1.3

19 3 0
                                    

Bölüm şarkısı;
Model - Yalnızlık Senfonisi
______________________________

10 Ekim 1954 (Günümüz)

Tren, yavaş yavaş gidiyorken saatlerdir elinde tuttuğu ama bir türlü okumaya cesaret edemediği mektuba baktı. Karşıdaki teyzelerin ve yanındaki genç adamın gözlerinin önünde ağlamaktan korktuğu için mektubu açamamıştı. Sonunda havanın kararmasıyla Jaemin dışında hepsi uyuyakalmış Jaemin'de sonunda bu loş ortamda mektubuyla baş başa kalmıştı. Mektubu zarftan çıkarıp açtı. Gördüğü tarihle kaşlarını çattı en son okuduğu mektuptan iki ay sonraydı. Kötü bir şey olmamasını umarak mektubu okumaya başladı.

3 Kasım 1950

Merhaba Jaemin'im.
Sonbaharın son ayındayız ama öylesine bir soğuk var ki burada ocak ayının sert kışını yaşıyor gibi hissediyorum. Bu soğuk havaya rağmen savaş hâlâ devam ediyor, kimseyi durdurmuyor bu hava.

Aklıma seninle geçirdiğimiz kışlar gelip duruyor. Çabuk üşüyen biri olduğun için sobayı yakmak bana düşerdi hep. Sobayı yakıp yanına gelirdim ve battaniyenin altında birbirimize sarılırdık saatlerce. Jaemin, yemin ederim o anlarda ne derdim kalırdı ne tasam. Zamanı dondurmak isterdim hep ve şimdi tam olarak öyle bir sarılmaya ihtiyacım var.

Jaemin'im, güzelim, bunu sana yazmaya hakkım var mı bilmiyorum ama çok yoruldum. Etrafımdaki insanların teker teker ölümünü görmekten çok çok yoruldum. Ben bu dünyadan o kadar nefret ettim ki lanetler okumaktan kendimi alıkoyamadım ama sonra senin bu dünyada yaşadığın aklıma geldi. Jaemin, bu dünyadaki tek güzel şey sensin. Hayır, en güzel şey sensin. Hatta ne biliyor musun? Benim dünyam sensin.

Jaemin'im bana mektuplarında neler yaptığımı yazmamı istemiştin. Seninle hep ölümü konuşmak istemediğimden bunları daha çok pas geçmeye çalışıyorum ama kızma olur mu? Sözünü dinlemediğim zaman kaşlarını çatıp ismimi seslenmeni bile özledim. Gerçi ben senin her şeyini özledim ya neyse.

Lütfen en azından benim için kendine iyi bak. Öğunlerini kaçırma ve güzelce ye. Seni çok seviyorum bir tanem.
Sevgilerle
Lee Jeno.

10 Ekim 1954 (Günümüz)

Jaemin'in gözünden yaş akmaya devam ederken sessiz olmaya özen göstermeye çalışıyordu. Jeno savaşta herhangi bir yerdeyken, ne yiyip içtiğini bilmeden kendi boğazından da bir şey geçmiyordu. Yıllardır tek öğünle ya da iki günde bir öğünle yiyor ölmeyecek şekilde yaşamaya çalışıyordu.

"Ah ağlıyor musun? Jeno yüzünden mi?"

Yanında birden konuşan gençle irkilmiş Jeno'nun ismini duymasıyla da kaşlarını olabildiğince çatmıştı. Mektubu kendine çekip göğsüne bastırdı. Bu genç adam mektubunu mu okumuştu yani? Jaemin yanındakinin suratını masaya gömmemek için kendini zor tuttu.

"Hayır bak yanlış anladın. Mektubu okumadım, yani okudum ama sadece son kısmını yemin ederim."

Hâlâ kendine sinirli gözlerle bakan Jaemin'e mahçup bir gülümseme vermiş konuşmaya devam etmişti.

"Benim adım Donghyuck, Lee Donghyuck bu arada. Sadece seni ağlarken görünce endişelendim. Kötü bir amacım yoktu."

Jaemin konuşmamak için diretince Donghyuck kendini daha da kötü hissetmiş daha fazla konuşmaya başlamıştı.

"Jeno erkek sanırım..."

Jaemin'in gerilen bedeni ve kocaman olmuş gözleriyle söylediği doğrulansa da kendisinden uzaklaşmak için cama yapışan çocukla konuştukça battığını hissetmişti.

"Yanlış anlama kötü gördüğümden değil hem bende öyleyim.
Ah... sanırım susmam gerekiyor."

Ve Jaemin saatlerdir tek kelime çıkmayan ağzını aralayıp konuştu.

"Jaemin."

"Ne?"

"Adım Jaemin. Na Jaemin."

Utana sıkıla söylediği ismiyle önüne dönmüş elindeki mektubu zarfına koyup kaldırmıştı. Uzun zamandır doğru düzgün kimseyle diyaloğa girmiyordu ve istemsizce gerilmişti.

"Tanıştığıma memnun oldum Na Jaemin."

________________________________
Finale iki bölüm kalmıştır ama ben Jaemin'e arkadaş yapmışımdır.

koparılan çiçekler|| nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin