kiss me

531 50 11
                                    



Biraz duygusal oldu sanki...
İyi okumalar aşklarım, oylarınızı ve özellikle yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Xxxx

  Kırk beş dakika olmuştu; paltosun cebindeki elleri buz tutmuştu neredeyse ve burnunun ucunu hissetmiyordu. Ama gözlerini hastane bahçesinin demir parmaklıklarından bir saniye olsun ayırmamıştı. Gelecekti, er ya da geç gelecekti.

  Kapının her açılmasıyla hızlanıyordu kalbi ve içeri giren kişileri görünce de aynı şekilde gidiveriyordu hevesi. Sonunda uzun boylu, siyah kabanlı bedenin giriş yapmasıyla bahçeye istemsizce bir gülümseme oluştu yüzünde.

  Onu fark etmemişti, dalgın bir şekilde yürüyordu. Nevzat ayağa fırlayıp yanına hızlı adımlarla gittiğinde ise tanıyamamıştı ilk bakışta onu.

"Hoş geldin."

  Ülkücü kara gözleriyle süzdü bir süre karşısındaki oğlanı şaşkınlıkla. En son hastane yatağındaki pespaye haliyle görmüştü kendisini, o yüzden birdenbire sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi bir halde karşısında dikilmesi şok etkisi yaratmıştı üzerinde. Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı ve Nevzat içinden bir şeylerin eridiğini hissetti.

"Eyvallah. Ne yapıyorsun sen dışarıda?"

"Seni bekledim."

  Ülkücü kaşlarını çatıp iyice yaklaştı solcuya ve iki parmağının arasına sıkıştırdı burnunu, Nevzat güldü bu yaptığına.

"Donmuşsun oğlum! Manyak mısın, ne kadar bekledin bu soğukta?!" derken bir yandan da kendi boynundan sallanan kırık beyaz renkli yün atkıyı çıkarmış ve solcunun boynuna dolamıştı.

  Boynundaki sıcaklıkla mayıştı Nevzat, tahmin ettiğinden bile fazla üşümüştü.

"Yemin ederim sinir hastası edeceksin beni solcu."

  Nevzat onun mırıldandığı şikayetleri takmadan alnını göğsüne yasladı ve kollarını beline doladı. Alper şaşkınlıkla etrafa baksa da kocaman bahçe kalabalık olmadığı için kimsenin bakışları üzerlerinde olmadığı için ufak bir rahatlama hisseti, sonra da boğazını temizledi.

"Hadi içeri geçelim Nevzat."

  Solcu yumdu gözlerini ve daha sıkı sarıldı sevdiği adama. Ama o tepkisiz bir şekilde dikiliyordu sadece. Geri sarılmamasını geçin ses tonundaki bu uzaklık bile o kadar acıtıyordu ki canını. Ona aşık olduğunu söylemeden önce bile en azından bağırıyordu, dövüyordu; duygularını hissettiriyordu. Ama şimdi... çok kırgın hissediyordu kendini.

"Yürüyelim mi biraz? Kahve alırız hem." dedi kendini geriye çekerken.

"Kahve olmaz, çarpıntı yapar."

"Çay?"

"O da aynı şey."

"Ihlamur o zaman?" sesi çaresiz çıkmaya başlamıştı, konunun içtikleri şey olmadığını ne zaman anlayacaktı bu ülkücü?

  Alper pes etmiş bir tavırla nefes verdiğinde sırıtarak koluna girdi Nevzat ve onu biraz ilerideki kafeteryaya giden yola soktu. Sağcının şu anda kendi kollarıyla sarmış olduğu kolunun kaskatı kesilmiş olduğu gerçeği yüreğini biraz burkuyor olsa da omzunun üzerine bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.

"Çok özledim bugün seni."

  Bir süre cevap vermedi Alper. Ne düşünüyordu ki böyle? Karmaşık bir şey söylememişti bile.

"Çok kalmadım aslında ocakta."

  Zorla gülümsedi solcu.

"Olsun, ben seni hep özlüyorum. Yanı başımda olsan bile."

my baby shot me down • AlperxNevzatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin