9. BÖLÜM: PENÇE

572 12 2
                                    

Yorum yapıp beğenirseniz çok sevinirim. Beni motive eder 🦾🖋️💙

Şarkı: Evgeny Grinko - Prologue / Haelos - Full Circle / Blues Saraceno, Nine One One - Wicked Gonna Come

Keyifli Okumalar!

🫀⚖️🐆🦾

29 YIL ÖNCE

Kuşların cıvıltısı, güzün serin esintisi yerini gökyüzünün çiçeklerine bırakmıştı. Değişim, gözle görülür bir hal alırken yakınmamak imkansızdı. Değişen düzenden, değişen mevsimden, değişen insandan...

Değişim, apaçık ortadaydı.

Hande Yıldırar, değişimi gören ilk insanlardan biriydi. Eli, karnı burnunda olan şişliğe gittiğinde yine derin düşünceler içerisindeydi. Derin düşünceler içerisindeyken dünyayla olan bağlantısı kesilirdi. Kocası, onu bu durumdan ötürü defaatle uyarmıştı. Çünkü karısı, ne zaman derin düşüncede olsa en ufak ses kırıntısında irkiliyordu. İki canlı olmasından dolayı da Kenan Yıldırar, elinden geldiğince karısının üzerine titrerdi.

Kenan Yıldırar, kadife gibi olan ses tonuyla karısına seslendi. "Handem!" Hande, başını dayadığı pencereden usul usul yağan karı seyrediyordu. Üzerinde saten, simsiyah, göğüs-sırt-bacak dekoltesi olan bir elbise vardı.

Hande, kocasının penceredeki yansımasına gülümsedi. "Aşkım!" Kenan, güven verici adımlarla karısına yaklaştı. Narin ellerinden tuttu, kendine çevirdi. Ellerini, bir çiçeği öperken ki hassasiyetle öptü. Karısının ellerini, yüzünden ayırmadan, "Ölmeme gerek yok. Senin yanında, senin güzelliğinle ben zaten cennetteyim. Dünyanın en şanslı adamıyım." dedi.

Hande, kıkırdadı. "Biraz abartmadın mı Kenan? Hem ölmek falan ne biçim kelimeler! Bir daha sakın öyle şeyler deme!"

Kenan Yıldırar'ın dudakları, karısının bu söylemi üzerine buruk şekilde kıvrıldı. İçinde kötü bir his vardı. İçindekileri, karısının okuduğunu da biliyordu.

Kenan, Hande'nin ellerini karnına doğru indirdi. İkisinin ellerini de doğacak bebeklerinin üzerinde tekrardan birleştirdi.

Hande, nefes alırken zorlandı. Bebek, içten baskı yapıyordu. "Kenan, hazırlandık ama gitmeyebiliriz. Mecbur değiliz."

Hande, mecbur olduklarını biliyordu. Bilmesi, aksini söylemeyeceği anlamına gelmiyordu. Hatta sadece söylemeyi değil haykırmayı istiyordu.

Kenan, eliyle Hande'nin yanağını avcuna aldı. Elmacık kemiğini okşadı. Gözlerini, bir an olsun ondan ayırmamaya özen gösteriyordu. "Kızıma, benim sana baktığım gibi biri bakarsa ancak o zaman evlenmesine izin verebilirim."

Hande, beklemediği bir cevapla karşılaştığı için kahkahasını bastıramadı. Hande, gülmeye devam ederken hissettiği tekmeyle yavaş yavaş kahkahası silindi. Kaşlarıyla, karnını gösteri. "Aşkım bak! Cevabı hemen yetiştirdi."

Kenan, suratına içten bir gülümseme yerleştirdi. Hafiften kızar gibi, "Babaya cevap verilmez." dedi.

Birkaç saniye sonra yüzündeki gülümseme yerini kedere bıraktı. Hande, kollarını kocasının boynuna doladı. "Gitme-" İlk konuşan Hande olsa da Kenan sözünü kesmişti. "Gitmek zorundayız. Gitmezsek dikkatleri çekeriz ve dolanan her türlü söylentiyi de kabul etmiş oluruz. Gitmezsek, bana ve partiye inanan herkesi yarı yolda bırakmış oluruz."

Hande, dudaklarını bükse de Kenan'ın asla vazgeçmeyeceğini biliyordu. "Dudağını büksen de mecburuz."

Hande, bu sefer dudaklarını birbirine bastırdı. "Peki madem!"

MAHZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin