"Mutlu olmayı haketiyorsun, sana kızmadım ki affedeyim. Artık geride kalma bensiz mutlu ol karagözlüm."
Duyduğum sesin ardından gözyaşlarıyla uyandım. Başım çatlıyordu. Nefes nefese kalmıştım ama nefes almak canımı yakıyordu. Birkaç saniye durdum ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Sakinleşince şarja takmayı unuttuğum telefonuma baktım. Saat 3.48'di. Telefonumun şarjının az olduğunu görünce telefonu şarja takıp yataktan çıktım. Sessiz adımlarla odamdan çıkıp mutfağa girdim. Mutfağa girince terastan ışık geldiğini gördüm.
Merakıma yenik düşüp terasa çıktım. Dışarıda masada tek başına oturan Taner beyi gördüm. Ona baba diyemiyordum nedensizce. Benden yaşça büyük erkekler beni istemsizce korkutuyordu o yüzden onunla aramızda benim kendimi korumak için koyduğum bir çizgi vardı.
Taner bey elinde yanan sigarasıyla dalgınla önüne bakıyordu. Kapı açılınca gözlerini bana çevirdi. Beni görünce asık ifadesinden kurtuldu ve gülümsemeye başladı. "İyi misiniz?" dedim. Sessizce kafasını salladı. Yanına gittim ve bi sandalye çekip oturdum. Sigarasından bir nefes daha aldı ve konuşmaya başladı "Eskiden annemle babam çok fakirdi. Ben ve kardeşime bakmak için paraları yoktu. Küçük yaşta çalışmaya başlamıştım. Nerede iş bulursam oraya giderdim. Bazen çalışmak için okulu astığım günler olurdu." gülümsedi. "Babam çok kızardı bana. 'Senin tek işin okumak' derdi. Çok kavga ederdik. Onlara kendimce yardım etmeye çalışırken babamı çok üzerdim." Gözleri parlıyordu.
"Kendi ayaklarımın üstünde durmaya çalıştım hep. Benim başaramama gibi bir lüksüm yoktu." dedi geçmişe karşı sinirle. "Ben hiç çocuk olamadım. O yüzden çocuklarıma hep en iyisini vermeye çalıştım. Belki aramızda kan bağı yok ama kendimi en çok sende görüyorum oğlum. Bana gençliğimi hatırlatıyorsun. Ben kendimi kurtaramadım ama seni kurtarabilirim. Lütfen izin ver sana yardım edeyim." bana yalvarırcasına söylediği sözler beni şaşırttı. "Bana baba demek zorunda değilsin kendini mecbur hissetmeni istemiyorum. Ama ne olur benden kaçma." şimdiye kadar hep Güler yüzlü ve güçlü görünen bu adamın karşımda bu kadar çaresiz ve güçsüz kalması içimi acıttı.
Taner beyle göz göze geldik. Dolu gözleri kendimi suçlu hissetmeme sebep oldu. "Ben doğduğum andan itibaren ailesi tarafından görmezden gelinmiş bir çocuğum. Ne yalan söyleyeyim kendimi hiçbir zaman sevilmeye değer görmedim ve sizin beni sevmeniz, kabul etmeniz, bunlar benim için çok yeni ve şimdiye kadar ayaklarımın üstünde durmaya alışkın olduğum için bana el uzatılması bana çok yabancı bir his.
Biliyor musunuz bana hayatta elini uzatan tek bir kişi vardı ve o da benim kollarımda canını verdi. Onun gidişini kabul etmek benim için çok zordu. Onun açtığı boşluğu ona benzeyen birisiyle kapatmaya çalıştım ama zaman geçtikçe ne kadar farklı olduklarını farkettim. Onun yerine koymaya çalıştığım kişi bana yaklaştıkça ve ne kadar farklı olduklarını gösterdikçe ben kaçmaya başladım. Kabul etmek çok zordu benim için. Ama bir gün beni çıkmaza soktu. Bende kalbini kırdım. Aslında sözlerimin asıl hislerim olmadığını biliyordum ama o an çok korkmuştum. Kollarımda can veren kişiyi unutmaktan korktum. Çok aptalca bir düşünce değil mi?" Taner bey kafasını iki yana salladı.
"Hayır aksine nasıl hissettiğini anlıyorum. Söylediğin durumda senin hayatında çok önmeli bir yere sahip olan birisini kaybetmişsin ve kaybettikten sonra birisini ona benzetip onun yokluğunu kabul etmemişsin. Fakat zaman geçtikçe ve farkları gördükçe onun yokluğunu gerçekten hissetmeye başlamışsın. Sen onu unutmayarak kendini cezalandırıyorsun emin ol ki bahsettiğin kişi seni gerçekten seviyorsa seni bu halde görmek istemezdi. Biz insanlar unuturuz çünkü unutmazsak yaşayamayız. O yüzden her şeyi yoluna sokmak için bazen bazı şeyleri geride bırakmamız gerekir. Elbette yas tutabilirsin ama yas tutarken bir günde yüzlerce insanın ölüp yüzlerce insanın doğduğunu unutmaman gerekir. Yaşadığın hiçbir şeyde tek değilsin. Bu yüzden senin gibi bir sürü insan varken hayata küsüp mutluluğu içine bir daha çıkmamak üzere gömemezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarışın oğlan bxb
RomanceSarı saçlarıyla her kızın hayallerini süslüyordu Alper. O kızlardan bile az şansı olsada sarışın oğlandan vazgeçemiyordu Tuna. Bxb