18

359 68 87
                                    

"Of Min, resmen gelecekler birazdan."

"Amma da panikledin. Azcık sakin olur musun?"

"Senin sevgilin, benim de yeni arkadaşım geliyor Min. Üstelik onlar HAN JISUNG VE SEO CHANGBIN!"

"Sadece sakin ol, tamam mı? Bu kadar gerilmene gerek yok."

Jisung'la konuşmamızın ardından birkaç gün geçmişti. Ertesi gün Chan aniden şirkette toplanmalarını söylediğinden buluşamamıştık, bu yüzden iki tarafın da boş olduğu bir gün ayarlamıştık. O gün de bugündü ve ben, geçen süre içerisinde Jisung'la iyice yakınlaşsam da fazlasıyla geriliyordum.

Bu sürede Chan ile olan sohbetimiz de devam etmişti tabii ki. Onunla da gittikçe yakınlaşıyorduk ama son zamanlarda bizi ileriye götüren bir şey olmadığını hissediyordum. Bunun, muhtemelen, benim kendimi hâlâ saklamamdan ve Chan'ın da bu yüzden bir yere kadar rahat davranmasından olduğunu düşünüyordum. Seungmin'le konuştuğumda bana bu konuyu Jisung'a da danışabileceğimi söyledi. Bir süredir düşündüğüm şeyler vardı ve bunları Jisung'a açmak istiyordum.

"Hoş geldiniz! Ah, Changbin yok mu Jisung?"

"Var var. Var da sonra var. Şimdi biraz takılalım biz, o seni almaya gelecek."

"Pekâlâ..."

Kapının çaldığını duymamıştım. Jisung'un geldiğini fark ettiğimde yerimden sıçradım. Göz göze geldiğimizdeyse ağzımızdan çıkan şey aynıydı.

"Oha!"

"Oha!"

Seungmin ise kapıyı kapattıktan sonra yanımıza gelmiş, durumumuza gülüyordu.

"Neye şaşırdınız böyle?"

Jisung "Seungmin bu ne ya? Bu niye bu kadar güzel?" diyerek beni göstermiş, şaşkınlığını saklayamamıştı. Duyduklarımla kızarırken itiraz ediyordum.

"Ne güzeli? Kendine bak sen manyak."

Dediklerime güldükten sonra üstüme -tabiri caizse- atlamış ve sarılmıştı.

"FELIX'IMMMM!!"

Ben de sarılışına karşılık verirken gülüyordum. Arkadaşım olması ayrı, arkadaşımın Jisung olması ayrı mutlu ediyordu beni. İçim içime sığmıyordu resmen.

•••

"Yok artık."

"Var artık canım, var. Benim sevgilim böyle de nazik işte."

"Ben demiştim değil mi sana Seungmin? Softluk sıçıyorlardır demiştim değil mi?"

Jisung geleli birkaç saat geçmişti. Büyük koltukta yan yana oturmuş, Jisung ve Minho hikayeleri dinliyorduk. Jisung'un bir bacağı bağdaş kurduğum bacaklarımın üstündeydi, sırtını ise yarım yamalak Seungmin'e yaslıyordu. Kısaca ortamıza iyice yayılmıştı, karnına koyduğu kaptan cipsleri ağzına atarken gayet keyifli görünüyordu. Keyfini bozan şey ise Seungmin'in çalan telefonu yüzünden kalkmak zorunda kalmasıydı.

"Kesin Changbin malı aramıştır. Zamanı da geldi zaten."

"Ne zamanı?"

"Akşam yemeğe çıkaracağım demişti. Onun ayarlamasını yapıyordu."

"Ha... Anladım."

"Buraya gelin hemen!"

Seungmin'in bağırmasıyla kalkıp odasına gittik. Tahmin ettiğim gibi giyecekleri için paniklemişti. Yarım saatin ardından bir şekilde güzel olduğuna ikna edip yollamıştık Seungmin'i. Salona geçip kendimizi koltuğa atınca da bir yorgunluk çökmüştü üzerimize.

"Neden yoruldum lan?"

"Seungmin çenesi yorar, alışırsın."

"Sen alıştın mı?"

Kafamı sağa sola sallamamla gülüştük. Bir süre sessiz kalmamızın ardından olduğum yerde doğruldum. Konuşmak için iyi bir fırsat gibiydi.

"Jisung?"

"Başla başla. Anlarım ben ciddi bir şey geliyor."

Kıkırdadım.

"Chan'la konuştuğumuzu biliyorsun. Gerçekten yakın arkadaşlar gibiyiz. Hatta her konuşmamızda daha yakın gibi hissediyorum ama... Son zamanlarda böyle hissettirmiyor."

"Biraz daha açık olabilir misin?"

"Yani, Chan bazen kendini geri çekiyor gibi geliyor. Rahatsız olmaya mı başladı? Ya da ben hâlâ kendimi saklıyorum, ondan mı bir yere kadar gelebildik? Gerçekten bilmiyorum. Seungmin'le konuştum ama o da senin fikrini almamın daha iyi olacağını söyledi."

"Şimdi şöyle ki Minik Civciv, aranızda tam olarak ne geçtiğini bilmiyorum. Bildiğim ve emin olduğum tek şey birbirinize güvendiğiniz. Demem o ki eğer Chan hyung sana güvenmeseydi bırak rahatsız olmayı, soğumayı; seninle konuşmazdı bile."

"Neden öyle hissettiriyor o zaman?"

"Bence dediğin gibi kendini saklamandan dolayı olabilir. Sınırlarını koruyorsun ve o da sınırları aşmaktan veya genişletmekten korkuyor gibi geldi bana."

"Ne yapmalıyım sence?"

"Az da olsa kendini açmayı dene. Biraz kendinden bahset. Yapamaz mısın?"

"Bilmiyorum. Ama deneyeceğim. Teşekkür ederim Jiji."

"Ne demek Minik Civciv."

•••

sunshine
günaydın chris!!!
09.11

chanlar chalıyor
Günaydın Sunshine
11.09

sunshine
nasılsın

chanlar chalıyor
İyiyim sanırım
Uyku modundan tamamen
çıkamadım
Ama güzel uyudum bugün
Mutluyum
Sen nasılsın?

sunshine
↪️Ama güzel uyud...
çok iyi çok iyi
↪️Sen nasılsın?
iyiyim ya galiba
seninle konuşunca mutlu
oluyorum hep
sırıtarak yazıyorum hehe

chanlar chalıyor
Buna sevindim
Bende de durumlar farklı değil
çünkü ^^

sunshine
ANANI SİKERİM YAVŞAK //
yaa... ne güzel

chanlar chalıyor
Hmhm

sunshine
chris?

chanlar chalıyor
Sunshine?

sunshine
şey diyecektim
ben
şey yapacaktım
diyecektim ki artık
of ya bir dakika

chanlar chalıyor
Pahwnflwoxjak
Sakin ol dlcokxldşfk

sunshine
ne bileyim
gerildim biraz

chanlar chalıyor
Neden gerildin ki?
Bunları aştık sanıyordum

sunshine
AŞTIK ZATEN
YA
DİYECEKTİM Kİ
BIRAZ AÇMAK İSTİYORUM
KENDİMİ
diyecektim.....
tanrı canımı al //

chanlar chalıyor
Ah, anladım
Ne konuşmak istersin?
Elimden geldiğince yardımcı
olmaya çalışırım, biliyorsun

sunshine
hayır hayır öyle değil
şey yani
hani sen demiştin ya
arkadaşımı ne zaman
görebileceğim diye

chanlar chalıyor
Evet

sunshine
he işte
ben de diyorum ki
arkadaşını görmeye mi başlasan?

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

naber lan

gidisata sictim gibi geliyo ne dersiniz🗣

oy vermeyi unutmayin yildizlar sizinle olsun opddddum💃

SunshineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin