ÖZEL BÖLÜM 7

177 16 34
                                    

  Lan Wangji gözünde asla büyümeyen kızına ve oğluna yarı gerçek yarı sahte bir öfkeyle bakıyordu. Yine yapmışlardı. Kuralları çiğneyip Bulut Kovuğu'ndan kaçmış, yetmemiş gibi de tüm yaşıt akrabalarını da işin içine katmışlardı. Gerçi bu dörtlü gerçekten akraba değildi ama her işte ortak olmaları için kan bağına ihtiyaçları da yok gibiydi. Wei QiJi babasına en tatlı gülüşünü sunmaktaydı. Lan Wangji'nin bu gülüşü görüp de onlara 'çok' kızabileceğine kesinlikle inanmıyordu. Lan TianShi ise saygıyla ve neredeyse ifadesiz bir suratla dümdüz önüne bakıyordu. Ya da belki boşluğa. Lan HuDie ve Jiang LianHua ise ister istemez HanGuang-Jun'ün karşısında titriyorlardı.

 Sonunda Wei QiJi haklı çıktı ve Lan Wangji'nin çatılı kaşları gevşedi. Şimdi bu çocuklara ne yapmak lazımdı ki? Ne uygun olurdu? Kendi çocuklarının cezasını kafasında çoktan belirlemişti ama torunu ve yeğenine verilecek ceza onun elinde değildi. Ve biliyordu ki LianHua ve HuDie'yi evlerine şimdi götürürse çocuklar normalde hak ettiklerinden daha ağır bir ceza alırlardı. Çünkü papaları gecenin bir vaktinde uyanmaktan hoşlanacak kişiler değillerdi. Jin Ling hâlâ gençti ve gündüzün yorgunluğunu gece kocasının kollarında atmak isterdi muhtemelen. Üstelik o Jiang Cheng'ın elinde büyümüştü ve kesinlikle onun daha genç bir kopyası gibiydi. Yani Lan HuDie kesinlikle bu saatte Jin sektine dönemezdi. Diğer tarafta ise yıllar geçtikçe daha da asabileşmiş bir adet Jiang Cheng vardı ve oğlu bir kez daha onun sözünden çıkarak kaçarsa ve gecenin kör vaktinde de geri dönerse kesinlikle sinir krizi geçirirdi. Ve onu sevgili kocası Lan Xichen bile onu tutamazdı. Yani Jiang LianHua da bu gece eve dönmüyordu.

 Biraz daha düşündükten sonra sonunda kararını verdi ve kol yeninden Wei Wuxian'ın ona belki lazım olur diye verdiği küçük, flüt benzeri ancak yalnızca iki nota çıkarabilecek şekilde yapılmış aleti çıkardı. İki notayı güçlü bir ses çıkartacak ve uygun olacak şekilde üfleyip aleti yerine geri koydu. Bu şey gerçekten kullanışlı olabiliyordu demek ki. Az sonra Wen Ning yanlarına iniverdi. Eğer tamamen siyah değil de beyaz giyiniyor olsaydı ilahi bir varlık olduğu bile düşünülebilirdi. Gençler önce ürküp geri çekilecek gibi olsalar da geleni tanıyınca sakinleştiler. "Şimdi..." dedi Lan Wangji. "Bu gece burada gece avıyla pratik yapacaksınız. Sabaha herkes kendi klanına gidecek. Wen Ning sizin yanınızda olacak ve bir sorun olursa işaret fişeği ateşlemeyi unutmayın sakın. Şimdi dağılın."

  Lan Wangji'nin komutuyla birlikte gençler anında arkalarını döndü ve emire yakınabilecekleri bir yere kadar gidebilmek için yürümeye başladılar. Wen Ning de hemen onların arkasındaydı ama bu, gençlerin on metre kadar ilerledikten sonra Lan Wangji'nin kararı hakkında söylenmeye başlamasını engellemedi. Çünkü biliyorlardı ki Wen Ning çok büyük bir sır küpüydü ve böyle küçük sırları -gençlerin HanGuang-Jun'ün arkasından söylenmeleri gibi sırlar- saklamak onun için kolaydı. Söylenmeler, homurdanmalar ve ikizlerin duymasını pek istemedikleri şeyler hakkında mırıldanmalar yaklaşık yarım saat sürdü. Lan Wangji'nin kararı kimsenin hoşuna gitmemiş olsa da yine de o adam ikizlerin babasıydı ve aynı zamanda ikizler diğer ikilinin kıdemlisiydi. O yüzden bazı şikayetler yalnızca mırıltı halinde ortaya çıkar gibi oldu ve anında yok oldu.

  Herkes ne kadar şikayetçi de olsa söyleneni yapmak zorunda olduklarını biliyorlardı. En azından bu gece için yaptıkları pratik planı suya düşmemişti ve hatta yanlarında onların arkasını koruyacak biri bile vardı. Bir an için Lan TianShi dönüp arkalarından gelen Wen Ning'e baktı. Papasından dinlediği onca hikâye ve pek çok soru cevap sohbetleri sırasında öğrendiği kadarıyla Wen Ning yaklaşık kırk yıldır aynı görünüyordu. Bu hem iyiydi hem de kötü. Genç adam arkalarından gelen bu yarı-ölüye daha önce hiç dikkatli bakmadığını fark etti. Kanı çekilmiş gibi görünen bir ten rengi, mimik yapamayan bir yüz ve ürkütücü görünüşünün yanı sıra çekingen bir karakter. Ve neredeyse kırk yıldır böyle sürüp giden bu durum bir gün Wen Ning'in çok yalnız kalmasına sebep olabilirdi. Çünkü onu tanımayan kimse ona yaklaşmaya cesaret edemezdi. Ve tanıyanlarda yeteri kadar zaman boyunca onunla kalamazlardı çünkü o nerdeyse ölümsüzdü. Ömrünün uzunluğu onunkiyle kıyaslanabilecek bir insan neredeyse yoktu. Ve bu adam şimdi bebek bakıcısı gibi onların peşinde dolaşmak zorundaydı. Çünkü kendileri nerdeyse yirmilerine gelmiş olmalarına rağmen hala çocuk gibi davranıyorlardı. Lan TianShi hem kendisine hem de grubun diğer üyelerine içten içe öfkeyle doldu ama kendini yatıştırması gerektiğinin de farkındaydı. Şimdilik babasının dediğini yapmaları lazımdı ama daha sonra bu gruba etkili bir nutuk çekmeyi unutmayacaktı. Biraz büyümeleri gerekiyordu artık.

BULDUM SENİ/我找到你 /网线Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin