🫶
Sabah uyandığımda Ateş yoktu. Dün gece yatağa yatar yatmaz başını karnıma yaslayıp uykuya dalmıştı. Yorgun görünüyordu eski enerjisi yoktu. Ben ise ayların getirdiği özlem ile gece boyunca yüzünü sevmiştim saçları ile oynamıştım. Bu bizim için bir çeşit vedaydı çünkü biz Ateş ile bugünden itibaren asla eskisi gibi yakın olmayacaktık çünkü ben buna izin vermek istemiyorum. O bugün töre yüzünden evleniyordu. Ben henüz onun yanında bir kadını hayal bile edemezken o Bu konakta bir kadın ile yuva kurup aile olucaktı. Bana da onların mutluluğunu izlemek düşüyordu. Ben Sevda İmer dün gece sevdiğim adam kollarımda uyurken kendime bir söz verdim. Ateşe artık asla eskisi gibi davranmayacaktım. O artık dayımın oğlu dışında bir sıfada sahip olmayacaktı benim için.
🫶
Düğün isteme gibi şeyler olmayacaktı. Sadece bugün sade bir nikah kıyılıp Heja ve Ateşin hayatlarını birleştireceklerdi.
Konakta Dildanın ağlayan sesi yankılanıyordu. Oturma odasına girdim koşar adımlarla. Anneannem kucağında ağlayan Dilda ile bir ileri bir geri gidip geliyordu. Telaştan beni fark etmemişti bile "Anneanne niye ağlıyor Dilda?" Dedim telaşla "Kızım Azad gitti, Dildayi da bana verdi bakayım diye. Uyuyordu ne güzel babası giderken. Uyandı ağlamaya başladı hala da susmadı" dedi. Yanlarına gidip minik yeğenimi kucağıma aldım "Halacım niye ağlıyorsun sen?" Dedim yüzünü kendime çevirerek. Aklıma belki temiz hava alırsa iyi gelir diye gelince hemen dışarı çıktım. Konağın büyük terasında her türlü yöntemi denemiştim ama Dilda susmuyordu. "Berfin hanımım ben alsam belki susar" diyen Havine döndüm. "Doğru söylüyorsun Havin." Dedim ve hemen bebeği Havinin kucağına verdim. Büyü gibi resmen katıla katıla ağlayan bebek Havine gittiği an sesi kesilmişti. "Mucize gibi" dedim kendimi tutamayarak. O an aklıma Dildanın Havinin bebeği olma düşüncesi geldi. Ama bu imkansızdı Azad abim Havinin yüzüne bütün gönül kapılarını kapatmıştı. Havin yaralı bir kadındı. Yıllardır sevdiği Azad abim ile sevgili olacakken Azad abim evlendirilmişti. Buralarda aşka inanan yoktu. Zira insanların aşklarını doyasıya yaşamasına izin verende yoktu. Töre evleneceğin kişiye karar verir sende saygı duymak zorundasındır.
Odamda kendime bakıyordum. Siyah uzun saten bir elbise giymiştim, saçımı dağınık bir topuz yapıp ayağıma da siyah topuklu ayakkabı giymiştim. Siyah benim için asaleti temsil etse de bugün benim için yas günü olduğu için siyahtan başka bir renge gözüm gitmemişti.
Konağın en üst katında Ateş ve bana ait olan 2 büyük oda olduğu için şuan konakta olan tüm karmaşayı terastan izliyordum. Kapı kapanma sesi duyunca arkamı döndüm. Ateş dümdüz Siyah bir takım elbise giymişti. Gözlerinin siyahı daha da koyulaşmıştı sanki. Gülümsedim. Ben zaten en çok aglamak istediğimde gülümserdim. Aramızda saçma bir sessizlik olduğu için konuştum "Gelin ne zaman geliyor " dedim sesimi mutlu etmeye çalışarak "Az sonra burada olur" Deyince başımı salladım ve aşağı indik. En yakınların geldiği çok küçük bir nikah kıyılacaktı. Ama yinede avluda 60 kişi kadar vardı. Gözüm Havini aradı ama görünürde yoktu. Dilşaya gitti gözüm. Gözünü vir noktaya dikmiş dik dik bakıyordu. Başımı o tarafa çevirince şaşkınlıktan dudaklarım aralandı. Heja kocaman kabarık bir gelinlik ile nikahın kıyılacağı masada oturuyordu. Bu kadar abartmaya ne gerek vardı?
Dilşa ile karşımızdaki manzaraya hayretler içinde bakıyorduk. Gerçekten Ateşin evlendirildiği kız bu muydu? Nikah kıyıldığı kimseye sormadan ayağa kalktı ve masanın önüne geçti. Sanırım altın takmamızı bekliyordu. Sıra ile herkes haddinden fazla altın takmıştı. Kızın resmen takılan her altında gözünün içi gülüyordu. Ama benim dikkatimi çeken 1 şey vardı. Altınların hepsi yeniydi. Aile yadigarı hiç bir mücevher takılmamıştı. Ben ise takı olarak geline bir set almıştım içinde ise bir bilezik küpe kolye vardı.
Takı zaten takıcaktık sorun burada değildi ama Hejanın yaptığı bir görgüsüzlüktü. Takılmamaya karar verdim. Bir an önce bu saçmalığın bitmesi gerekiyordu çünkü benim yarın erkenden duruşmam vardı. Ve bu davayı kaybetme seçeneğim yoktu.Ben kendi büromda avukatlık yapıyordum ve başarılıydım da. Mesleğimi seviyordum. Kendi ayaklarımın üstünde durmak hoşuma gidiyordu. Hatta Mardin halkı bana lakap bile takmıştı "Rezanların cesur avukatı" annemin soyadı her zaman babamınkinin üstünde durmuştu. Tıpkı oldum olası olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Ateşi
ChickLitRuhumuz bile bir gibi gelirdi bana hep çünkü ben onu bilirdim o beni. Ben onun hissederdim o beni. Konuşmamıza gerek yoktu anlıyorduk birbirimizi. Tek farkımız şuydu ben ona aşıktım o ise beni... Bunu tamamlayamıyorum bile ne acı. Ben onun için kim...