1.5

1K 34 4
                                    

İyi okumalar 🤍✨

Üstün zekalı bir insan olduğumu konser gecesi doktorumun omzuna sızarak gösterdiğimi düşünüyorum artık. Ona sarıldığımda kalbim olması gerekenden daha hızlı çarpmıştı ve sonra da uyuyakalmıştım yorgunluktan.

Muhtemelen sızdığım için sevgili doktorum beni içeri taşıyıp koltuğa yatırmıştı. Üzerimi de örtüp kapımı kapatmıştı rahatsız etmemek adına. Gerçekten düşünceli bir adamdı.

Dün gece bana 'Lütfen gitme Eylül' demişti ve daha sonrasında kendisi de şaşırmıştı dediğine. İyide ne demek istemişti ki?

İçeriden sesler gelince kalkıp üstümü başımı düzelttim ve salondan dışarı çıktım. Salon kapısının hemen önünden mutfak göründüğü için doktorum karşımda duruyordu.

Üzerinde ona dar olduğu belli olan bir tişört ve düz bir eşofman altı vardı ve sırtı bana dönüktü. O sırt için ne kadar uğraşmıştı acaba çünkü adamın sırt kası 'Hey merhaba ben buradayım ve sıkı bir çalışmanın eseriyim' diye bağırıyordu.

Doktorum tezgahın diğer tarafına dönünce beni gördü "Rahatsız mı ettim yoksa seni kusura bakma lütfen" dedi mahçup bir şekilde.

"Hayır ilaç saatim zaten alışkın olduğum saat yani merak etme" dedim gülümseyerek.

Kahvaltı hazırlıyordu ve gerçekten şu an fazlasıyla çekici görünüyordu.

"Pekala sen geç içeri takıl kafana göre kahvaltı birazdan hazır olur zaten" diyerek salatalıkları doğramaya devam etti.

Masaya döndüğümde gerçekten çok güzel bir sofrayla karşılaştım. Birçok peynir, salam ve reçel türleri ve dahası bana el sallıyordu. Çok uzun zamandır böyle bir kahvaltı yapmamıştım ve bunu özlediğimi fark ettim. Aslında birazda bu yüzden eve çıkmak istiyordum bir sofranın ve ailenin sıcaklığını özlediğim için.

Elimi yüzümü yıkayıp ve kendi çabamla korkunç görünen makyajımı çıkardıktan sonra saçlarımı da sıkıca toplayıp tekrar mutfağa geçtim. Doruk'ta her şeyi bitirmiş görünüyordu. Kendi içimde bile ona ismiyle seslenmeye alışmamıştım hâlâ.

"Ellerine sağlık gerçekten çok güzel görünüyor zahmet etmişsin" dedim. Cümlenin sonuna ismini ekleyip eklememe konusunda gerçekten kararsız kalıp sonunda eklememe kararı almıştım kendi içimde.

"Afiyet olsun geç hadi otur menemen soğumadan yiyelim. Soğan koymadım bu arada sevip sevmediğini bilmediğim için" dedi ve evet gerçektende menemende soğan sevmezdim.

"Ben soğansız taraftarıyım bence menemen soğansız olmalı. Sen nasıl tercih ediyorsun" dedim.

"Ben soğanlı tercih edenlerdenim ama soğansıza da alışırız artık" dedi sona doğru kısılan sesiyle. Ne demeye çalıştığını anlamamıştım ya da öyle yapmak işime geliyordu bilmiyorum ama cevap vermedim.

Tabağıma biraz kahvaltılık aldım ve konuşmaya başladım "Ne zaman geçeriz hastaneye senin işlerin vardır. Seni işlerinden alıkoymayı istemem" dedim. Aslında isterdim ama adam bütün gün çocuk gibi benimle ilgilenemezdi sonuçta.

"Eğer sende istersen bugün için izin alabilirim. Ne bileyim dışarı çıkabiliriz yani bence artık arkadaş sayılabiliriz. İstediğin bir şey yapabiliriz bugün" dedi.

Arkadaş sayılabiliriz...

"Evet bence de artık arkadaş sayılabiliriz ama emin misin izin alabileceğinden işin yok mudur" dedim tereddütle.

"Eminim eminim o zaman şöyle yapalım kahvaltıyı yapalım sonra da dışarı çıkarız olur mu?" dedi gülümseyerek.

"Pekala ama bir alışveriş merkezine uğrayıp bana kıyafet alabilir miyiz dünden beri böyle kaldım" dedim üzerimde dünden kalan elbisem vardı ve bugün bununla rahat edemeyebilirdim.

"Peki sen nasıl istersen. Bugün sen ne istersen onu yapalım ama öncesinde senin kahvaltıya başlaman gerekiyor" dedi.

Anlamaz gözlerle baktım ona yemiştim ya zaten gözünün önünde?

"Yedim ya işte" dedim.

"O tabağındakiyle kuş doymaz. Senin daha çok yemen lazım hem bugün dışarıda yorulabilirsin o yüzden şimdi güzelce yap kahvaltını" dedi.

Kuş mu doymazdı? Normalde bu kadar bile yemiyordum ki bugün kahvaltıda bi kuş sütü eksik olduğu için bu kadar yemiştim.

"Doydum ben gerçekten sen fark etmedin galiba ama çok yedim daha fazla yiyemem. Hem baksana menemeni ben bitirdim resmen" dedim evet gerçekten menemenin neredeyse yarısını yemiştim.

"Menemenin yarısından fazlasını ben yedim şimdi eğer yemem diyorsan iptal edebilirim?" dedi.

Dışarı çıkmak istiyordum, dışarı çıkmaktan çok onunla çıkmak istiyordum aslında ama o bunu bilmesede olur.

Hemen tabağıma biraz daha menemen, peynir ve salatalık alıp hızlıca yemeye başladım. Doruk halime bakıp güldü sanırım gerçekten de dışarı çıkmak istediğime ikna olmuştu.

"Bak yedim işte iptal etmek yok söz verdin bir kere ya dönemezsin" dedim çocuk gibi. Yediklerimi zorla yutmuştum gerçekten ve karnım full dolmuştu.

Doruk gülmeye devam etti "İptal etmeyecektim zaten merak etme blöf yaptım ve açıkçası blöfüme kanacağını düşünmemiştim" dedi.

Blöf mü, bana blöf mü yapmıştı bu adam?

Sofradan kalktım ve kollarımı göğsümde kavuşturdum, en son anasınıfında arkadaşım kalemimi vermediğinde küstüğümde yapmıştım sanırım bunu ama şu an önemli değildi.

Dorukta sandalyesinden kalktı ve tam karşımda durup göğsümde kavuşturduğum kollarımı çözdü. Ellerimi aşağı indirdi ama bırakmamıştı ellerimi, tutmaya devam ediyordu. Bende bırakması için bir çabada bulunmadım.

"Tamam tamam küsme hemen hem bak bugün sen ne istersen onu yapacağız bence bugün bana küsmemelisin, aslında hiç küsmemelisin bence" dedi sanırım ikimizde aslında anasınıfına giden iki çocuktuk ve bir karışıklık olmuştu ve biz buraya düşmüştük.

Kocaman bir şekilde güldüm bugün ne istersem onun yapılacağını duymak beni mutlu etmişti.

"Tamam o zaman tamam barıştık küs değiliz" dedim çocukça sırıtarak.

"Harika o zaman gel kahvaltıyı kaldıralım ve hemen çıkalım" dedi.

Hızlıca kahvaltı ve salonu topladık ve dışarı çıkmaya hazırlandık. Bugün gerçekten de mutluydum.

Bölüm sonuuuuuu. Beğendiniz mi bölümü?

Oy atmayı unutmayın lütfen. Kendinize iyi bakın bir sonraki bölümde görüşürüzzz

Ah KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin