Melek'in ağzından.
Artık kalbin dayanmıyordu onun o sesi kulaklarımda hiç gitmiyordu Bir insan bu kadar cani olabilir mi neden bunu yapıyordu orasını bilmiyorum ama gerçekten insanı yüreği buna dayanmazdı onlar kapıdan gittikten sonra hızlı bir şekilde ağlayarak aşağıya indiğinde kapıyı açtığım gibi Aras kan içinde yerde yatıyordu eli yüzü kanlar içindeydi onu gördüğüm anda yanına gitmek istesem elini dur işareti yaparak yanına gitmemi engellemişti ona bakarak o zaman sana elbise vereyim üstüne değiştir dediğimde beni dinlemiyordu gözleri öyle kötü bakıyordu ki sanki eline geçsen beni parçalayacak gibiydi vahşi hayvan gibi olmuştu adeta.
Ellerini dişlerinin arasına geçirip ısırmaya başladı saçlarını eliyle yolmaya başladığında daha çok korkmaya başladım ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyetteydim bana git işareti yaptığında kapıdan çıkıp kapının önüne diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım yardımın dokunmuyordu ona söz vermiştim yanına yaklaşmayacaktım çünkü gerçekten kendine zarar veren bana daha çok verirdi dayanamayıp başımı uzatıp içeriye baktığımda tırnaklarıyla yüzünü kazıyordu sırtık komple kan içindeydi kemerle dövdükleri için vücudu hepsi yara bere içindeydi.
Kalemle defteri ona uzaktan atarak yazmasını istedim birazcık da olsa akli dengesi yerindeydi kalemi eline alıp yazmaya başladı yazdıktan sonra kaleme sarıp bana attığında okudum lütfen benden uzak dur biraz sonra daha çok kötüleşeceğim kapıyı kapat git yukarı Allah rızası için benden uzak dur dediğinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım başımı iki yana sallayarak nasıl girebilirim ki sen bu haldeyken ben nasıl yukarıdan rahat edebilirim.
Ona yardımım dokunmuyordu yüreğim paramparçaydı Bir insan bu kadar nefret dolu olabilir mi bu hırs neydi neden bunu bu hale getirdiler diye düşünmeye başladım işin içinden çıkamıyordum mutfağa geçip bir yemek yapıp içine ağrı kesici koyup getirip önüne koydum uzakta durduğum için bana yetişemiyordu yemeği elini aldığı gibi elleriyle yemeye başladı adeta hayvan gibi olmuştu aklıma gelen fikirle tekrar mutfağa geçip bir bardak suyun içine uyku ilacı koyduktan sonra içeriye tekrar geri dönerek bardağı önüne koydum bardağı aldığı gibi hızla suyu içtiğinde ona bakarak uyuyacaksın biraz sonra tekrar minder'i getirip oraya koyacağım üstünde uyu dediğimde başını evet anlamında salladı.
O kadar üzülmüştüm ki dizlerim artık beni taşımıyordu sessiz bir şekilde mutfağa geçerek bir bardak su alıp içtikten sonra ekrar içeriye girdiğimde yarı uykulu bir şekilde sırtını duvara vermiş yatıyordu yavaş bir şekilde tekrar halıyı yere serip üstüne minderi koyarak yastıkla battaniyeyi koyup onun temiz elbiselerini de üstüne koyarak oradan uzaklaştım sabaha kadar uyku beni tutmuyordu artık bana uyku haram olmuş gibiydi gece 3 kere gelip baktığımda aynı yerde yatıyordu uyku ilacı verdiğim için etkisi de kalmıştı.
Sabaha karşı uyanır uyanmaz hızlı bir şekilde aşağı indiğimde onun odasının kapısını açıp içeriye girdiğim zaman üzerini değiştirmiş sırtını duvara vermiş tavanı izliyordu kapıyı açtığın gibi hızla yüzüme bakarak elini yukarıda dur işareti yaptı yanına yaklaşmamı istemiyordu yanına hafif yaklaştığım zaman ellerini ısırmaya başlayıp saçını yolmaya başladığında korkarak kendimi geri çektim hırsını kendinden alıyordu insan görmeye hamile yoktu.
Tekrar mutfağa geri dönerek kahvaltı hazırlayıp büyük bir su bardağında ona çay koyup tepsinin üzerine koyarak içeriye geri dönüp tepsiyi önüne koyduğumda uzağında bıraktığım için kendine doğru çekip yediğinde sanki takati yok gibiydi sırtındaki yaralar onun canını yaktığını gayet iyi biliyordum yemeğimi tepsiye koyup onun karşısında oturup onunla birlikte kahvaltı ettim bana ne kadar yetişmese de birlikte kahvaltı etmek istedim.
Derin nefes alıp konuşmaya başladım neden niçin seni bu hale koyuyor anlamıyorum ama bunun hesabını bir gün muhakkak verecek bu kadın dediğimde gözleri dolu bir şekilde bana bakarak derin nefes verip tekrar çayından Bir yudum aldı.
Bana bakarak gözlerindeki yaşı gördüğümde daha çok yüreğim parçalandı yanına yaklaşmak istesem de yapamıyordum bana bir şey yapsa vicdan azabı çekecekti bunu biliyordum çünkü bana daha önce söylemişti 3 gün boyunca bunun etkisinde kalıyor bazen bir haftada etkisi sürebiliyor dedi konuşamıyordu bütün her şeyi içine atıyordu alemi defteri yanına atarak ne istiyorsan onu yaz istersen sana bir günlük hazırlayayım içinde geçirdiğin her şeyi onun içine yaz başına ne gelmişse içine yaz en azından rahatlamış olursun dediğimde başına sallayarak elini tersiyle gözünün yaşını sildi onu ağlamak hiç yakışmıyordu.
O mavi gözlerinin okyanusuna dalarak Bir gün seninle çok güzel bir hayatımız olacak dediğimde gözleri dolu bir şekilde bana baktı sürekli ya elini ısırıyordu ya parmağını ısırıyordu ya saçını yoluyordu ya tırnaklarını evine geçirip bastırıyordu değişik hareketler yapıyordu belki de elinde olmayarak yapıyordu belki de canı çok yandığı için bunu yapıyordu sürekli ağrı kesici veriyordum en azından vücudundaki ağrıları hissetmez diye ama sırtındaki o arılar mikrop kopacak diye korkuyordum yukarı çıkıp büyük bir defter vardı çantamda onu alarak yanına geldim eline verdim yazması için bana minnetle bakıp başını salladıktan sonra kaleme alıp başının içine bastırdıktan sonra yapma canın yanacak dediğimde kaleme bakıp tekrar deftere baktı.
İnsan baktığında kıyamıyor bakmaya o kadar yakışıklı ki boylu posta kaslı bir insan insan her baktığında yüreği titriyor öyle bir yakışıklıydı ki böyle bir insan hayatımda daha önce hiç görmedim ben küçükken zaten ona hep hayrandım ama bir gün gelip onun eşi onun karısı olacağım hiç aklımın ucundan geçmedi.
Bu hayata mahkum olmuştu ve ben de onun tuzağı olacaktım ya beraber bu işin içinden çıkacaktık ya beraber bu hayata tutsak olarak yaşayacaktık başka çıkar yolu yoktu o yazmaya başlarken bir nevi içindeki öfkesini dindirsin diye onu yalnız bıraktım yukarı çıkıp biraz oyalandıktan sonra tekrar aşağı indim ve halen yazıyordu yazarken arada bir kalemi fırlatıp saçını tekrar yolup yüzüne tokat atıp tekrar kaleme alıp tekrar yazmaya başlıyorum.
O günü nasıl akşam ettin Bir Allah biliyor bir ben biliyorum arasa öyle bir üzülüyordum ki hayat boyunca gerçekten böyle bir acı yaşamamıştım üzerimi hızla değiştirip aşağı indim beni gördüğünde gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana bakıyordu okyanuslarını bana diktiğinde öyle masum bakıyordu ki içimden gidip ona sarılmak istiyordum ama bunu yapamazdım
Ona öyle bir baktım ki sanki hissetmiş gibi başını yere eğip bana bakmamak için çabalamaya başladığında daha fazla acı vermemek için ona bakarak sana şimdi güzel bir kahve yapacağım sen onu içerken birazcık da olsa içindeki acılarını deftere yaz dikten sonra mutfağa doğru ilerleyerek iki kahve yapıp tekrar içeriye girdiğimde defterde yazı yazıyordu uzaktan kahveyi ona uzatarak yerden kahveyi alıp içmeye başladığında sanki biraz daha sakinleşmiş gibi görünüyordu ona bakarak yanına gelsem bana zarar verir misin dediğimde başını evet anlamında sağladı.
Ona bakıp daha fazla dayanamıyorum diyerek yanına yaklaşıp tam elimi omuzuna atacağım sıra saçlarımdan tutup çekmeye başladığında canımın ne kadar yandığını hissettiğim zaman işte o zaman hata yaptığımı fark ettim ama hatanın geri dönüşü yoktu artık Aras bana zarar verecekti ve bunu bilerek yanına yaklaştım.
Sizce Aras ona gerçekten zarar verecek mi yoksa bir anlık da olsa kendine gelip vaz mı geçecek orasını bilemem.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİAŞK
General FictionÜvey annesi genç kızın kolundan tutarak dışarı atıp git Rıfat bey'den yardım iste yoksa eve baban hastanede yardım etse yine Rıfat bey yardım eder Dediğinde genç kız gözleri yaşlı bir şekilde üvey annesine bakarak adama her beni gönderdiğinde yerin...