Hyunjin'den:
Seungmin ile eve geldiğimizde, hızlıca bizimkileri salona toplayıp, beklemeye başladık. Önce Minho ve Jisung, sonra Changbin ve Chan, daha sonra ise Jeongin telaşla salona geldi.
Galiba onu uykusundan alı koymuştum. Her kes merak dolu gözler ile baba bakarken konuşmaya başladım."Direkt konuya giriyorum Felix yaşıyor" dedim sevinçle. "Hyunjin, yine'mi?" dedi çaresizce Minho. "İlaçlarını içmiyormusun?" dedi Jisung endişeyle. "Hayır, hayır gerçekten yaşıyor Seungmin'de gördü" dedim gülerek.
Bu sefer her kesin bakışı Seungmin'i bulmuştu. Seungmin kafasını sallayıp, konuşmaya devam etti. "Bu gün San'ın yanındaydık, San bize bir sürprizi olduğunu söyledi ve sevgilisi adı altında Felix'i bize tanıtdı, gerçekten oydu, fakat kaç yıldır onu yaninda tutuyormuş bunuda Hyunjin'in babası istiyormuş, sebebini hepimiz çok iyi biliyoruz" dedi Seungmin tek nefeste.
"Gerçekten Felix yaşıyormu?" dedi Changbin şok içinde. "Seni tanıdı'mı?" dedi Minho umut dolu gözler ile ona bakarak. "Hayır tanımadı." dedi Hyunjin hüzünle. "Bu 3 yıl içinde devamlı ilaç verdikleri için, unutmuş olmalı" diye açıkladı Seungmin. "Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" diye sordu Jisung merakla.
"Onu bir şekilde yanımıza almalıyız, bebeğimi o adamdan geri almak zorundayız aksi taktirde, piç onu öldüreceğini söyledi, hemde bu yakınlarda" dedi Hyunjin sinirle. "Tamam, tamam şimdi başka bir çözüm bulmamız gerek" dedi Jeongin endişeyle.
Her an Hyunjin'in, kriz geçirmesinden korkuyordu. "Onu görmek istiyorum" dedi Hyunjin mırıldanarak. "Bu imkansız Hyunjin" dedi Minho fısıldayarak. "Hayır imkansız değil" dedi Jeongin sinsice sırıtarak. Hyunjin dahil, her kes Jeongin'e şaşkınlıkla bakıyordu.
"Ne demek bu?" dedi Chan merakla. "Tam 2 gün önce, sizden habersiz San'ın adamlarına bir casus gönderdim, bu gün işe başladığını söyledi bana, şimdi onu arayıp konuşurum mümkünse bu gün Felix'i göre bilirsin Hyunjin, fakat San evde ve ya depoda olursa işimiz zor" dedi Jeongin bıkkınlıkka.
"Bunu bana neden söylemedin?" dedi Hyunjin sevinçle Jeongin'in üstüne atılarak. Jeongin mutluydu, o Hyunjin'e aşık olsada, duyğularını hemen bastırıyordu. Zaten kaç yıllardı aşıktı, fakat Hyunjin'in, Felix'i sevdiğini görünce vazgeçmişti. Evet Hyunjin'e aşık değildi fakat, burada en çok değer verdiği insan Hyunjindi.
Ne de olsa onların güzel bir çocukluğu vardı. Bu aralar kabul etmese de ilgi duyduğu başka bir adam vardı. Kim Seungmin... Nedense ona karşı çekildiğini hissediyordu bu onun elinde değildi. Jeongin bu düşüncelerden sıyrılıp, Hyunjin'in sorusunu yanıtladı.
"Nebileyim işte, ama size söyleyecektim" dedi Jeongin gülerek. "Tamam o zaman ben çalışma odamdayım, bir gelişme olursa bana haber et Jeongin" dedi içini kaplayan heyecan ile. Daha sonra odasına girip, sonunda tutduğu gözyaşlarını bıraktı.
Felix'in başka birini öpüyor olduğu gerçeği canını fazlasıyla acıtmıştı. Gözlerini kapattı ve arkadasındaki koltuğa yaslandı. Saatler sonra kapısı bir hışımla açıldığında, hemen gözlerini açtı. Gelen Jeongindi. "Bir gelmişme varmı?" dedi yerinden kalkıp, Jeongin'in yanına ilerleyerek.
"Evet var, Wooyoung, yani tutduğum casus, San'ın kendisini beğendiğini söyledi, bu garip bir şey ama, San Felix'i ona emanet etti. Şimdi San'ın evine gidiyorlar Hyunjin. Acele etmemiz gerek, San şu an itibari ile 3 saatlik toplantıda" diye özet geçti Jeongin.
Hyunjin heyecanla arkadaşına sarılıp, gülümsedi. "Teşekkürler Jeongin, hadi gidelim" dedi sevinçle. İkili hızlıca arabaya binip, San'ın evi'nin önüne geldiler. "Buraya gelene kadar, Wooyoung'a kamera ve korumaları halletmesi için bir kaç yollar öğrettim" dedi Jeongin gülerek.
"İyi yapmışsın" dedi Hyunjin arabadan inerek. İkili eve yaklaştıklarını, kapının açıldığını hissettiler. Bu Wooyoung'du. Kapıyı onlar için açmıştı. Casus, Felix'in nerede olduğunu Hyunjin'e söylediği an Hyunjin hızlıca üst kata çıkıp, Felix'in olduğu odaya girdi.
Felix odasının kapısının sert bir şekilde açılmasıyla, belindeki silahı eline aldı. "Kimsin?" dedi silahı ona doğru tutarak. "Ben senin sevgilinin" dedi Hyunjin gülümseyerek. "Ah sana inanacağımımı düşündün, bu aptalca benim zaten sevgilim var" dedi Felix alayla.
"Tamam, tamam senin sevgilin var anladım, korumalara gözükmeden ve hızlıca içeriye girdim Felix, sadece 10 dakikanı alıcam, üzerimde hiç bir şey yok, ben aşık olduğum adamı öldüremem Felix" dedi fisıltıyla Hyunjin. Felix o an kalbinde bir titreşim hissetti. Nedense bu adam ona oldukça yakın geliyordu.
"Sadece 10 dakika konuş ve bitsin." dedi elindeki silahi yeniden beline takarak. "Öncelikle ben Hwang Hyunjin. 3 yıldır öldü bildiğim sevgilimi bu gün düşmamı öperken gördüm Felix, bana ne kadar inanırsın bilmem ama, şu an aldığın ilaçları tahmin ediyorum, hafızanı zorlayamam, ama şunu bilmeni görmeni isterim Felix" dedi hemen telefonunu eline alarak.
Galeriye girip, sadece Felix'e aid olan albüme tıkladı. Rastgele bir fotoya tıklayıp, Felix'e gösterdi. "Bu senin sarı saçlı halin Felix, ister inan ister inanma sen benim bebeğimdin Felix" dedi gözleri dolarak Hyunjin. "Seni benden aldılar Felix, lütfen San'a karşı çok dikkatli ol, bana güvenmeni isteyemem ama, sana bunu söylemek istiyorum, her zaman silahın üstündə bulunsun Felix" dedi Hyunjin endişeyle ona bakarak.
Felix'in kafası çok karışıktı. Neye inanacağını şaşırtmıştı adeta. Hyunjin'in söylediği sözler, galerideki o fotolar, bunlar gerçekten doğrumuydu. "Benim güzel bebeğim sana verilen ilaçları mümkünse içme lütfen, seni çok seviyorum Felix, şimdi gitmem gerek San hemen burada olur, senden rica ediyorum bu konuşduklarımızdan, San'ın haberi olmasın" dedi Hyunjin sakin bir şekilde.
"Sen bana inanacaksın güzelim, seni o adamın elinden kurtaracağım" dedi eğilip Felix'in yanağına buse kondurarken. Daha sonra hiç bir şey söylemeyip, odadan çıkmıştı. Bu da neydi böyle. Hwang Hyunjin, gerçektendw doğrumu söylüyordu? Bu durumu San'a söylemeliydimi? San onu etkisi altındamı tutuyordu?
Felix bir yabancının lafına inanacak kadar aptal biri değildi. Fakat Hyunjin'in söylediği şeyler tıpatıp doğruydu. San bu aralar fazlasıyla Felix'e soğuk yapıyordu. Kaç yıldır verdiği ilgini 1 haftada kesmişti. Ayrıca her gün ona ilaçlar veriyordu. İlaçları içmese, hasta olacağını söylüyordu.
Kısacası Felix'i kandırıyordu. Felix bir kanıt istiyordu. Sadece bir kanıt. Ama Hyunjin'in gözleri, bakışı ona çok tanıdık geliyordu. Gerçekten onlar sevgilimiydi? Peki Felix neden buradaydı? Felix dakikalarca, kendine yediremesede tek düşündüğü Hyunjindi. Onu çıkarken öpmüştü değilmi, hemde basit bir şekilde yanaktan.
Peki Felix, neden midesinin gerildiği hissediyordu? Saatlerdir düşündü ve bir karar aldı. O ne kadar yanlış olduğunu ayırt edemiyordu. Şu an aklında bir düşünce yoktu. Sadece San'ı daha çok gözlemleyecekti. Çünkü yabancıya her ne kadar inanmak istemesede, ihtiyaç duyuyordu. Felix, az önce buraya gelen kırmızı saçlının, bakışlarını hatırladı. O bir şeyi çok iyi biliyordu. O bakışı daha önce gördüğünü çok iyi biliyordu....
____________
Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. Görüşürüz 😻✨🥟💍🤙🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Together again in another time / Hyunlix
RandomHyunjin 3 yıl önce ölmüş sevgilisini deli gibi özlüyordu....