17. Bölüm

65 6 0
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın

"Eğer seninle olacaksam yanmaya bile razıyım." dedi ve bana daha sıkı sarıldı. Bir anda uzun süredir içimde tutmaya çalıştığım hisler ortaya çıktı ve gözlerimden yaşlar aktı, onu ittim. "Kafan karışık olduğu için böyle söylüyorsun." dedim gözlerimden akan yaşlarla. Yanlış anlaşılmaktan, kullanılmaktan deli gibi korkuyordum. Hislerini yanlış yorumlayıp bana umut vermesinden daha sonra beni zorla kalkmışken tekrar düşürmesinden korkuyordum.

"Tuna." Alper şaşkınlıkla bana baktı. Bir adım geri attım "Hiç yanmadığın için yanmanın verdiği acıyı bilmiyorsun. O acıyı hissettiğinde verdiğin tüm bu sözler basit cümlelerden ibaret olacak!" dedim kesik nefeslerimin arasında. "Eğer düşersem bir kez daha kalkamam." dedim çaresizce. Aramızdaki mesafeyi kapattı ve gözyaşlarımı usulca sildi. "Ben seni düşüremem Tuna. Çünkü farkına bile varmadan hayatımın merkezinde yerini aldın. Nasıl kalbim olmasa yaşayamazsam sen olmazsan da yaşayamam."

"Bunu bize yapma Alper. Biz küllerimizden doğmayız, biz ancak kül oluruz." dedim. Alper yüzümü okşadı. "Lütfen bize bir şans ver Tuna. Ben seni üzmem. Dökülen her bir gözyaşın kalbime bir hançer gibi saplanıyor. Ben farkına varmamışım, sen her şeyim olmuşsun. Beni senden mahrum etme ne olursun." dedi yalvarırcasına.

Konuşamadım. İki seçenekte birbirinden korkunç geldi gözüme. Karşımda bana beklentiyle bakan oğlana baktım. Onun bu çaresiz hali kendimden nefret etmeme sebep oluyordu. O an her şeyden kaçmak mantıklı geldi gözüme. Bana beklentiyle bakan oğlana bir daha baktım ve hiçbir şey demeden gittim.

Tavırlarım mantıksız ve çocukça geliyordu ilk görüşte belki. Sonuçta ben yıllardır bu anı beklemiştim. Fakat Alper söylediği şeyleri anlık duygu birikimi yüzünden söyledi. Onu uzun bir süre boyunca izledim. Bir anda benden hoşlanması olduğu kişiye ters. Şu anda önceden konuştuğumuz şeyler yüzünden kafası karışık. Ona farklı seçeneklerin olabileceğini gösterdiğim için benden hoşlandığını düşünüyor.

Onun yanından gittiğimde yangın merdivenlerine gittim. Burası genelde sigara içmek ya da çiftlerin öpüşmek için geldiği yerdi. Bu soğuk havada merdivenlere oturup ağlıyordum yalnızca. Yaptığım şey için kendimden nefret ediyordum. Belki diyordu içimden bir ses belki gerçekten seviyordu ve ben onu yanlış anladım ve sahip olduğum tek şansı kendi ellerimle mahvettim.

Sessizce ağlarken yangın merdivenlerine birisi geldi. Eşit ağırlıktan olduğunu düşündüğüm bir oğlan cebini karıştırdı ve bir paket sigara ve kırmızı bir çakmak çıkardı. Merdivenlerde oturmuş ağlayan bana baktı. Elindeki paketi uzattı "Al." dedi. "Ben sigara kullanmıyorum." dedim yorgunca. "Acını alır." dedi oğlan. Tereddütle pakete uzandım aklıma abimin bıraktığı izler geldi oğlana baktım. Artık abim yoktu, korkmamı gerektirecek hiçbir şey yok. İçimde bu sözcükleri birkaç defa tekrarladım ve oğlanın uzattığı paketin içinden bir adet sigara çıkardım. Acımı dindirecek bir şeye ihtiyacım vardı. Çocuktan çakmağı aldım ve elimdeki sigarayı beceriksizce yakmaya çalıştım. Bir şekilde yaktıktan sonra sigarayı ağzıma yerleştirdim ve içime çektim. İçimi dolduran acı duman ve kül tadıyla öksürmeye başladım.

Oğlan şaşırmamıştı. Gözlerini benden çekti ve paketten bir sigara çıkarıp yaktı. Benim aksime sigaraya, tadına ve hissiyatına alışık görünüyordu. Elimdeki sigaraya baktım, oğlanın dediği gibi içime çektiğim zehirli dumanla beraber dertlerimde nefesimi vermemle gitmişti. Acım azalmıştı, kalbim sakinleşmişti. "Adın ne?" diye sordum oğlana. Bir kere daha sigara çekti içine. "Deniz. Sen beni bilmezsin fakat ben seni tanıyorum." dedi. Şaşkınca ona baktım. "Beni nereden tanıyorsun ki?" dedim. "Çok göze batıyorsun. Okulda popülaritesi olan herkesle yakınsın. Sence tanınmaman mümkün mü?" dedi alayla.

"Bugün olanları kimseye söyleme lütfen." dedim Deniz'e. "Söylemem." dedi ve sigarasından son bir nefes daha çekip yere attı, ardından üstüne basıp tamamen söndürdü. Yerdeki izmariti aldı ve "Burada iz bırakma." dedi ve gitti. O gittikten sonra elimdeki sigarayı söndürdüm. Sigara midemi bulandırmıştı. Abimin bıraktığı izler acımaya başlamıştı. Yüzümü buruşturdum ve sigarayı merdivene bastırdım ve söndürdüm. Oğlan gibi izmariti yerden aldım ve bir peçetelik içine koyup cebime attım. Sigara kokusu üstüme sinmişti. Üstümdeki kokudan iğrenmiştim.

Mecburen sınıfa geri döndüğümde önde oturan kızlardan Alper'in uzaklaştırma aldığını duymuştum. Bir süre onunla aynı ortamda olmak istemiyordum. Muhtemelen o da beni görmek istemiyordur. Teneffüs zili çalınca Alper içeri girdi ve sırama doğru geldi. Sırama geldiğinde çantasını eline aldı ve toplamaya başladı. Sessizce çantasını toplarken bir kere bile bana bakmadı. Onu suçlamıyordum, bu durumda beni görmek istememesi normaldi. İçim acısa da her şey benim suçumdu. Alper iki saniye durdu ve yüzüme hayal kırıklığıyla baktı "Sigara kokuyorsun." dedi kısık bir sesle. Ona cevap veremedim zaten cevap istemiyordu. Alper hiçbir şey demeden bana son bir defa baktı ve çantasını alıp sınıftan çıktı.

Her şeyi mahvetmiştim ve bunun geri dönüşü olmayacaktı. Belkide abim haklıydı benim varlığım bile bir lanetti.

Sarışın oğlan bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin