26

344 49 20
                                    

2 hafta sonra

minhosum
changbin
hyunjinin cikisini hallettiniz mi

changbin
evett
isyerine gecicektim
bisey mi oldu

minhosum
sirkete gelebilir misin
konusmamiz lazim

changbin
randevular var
is yerine gecmem lazim

minhosum
cok surmez
yemin ederim
yakin yerdesin zaten

changbin
hay ananin amina koyayim|
geliyorum

********

Gergince ekranı kilitleyip nefes verdim. 2 haftadır Changbin'le doğru dürüst konuşmamıştım bile. Konuşamamıştım. Ona benden hala daha kaçtığı için öfkeli miydim? Evet. Konuşma cesaretini bulabilmiş miydim? Hayır. Şuan bile çağırdığım halde ne söylesem bilemiyordum. Sakinleştiriciyi uyku yapıp işimi etkilediği için içmemiştim. Changbin'in kalbini kırmadan kendimi ifade edebilmeyi umuyordum.

On dakika kadar sonra masamdan Changbin'in asansörden indiğini gördüm. Sandalyemden kalkarken yanıma geldi.

-Bir sorun yok değil mi?

-Hayır, yani evet ama... bence gel biz terasa çıkalım.

Asansöre bindiğimizde esen soğuk rüzgarları tam anlamıyla hissetmiştim. Asansör kata geldiğimizi bildirip kapılar açılırken geçmesi için yol verdim. Ben de peşinden ilerledim. Asansörden uzaklaşınca arkasını döndü.

-Evet?

Uzatmadan konuya girdim.

-Neden hala böylesin? Böyleyiz?

-Nasılız?

-Soğuk. Sanki hiç ö-

Yüksek sesle ofladı.

-Minho. Konuştuk bunu, açıkladım kendimi. Bunun için mi çağırdın beni? Yazabilirdin.

Öfkem yükseliyordu. Yanaklarımın yandığını hissettim.

-Madem hala aynıydın kapıma gelip niye öptün beni o zaman? Changbin ben senin can sıkıntısı oyuncağın değilim!

-Minho-

-Anlıyor musun beni? Bu yanar dönerliğinden bıktım!

Üstüne yürüdüm.

-Her gün seni düşünmekten kafayı yiyeceğim Changbin ben-

Sinirden çenem titremeye başlarken nefes almaya çalıştım.

-Minho tamam dur.

-Ben aşığım lan sana. OYNAYIP DURUYORSUN LAN AŞKIMLA!

-Minho!

-BIKTIM CHANGBIN DAYANAMIYORUM DUYGULARIMLA OYNANMASINDAN!

-MINHO!

Changbin ayağının boşluğa kaymasıyla geriye sendelerken zor bela panikle geriye çektiğimde yere düştük. Gözüm dönmüştü ve gittikçe Changbin'i ittirdiğimi fark etmemiştim. Yanına emekledim.

-Changbin, özür dilerim. Fark etmedim.

Korkuyla alıp verdiği nefesleri düzene sokmaya çalışıp yutkundu.

-İkimiz de düşüyorduk.

-Özür dilerim. İyi misin?

Yüzüne yaklaştım.

-İyiyim. Her şey için özür dilerim. Sana nasıl hissettirdiğinin farkındayım. Kendimi nasıl tanımlayabilirim bilmiyorum. Seni istiyorum. Yanında olmayı, elini tutmayı, sana dokunabilmeyi istiyorum ama... İçimde "ya sadece yakın hissediyorsam" şüphesi dinmiyor. Senin bana karşı nasıl hissettiğinin farkındayken bu hislerini boşa çıkarmak istemiyorum. Kendimle baş başayken aklımda sadece sen varsın. Delirmiş gibiyim Minho. Ben de kendimden bıktım. Hislerimden, şüphelerimden, korkularımdan. Sana yaklaşmamamı söyleyen her sesten. Ben her ne olursa olsun seninle mutluyum, senin öfke odan olmaktan, güvenli bölgen olmaktan mutluyum. Aramızdaki yakınlığın arkadaşlıktan çok farklı olduğunun da farkındayım. Ama kendime güvenmiyorum, adını da koyamıyorum bağımızın. Özür dilerim.

Dolu gözlerine baktım. Gerçekten üzgün görünüyordu. Ama onu beklemek istemiyordum ben.

-Changbin. Eğer olur da bir gün... korktuğun başına gelirse. Seni suçlamayacağım. Gerçekten. Sadece benden uzaklaşıp durma. Korkma. Bırak nereye giderse oraya gitsin.

Ayağa kalkıp beni de kaldırdı.

-Bu akşama kadar süre ver bana. Eğer karar verirsem yanına geleceğim.

Umutla baktım gözlerine.

-Tamam. Bekleyeceğim.

Asansöre doğru yürürken arkasından seslendim.

-Seni seviyorum.

Döndü ve gülümsemekle yetindi.

rage room | minbin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin