0.1

39 8 2
                                    

23 Eylül 1954

Kendini sakinleştirmeye çalışan Jaemin, ne kadar başarısız olsa da denemekten vazgeçmiyordu. Saatlerdir sadece mektuplara bakıp ağlıyor ama bir türlü eline alıp okumaya cesaret edemiyordu. Ne kadar süre daha gözleri mektuplara kilitli halde orada öylece durdu bilmiyordu. Mektuplar, güzelce üst üste dizilmiş bir ip yardımıyla birbirine bağlanmıştı. Hepsinin kağıdı sararmış bazılarında ise toz toprak buradan bile kendini belli ediyordu. En sonunda dayanamadı ve mektuplara uzandı. Gözlerindeki yaş akmaya devam ederken en üstteki mektupu ipten kurtarmış açmıştı. Şimdi odada sadece Jaemin'in iç çekişlerine karışan burun çekişleriyle kağıdın hışırtısı duyuluyordu. İncitmekten korkar gibi yavaş bir şekilde kağıdı açtıktan sonra derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti Jaemin. Nefesleri boğazına dizliyor, mektupların ona yıkım getirmesinden korkuyordu. Burun çekişlerine mırıltısı eşlik etti.

"1 Ağustos 1950"

Merhaba güzelim.

Mektupta yazan sadece iki kelime ağlamasını daha da şiddetlendirmişti. Jeno'yu tam şu an yanında istiyordu. Başını göğsüne bastırır kocaman bir kucaklamanın içine çekerdi Jaemin'i. Güzel sözler söyler göz yaşlarını dindirmenin yolunu arardı gencin. Jeno, Jaemin'i hep rahatlatırdı. Titreyen ellerine ve yaşlar boşalan gözlerine inat okumaya devam etti. İki kelimede yıkılan kalbi bir sayfaya nasıl dayanacaktı bilmiyordu.

01 Ağustos 1950

Kore- Kuzey kore sınır kapısında kurulan kamplardan birinde Lee Jeno

Jeno, kendisine doğru yavaş adımlarla yaklaşan askere baş selamı verdi. Küçük bir kontrolden sonra kamp alanına gelmiş yanında getirdiği sırt çantasını güvenli bir yere bırakmıştı. Uzun bir yol geldikleri için kısa bir süre de olsa dinlenmelerine izin verilmişti. Sonrasında arazi yürüyüşü yapmışlar olası bir tehlikeye karşı tetikte kalmışlardı. İlk günden silah kullanmadığı için Jeno bir miktar rahatlamıştı. Yol ve gün içinde çok yorulmuştu bir de çatışmaya girmeyi hiç istemiyordu. Yaslandığı ağaç gövdesine yaslanıp üniformasının göğsündeki cepten bir kalem bir de kağıt çıkardı. Jeno'yu göndermeden önce Jaemin'in ağlayarak verdiği son şeylerdi bunlar. Elindeki kalem sanki kaçacakmış gibi sıkı sıkıya tutarken birkaç cümleyle gününü özetledi. Bu da Jaemin'in verdirdiği sözlerden biriydi. Her günün yazıp göndermesi gerekiyordu. Jeno bu mektupu ne zaman gönderebilirdi bilmiyordu ama verdiği sözü tutmak için elinden geleni yapacaktı. Burnunun sızlamasıyla gözleri de dolmuştu ve bunun soğuk havayla hiçbir ilgisi yoktu. Yaz ayının bunaltıcı havası bunu ona daha da iyi hatırlatıyordu. Daha bir kaç gün olmuştu ama Jaemin'i şimdiden çok özlemişti.

koparılan çiçekler|| nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin