Eve gelmemizin üstünden bir saat geçmişti. Birisi odamın kapısını çaldı ardından içeri girdi. Tanımadığım bir kadın karşımda duruyordu. Tip olarak biraz bana benzediğini farkettim. "Tanışmak için geldim." dedi gülümseyerek. Yanıma oturdu. "Ben Sedef. Sende Tuna olmalısın." kafamı sallayınca kadın şefkatle bana baktı. "Neden bilmiyorum ama Ediz ve Emir doğduğunda hissettiğim gibi hissediyorum. İlk defa çocuğumla tanışıyorum gibi." biraz durdu ve konuşmaya devam etti. "Eğer senin için sorun olmayacaksa bir gün hikayeni duymak isterim." dedi ve elini elimin üstüne koydu. "Ellerin çok soğuk. Gergin misin?" dedi. "Biraz gerginim." dedim. "Lütfen yanımda rahat ol." dedi. "Ben seni daha çok tutmayayım. Yemekten sonra salonda tatlı yerken konuşuruz." dedi tatlı bir gülümsemeyle.
Sedef hanım dışarı çıktıktan yaklaşık iki dakika sonra Emir içeri girdi. Bana bir süre baktı sonra "Yani artık sen benim abim misin?" dedi. "Abin olmamı istersen abin olurum." dedim gülümseyerek. "Tamam o zaman abim ol." dedi ve odadan çıktı. Ne olduğunu çok anlamadım ama sanırım artık bir erkek kardeşim var. Kısa süre sonra Ediz sofraya gelmem için beni çağırdı. Mutfağın oradan cam balkona çıktık. "Genellikle burada yiyoruz." dedi ve sandalyeye oturdu. Onun yanındaki sandalyeye oturdum ailenin devamının gelmesini bekledim.
Kısa süre içinde herkes toplandı ve yemeğe başladık. Annesi Emir'e çorba içirmeye çalışıyordu ama Emir ağzını açmıyordu. "Niye böyle yapıyorsun bebeğim?" dedi Sedef hanım üzgünce. Gerçekten on beş dakikadır Emir çorba içsin diye uğraşıyordu ve Emir'e yediremediği için kendisi de yiyemiyordu. "Ben sevmiyorum o çorbayı. Patates kızartması istiyorum." dedi sinirle Emir. "Annecim sadece patates kızartması yiyerek yaşayamazsın. Hem bu çorbayı daha önce hiç içmedin ki tadını nereden bileceksin? Belki denersen hoşuna gidecek. Lütfen beni daha fazla üzme oğlum." dedi ve bir kez daha kaşığı Emir'e uzattı. Emir sonunda inadından vazgeçti ve yayla çorbasından bir kaşık içti. Farkettirmemeye çalışmada çorbayı beğendiği her halinden belliydi. "Çorbayı içersem sabah bana patates kızartması yapar mısın?" dedi yalvaran bakışlarla. Sedef hanım gülümsedi "Yaparım oğlum ama önce bu çorbayı bitirmen gerek." dedi.
Emir'le Sedef hanımın küçük atışması dışında yemek olaysız geçti. Yemeğimi bitirdikten sonra Sedef hanımın sofrayı toplayıp bulaşıkları kaldırmasına yardım etti. Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde ona sofrayı toplamada yardım etmeme bir hayli şaşırmıştı. İşimiz bittiği zaman tabaklara Kemal paşa tatlısı koyup salona geçtik. Tatlıları dağıttıktan sonra oturduk ve konuşma başladı.
Genellikle Ediz konuştu. Sedef hanımla sürekli göz göze geliyoruz fakat her seferinde birimiz gözünü kaçırıyor. "Eee sen ne olmak istiyorsun Tuna?" dedi Taner bey. "Bilmem gelecek hakkında çok düşünecek zamanım ve enerjim olmadığından hayat beni nereye sürüklerse orada olurum diye düşünüyordum." dedim. Taner bey bana üzgünce baktı. "Bu arada Tuna çok güzel tatlı yapıyor bir kere yiyince bağımlı oluyorsunuz." dedi Ediz ağzı sulana sulana. "Ya bir ara ekler yapar mısın gözümün nuru." dedi ve öpücük attı. Kıkırdadım ve başımı salladım. "İsteyeceğine sende yapmayı öğrenmeye çalışsan ya." dedi Sedef hanım.
Bir süre daha önemsiz konular hakkında konuştuk fakat bir anda konu ailemize gelmişti. En çok bu konunun açılması beni korkutuyordu. "Annenle konuştuğumuzda senden çok üstü açık bahsetti. Cevap vermek zorunda değilsin ama annenler sana nasıl davranıyordu?" dedi Sedef hanım ciddi bir şekilde. "Şey, normal sanırım. Harçlığımı veriyorlardı. Çoğunlukla kendi yemeğimle kendim uğraşıyordum. Onun dışında okul için imza gerektiğinde imza atıyordu. Çok yakın değildik." dedim utanarak. Yaşadıklarım hakkında konuştuğumda nedensizce çok utanıyorum. Sedef hanım üzgün üzgün baktı "Bana karşı hep sertti. Kendi çocuğuna böyle olmasını istemezdim." dedi ve elimi tuttu. O anda bana ne geldi bilmiyorum ama onlara çok bağlanmadan önce ne olduğumu bilmelerini istedim sanırım. "Ailemin bana olan tavırlarının sebebi benim eşcinsel olduğumu düşünmeleriydi ve haklılarda. Eğer beni cinsel yönelimim için bırakacaksanız lütfen ben size alışmadan her şeyi bitirelim." dedim çok kekelemiştim ve sesim titriyordu.
Bir süre herkes sessiz kaldı sonra Taner bey konuştu "İnanamıyorum." dedi sinirli bir tonla. Sanırım burada yerim yokmuş. Burukta gülümsedim "İsterseniz-" Taner bey sözümü kesti ve konuşmaya devam etti "Bir çocuğa olduğu kişi için eziyet çektirmek. Bunlar büyük suçlar. Yaptıklarının bedelini ödemeleri gerekir!" dedi sinirle. Şaşkınca Taner beye baktım "Bana kızgın değil misiniz?" dedim. "Sana neden kızalım ki? Sevmek kadar doğal bir şey yüzünden kimse dışlanmamalı. Bu basit bir düşünce kimin kimi sevdiğinin bir önemi yok. Sonuçta sevgi kime karşı olursa olsun saf bir duygu." dedi benimle göz teması kurdu. "Benim oğlumsun derken blöf yapmıyordum. Oğluma bunları çektirenlere cezasını vereceğim." dedi ve salondan çıktı.
"Nereye gitti?" dedim şaşkınca. Sedef hanım bana baktı ve gülümsedi "Kim bilir? Ya arkadaşlarının yanına gitmiştir ya da bu konu hakkında ne yapacağını düşünmek için bir parka falan gitmiştir." dedi ve bir anda tekrar ciddileşti. "Sana söyleyeceğim tek şey yaşadığın hiçbir şey senin suçun değildi. Kalbi pis insanlar temiz insanları kıskanır ve onları kirletmeye çalışır. Ailen seni kirletmeye çalışmış fakat sen temizsin. Onlar senin ailen olamamış bu yüzden artık ailen biziz. Seni kıran ya da üzen bir şey olduğunda burada oluruz. Çünkü sen benim yıllar sonra kavuştuğum çocuğumsun. Belki biyolojik açıdan annen değilim ama senin benim gözümde Ediz bey Emir'den farkın yok. Onlar ne kadar benim oğlumda sende benim oğlumsun." Dedi ve kollarını açtı. Karşımdaki sevecen kadına sıkı sıkı sarıldım. İlk defa anne sevgisini bu denli hissediyordum. Bu durum beni duygulandırdı. Burnumu çektim "Son zamanlarda biraz duygusallık kusura bakmayın." dedim ve ceketimin cebinden bir mendil çıkarıp burnumu sildim.
Yavaştan uykum gelmişti. Gözlerim kapanıyordu. Salonda uyuya kalmamak için ayağa kalktım Sedef hanım ve Ediz'e iyi geceler diledim ve banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Aynadan kendime baktığımda şişmiş gözlerime dikkat ettim. Göz altlarım mosmordu ve saçlarım darmadağındı. Yüzümde birkaç tane sivilce vardı. Çokta sevilecek bir tipim yoktu aslında. Ben olsam bende beni sevmezdim. Bu düşünce bana komik geldi ve güldüm.
Lavabodan çıktıktan sonra odama geri geldim. Lacivert duvarlara baktım. Bu oda çok güzeldi. Yaptığı iyiliği bir nebzede olsa ödeyebilmek için çalışmaya devam edecektim. Bugün kullandığım izin maaşımdan kesilmişti ama bu boşluğa ihtiyacım vardı bu nedenle o kadar da çok üzülmemiştim. Belki farklı bir kafede iş bulmaya çalışırım. Gerçi o biraz zor olur o yüzden şimdiki işimi kaybetmezsem iyi olur.
Elimden geldiği kadar iyi çalışıp para biriktireceğim. Sonuçta beni eve almak yerine Ediz veya Emir için para biriktirebilirlerdi. Onların yanında yaşamaya başlayarak Emir ve Ediz'in olan şeyi zorla almışım gibi hissediyorum. Bu nedenle onlara karşı mahçubum. Tanrım neden benimle alakalı her şey bu kadar sorunlu anlayamıyorum.
Daha fazla oyalanmadan üstümü değiştirdim ve yatağıma yattım. Yorgundum. O nedenle uykuya dalmam çok uzun sürmedi. Uzun zaman sonra ilk defa sıcak bir yatakta yatıyordum ve bu hissi çok özlemişim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarışın oğlan bxb
RomanceSarı saçlarıyla her kızın hayallerini süslüyordu Alper. O kızlardan bile az şansı olsada sarışın oğlandan vazgeçemiyordu Tuna. Bxb