birini tamamen Felix'e ayırmayı kafasına koydu.
Şimdi ise merak ettiği minik şeyler vardı. Sormaktan emin değildi, sustu bir süre. Felix ise anında anlamış ve sormasını istemişti."Bir şey diyeceksin belli, söyle gitsin."
Seungmin yine tereddüt etse de bu durumdan kaçamayacaklarının farkındaydı. Bir şekilde gün yüzüne çıkacaktı bu konu, sıkışana kadar kaçmanın mânâsı yoktu.
"Şey diyecektim... Chan hyung sormadı mı neden bu duruma geldiğini?"
Burukça gülümseyerek cevapladı arkadaşını.
"Sormaz olur mu? Sordu tabii. Ben bir şey demedim ama. Henüz bilmiyor yani."
"Henüz? Söylemeyi düşünüyorsun o zaman?"
"Evet. Nereye kadar bunlar hiç yaşanmamış gibi davranacağım ki? Hem, onlar sayesinde şu an buradayım, biliyorsun."
"Nasıl istiyorsan öyle olsun Lix'im. Ama unutma, seni üzen ya da üzecek en ufak şey son günü olduğunu bilmeli. Buna asla izin vermem, tamam mı?"
"Biliyorum Min, iyi ki varsın."
"Sen de meleğim, sen de iyi ki varsın."
Sarıldılar. Seungmin Felix'i yatırıp odasına gideceği sırada Felix onu durdurmuş, beraber yatmak istediğini söylemişti. Seungmin ise bebek sever gibi sesler çıkarmış, seve seve arkadaşının yanına kurulmuştu.
Böylelerdi işte; ne olursa olsun bir şekilde barışıyor, dostluklarını daha da güçlendiriyorlardı.
İkisi de birbirlerine olan minnettarlıklarını ve dostluklarının onlara ne kadar iyi geldiğini tekrar hatırlamış ve o zor geçen geceyi huzurla kapatmışlardı.☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
meraba
bence siz de hissediyorsunuz bir şeylere daha da yaklaştığımızı
hihidertlerini içinize atmayın
karşıdakinin tepkisinden korkup kendinizi yemeyin
karşıdaki ne düşünür demeyin
asla bilemezsiniz
ihtimallerle kendinizi mahvetmeyin
hepiniz değerlisiniz🫶sevildiğinizi bilin yeter
baybaaaay💃💃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine
FanfictionFelix içindekileri çizimleriyle birlikte twitterda paylaşır. Bir gün hayranı olduğu 3Racha lideri Bang Chan onun en son paylaştığı çizimine yanıt verir. chanlix minsung seungbin hyunin 30.08.23~ 17.09.23~ chanlix #5 02.10.23~ banglix #1 30.11.23~ ch...