Bölüm 1:

75 7 19
                                    

Hayatınızda size sorulmuş en tuhaf soru nedir? Aslında— Hayatınızda size sorulabilecek binlerce tuhaf soru var. Gerçekten bunlardan herhangi biri sizi susturabilir, Hiç doğmamış bir güneş gibi hissettirebilir. İliklerinize kadar nasıl cevap vereceğiniz tereddüdüyle korkar ve endişelenirsiniz.

Herkes böyle anlar yaşamıştır. Çünkü hayat; sıradan olması için fazlasıyla getir-götürlü.

Benim için en tuhaf soru, İkinci ablamın sorduğu soruydu. Bir gün aniden bana, "Sen hiç aşık oldun mu, Matilda?" diye sordu.

Nasıl cevap vereceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Önemli bir krallığın en küçük prensesi olarak diğer üyelerin aksine istediğim gibi aşık olma ayrıcalığım vardı. Herhangi bir şekilde baskıya uğramadım veya siyasi bir evlilik için zorlanmadım.

Ama bu soruya verebileceğim hiçbir cevabım yoktu. Hoşlanmadığım adamlar yok değildi; Ama öyle işte. Böyle derin— Çok derin bir sevgi hissettiğim hiçbir adam olmadı.

"Hayır." diye cevap vermiştim ablacığıma. "Hiç aşık olduğumu sanmıyorum. Ya sen ablacığım? Sen hiç aşık oldun mu?"

Ardından aldığım cevap büyük bir sessizlikti. Bahar çiçeklerinin hışırtısı, Kuşların ötüşü bile duyuluyordu. Ama ablacığımın aldığı nefesi duyamadım işte.

Sanki donmuş gibiydi. Belki de aşk böyleydi; Onu düşünürken tüm iliklerine kadar hissetmekti. Yine de bir süre sonra bana cevap verdi.

"Hiç aşık oldum mu?" Kıkırdadığında elini ağzına götürerek kapattı. Beyaz eldiveni dikkatimi çekti. Oldukça kırışık görünüyordu. Ablacığım ne kadar endişeliydi ki biricik eldivenini böylesine kırıştırmayı başarmıştı?

"Evet, Matilda. Aşık oldum."

"Peki aşk nedir ablacığım?"

Gözlerinde yanan alevi hayal ürünüm olduğunu varsayıyorum. Çünkü gerçek olamayacak kadar vahşiydi. Aşk nedir? Sorusuna verebileceğim başka bir cevap vahşi sevgi olurdu sanırım. Öyle canınızı yakan türden değil, Ama sizi bazen boğabilecek türden bir sevgi.

Bir kuğu misali, Baharın açan çiçeklerine pencere aracılığı ile baktı ablacığım. "Aşk... Aşk benim için özgürlüğün en mükemmel halidir!" dedi büyük bir heyecan içerisinde. Ayağa kalkıp gözlerime baktı.

Öylesine heyecanlıydı ki, içten içe korkmaya başlamıştım.

"Ne demek istiyorsun ablacığım?" diye sordum. Aslında gerçekten çok merak etmiyordum, ama ablacığımı üzmek istemiyordum.

"Sen hayatında hiç gerçekten özgür olan insan gördün mü, Matilda?" diye sordu bana. Dikkatlice düşünmeye başladım. Hayatımda gördüğüm en özgür insan bendim. Babacığım kral olduğu için özgürlüğünü kısıtlamak zorundaydı. Ailenin diğer üyeleri sorumlulukları yüzünden özgürlüğünü tadamıyordu. Yani evet, aslında hayatımda özgür bir insan görmüştüm.

"Ben özgürüm bence." dedim tereddütle. "Yoksa değil miyim? Bence özgürüm."

Ablacığım omuzlarımdan tutarak dikkatlice bana baktı. "Özgür müsün? Belki bizlere göre daha çok özgürsün. Ama tam anlamıyla özgür değilsin Matilda. Bu dünyada kimse tam anlamıyla özgür olamaz."

Kafam karışmıştı. Eğer kimse özgür olamıyorsa, insanlar nasıl aşık oluyordu? "Ablacığım... O zaman nasıl aşık oluyorlar? 'Aşık olmak en mükemmel özgürlüktür' demedin mi?"

"Demek istediğim o ya, Küçük Matilda'm. Aşk özgürlüğün en mükemmel halidir. Kusur bulunamaz. Zarar vermez. Kimseyi üzmez."

Daha sonra gözlerime tekrar baktı. Bu sefer alevler sönmüş gibiydi. Üzgün gözleri vardı ablacığımın. "Elde etmesi imkansız bir şey, Özgürlük. Tam anlamıyla özgür olamazsın. Mükemmel bir şekilde özgür olamadığın için aslında gerçekten tam anlamıyla aşık olamazsın. Bir parçaları hep eksiktir; Belki başından beri böyleydi. Belki sonuna kadar böyleydi. Belki sonsuza kadar böyle kalacaktı."

AnemoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin