14

189 19 13
                                    

O gün gerçekten Ateşi benim kahramanım ilan etmiş ve bu yaşıma kadar sıkıştığım her an ona koşmuştum. Havin haklıydı Ateşin benim dışımda birileri ile ilgilenmesi lazımdı ben artık o küçük kız çocuğu değildim. Korunmaya ihtiyacım yoktu. Bir prenses gibi el üstünde tutulmama da gerek yoktu. Bizim artık birbirimizden kopmamız gerekiyordu. "Haklısın Havin. Ben olduğum sürece Ateş Hejaya kocalık yapmayacak" kaşlarını çattı "Ne var senin aklında?" Gülümsedim "Gelmişim kaç yaşıma artık kendime yeni bir sayfa açmam gerek bebek" dedim yanağından makas alıp öptüm ve odama gittim...

Aynanın karşısında gördüğüm kadın  çok güçlü görünüyordu. Üzerime giydiğim siyah elbisenin altına siyah stiletto kulağıma ise büyük sarkitma küpeler takmıştım. Makyajım biraz ağır olsada seçtiğim mekana gayet uygundu. Parsla konuşmuş ve saat 19.00da beni alması için anlaşmıştım. Saat şuan 18.50 olduğu için aşağı inip dedeme durumu  izah etmem gerekiyordu. Çantamı alıp son kez kendi etrafımda dönüp aynaya baktım ve aşağı indim.

Herkes yemek yiyordu. Ateş tabiki masaya oturmadan kırk kez bana aşağı inmem için mesaj atsa da görmezden gelmiştim.
Yanlarına gittim ve oturdum "Bu masa için fazla şık değil misin?" Dedi gülerek Ateş Rezan "Bu masayı bilmem ama gideceğim masaya göre gayet şık olduğumu düşünüyorum" kaşlarını çattı "Hayırdır kızım nereye?" Dedi dedem gülümsedim "Parsa yemek sözüm vardı dedecim" Ateş ağzının içinde homurdandi ama duymazdan geldim "Kızım burası Mardin. Beraber bir yerlerde gezmeniz demek adınızın çıkması demek" dedi "Ne var bunda dede 26 yaşındayım ben" dedim "Haklı kız. Evlilik çağı geldi de geçiyor. Hem Pars avukat aşiret çocuğu bey." Ateş kaşını kaşıdı bu sinirlendiğini gösteriyordu "Ne evlenmesi?" Dedi fazla gür çıkan sesi ile "Oğul o sesini alçalt sen bi" dedi dedem sonra bana döndü "Benim kızım ne yapacağını bilir. Sana gözüm kapalı güveniyorum torunum. Sen ne yapman gerektiğini bilirsin" Gülümsedim ve ayağa kalktım "Ozaman her kese afiyet olsun." Dildanın yanaklarını öpüp konaktan çıktım.

Takip edildiğimi bilmeden Parsa söylediğim mekana gelmiştim. Pars ise rezerve ettiğim masada oturmuş beni bekliyordu. Yanına gittim "Merhaba" dedim gülümseyerek ama itiraf etmek gerekirse hiç içimden gelmiyordu. Bu gece buraya Parsa bir şans vermek için gelmiş olsam bile elimi tutmak istese ne tepki veririm bilmiyordum. "Selam" dedi sırıtarak. Yakışıklıydı... Ama Ateş kadar değil... "Çok beklettim mi" dedim sandalyemi çekip otururken "Hayır az önce geldim" başımı salladım ve  siyah deri trençkotumu çıkarıp elbisem ile kaldım. Geldiğimiz mekan Mardinin en modern mekanıydı haliyle her yer doluydu garson yanımıza geldi "Hanımağam hoş geldiniz" Deyince kaşlarımı çattım. Ben hanımaĝa falan değildim "Hoşbulduk" dedim yinede "Siparişinizi alabilir miyim" Deyince "Ben spagetti boloneze istiyorum" Parsta "Bende aynısından" garson yanımızdan ayrılınca "Yöresel yemekleri bu gece bir kenara aldık sanırım" dedi "En sevdiğim yemeklerden biridir spagetti."

Keyifle yemeklerimizi yemiştik şimdi ise kahve içiyorduk. Pars kısa süren sessizliği bozarak "Sevda" dedi ve sesli bir nefes verdi "Sana bir şey söylemem gerek" Ne söyleyeceğini tahmin edebiliyorum "Söyle" dedim gülümseyerek ama ellerim titriyordu "Ben sana aşığım" dedi pat diye "Şaşırmadın" dedi "Şaşırmadım Pars" dedim gülümseyerek "Çok belli ettim ben biliyorum kendimi"
"Hayır hayır" dedim panikle "Ben anladım sadece" şaşırdı "Niye hala suratıma tokat yemediğimi düşünüyorum" dedi sesli bir kahkaha attım "Niye?"
"Ne demek niye? Mardinde herkes senin yanına erkek sineğin bile konamayacaĝından bahsediyor" başımı öne eğdim. Utannmıştım. "Belki sen bir istisnasındır" dedim ellerimi masanın üzerine koyurken. Paniği o an uçtu gitti ve ellerini ellerimin üzerine koydu. O an tedirgin oldum kendimi kötü hissettim ama belli etmedim "Bak Pars sana açık olacağım. Ben daha önce hiç kimse ile birlikte olmadım. Ama sana bir şans vermek istiyorum." Önce bir duraksadı sonra nasıl olduğunu anlamadan ayağa kalktı ve yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Çok güzel kokuyordu ama ev gibi değil. Kolları Ateşin sıcaklığını vermiyordu. Kısa bir süre sonra ayrıldığımızda yanağıma ufak bir öpücük kondurdu bende gülümsemeye çalıştım. Ne kadar başardım bilmiyorum.

Biz ne olduğunu anlamadan birden Pars yanağına bir yumruk yedi "Sen kimi öpüyorsun ulan" diyip Parsı yumruklamaya devam eden Ateşi gördüğüm an başımdan kaynar sular döküldü "NE YAPIYORSUN YA?" Dedim bağırarak beni duymuyor gibiydi çok sinirliydi yanına çöküp kolunu tuttum "DUR ARTIK GERİZEKALI" Dediğim an bana döndü ve gülümsedi ama gülüş mutluluktan değilde hayal kırıklığından gibiydi  Parsı bıraktı sonra elimi tuttu ve hırsla trençkotumla çantamı eline alıp beni çıkışa doğru yürütmeye başladı Parsı öylece yerde bırakmıştık. En sonunda mekandan çıktığımızda elimi bıraktı ve "Bin" dedi sinirle

Arabayla gece gece beni dere kenarına götürdü ama arabadan inmedik sadece dereyi izliyordu dayanamadım "YA SEN NE TÜR BİR HAYVANSIN?" bakışlarını dereden çekti ve bana baktı "BÜTÜN MARDİNİN DİLİNE DÜŞECEĞİZ SENİN YÜZÜNDEN" burun kemerini sıktı "ULAN" dedi bağırarak ve yumruğunu direksiyona indirdi "ADAM ELİNİ TUTTU YETMEDİ SARILDI O DA YETMEDİ ÖPTÜ"

"Ne var bunda bu kadar olay çıkaracak. Sevgilim o benim" gözlerini gözlerime öyle bir dikti ki içim titredi "Neyin" dedi kısık bir ses le "Sevgilim" dedim içime kaçan sesim ile oysaki az önce sesim çok gür çıkıyordu "Seviyor musun onu" Seni seviyorum Ateş bir tek seni hep seni  diyemedim onu yerine yalan söyledim..."Seviyorum" dedim

Bu bölüm hikayemiz için çok önemli zira Ateş için bir takım şeyler değişmeye başlayacak.

Bu arada bu bölümden sonra uzun bir süre yeni bölüm gelmiycek çünkü sınavlarım başlıyor şimdiden söylüyorum ki beni yeni bölüm ne zaman diye dara sokmayın

Sizi seviyorum <3

Sevda AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin