Bölüm 4: Özür ve Söz

430 48 3
                                    



Pamir toplantı odasında donmuş kalmıştı. 'Ben ne yaptım?' diye düşündü kendi kendine. Hayatında hiçbir kadına böyle davranmamıştı. O nasıl bir teklifti? Kendince esprili bir şekilde Nefes'e onu ne kadar istediğini anlatmak istemişti ama olay hayal bile edemeyeceği bir noktaya gelmişti.

"Pamir Bey, kusura bakmayın ama burada ne olduğunu sorabilir miyim? Nefes Hanım'a bir şey mi dediniz?" diyen Meral Hanım'ın sesini duyan Pamir boş gözlerle ona baktı.

Birden durumun ciddiyetinin farkına vararak "Ben halledeceğim." dedi ve koşarak odadan çıktı. Asansör beklememek için merdivenlerden üçer beşer koşarak indi. Çıkışa geldiğinde kapıdaki güvenlik ona doğru hareketlenerek "Pamir Bey arabanız..." demeye kalkınca ona döndü ve "Beyaz gömlekli, uzun saçlı bir kadın çıktı mı az önce?" diye sordu.

Güvenlik de "Evet, az önce koşarak çıktı. Parka doğru gittiğini..." derken Pamir cümlesini bitirmesini beklemeden parka doğru koşmaya başladı. Parka girdikten sonra biraz ilerlediğinde onu ilerideki piknik masalarından birinde gördü. Dirseklerini masaya koymuş, yüzünü avuçları içine almıştı. Omuzları hıçkırıklarıyla sarsılıyordu.

"Nefes!" dedi bir nefeste.

Nefes'in aniden doğrularak öfkeli gözlerle kendisine baktığını gördü.

"Ben... Ben çok özür dilerim. Asla öyle bir şey söylemek gibi bir niyetim yoktu. Ne oldu ben de anlamadım! Cumartesi gecesinden beri aklımdan çıkmıyordun. Seni hiç beklemezken karşımda görünce kendime engel olamadım, yanına geldim ama asla, asla öyle bir şey söylemek istemedim. Ne öyle bir niyetim ne de düşüncem vardı. Yemin ederim. Lütfen bana inan!"

Nefes hiçbir şey söylemiyor, öylece bakıyordu ona.

"Lütfen işe geri dön. PMR senin gibi bir çalışanı kaybetmek istemez. Ben de istemem. Bir daha asla böyle bir şey olmayacak, söz veriyorum. Seni rahatsız edecek hiçbir şey yapmayacağım."

Nefes sessizce "Özür dilediğiniz için teşekkür ederim Pamir Bey ama... Ama ben dönmesem daha iyi olacak." dedi.

Pamir eğilerek Nefes'in gözlerinin içine baktı.

"Çaresizliğin ne demek olduğunu ben de çok iyi bilirim Nefes. Annem gözlerimin önünde hastalıktan eriyip giderken ona ilaç alabilmek için on yaşında sokaklarda çöp toplardım ben. Kendim yemez ona yedirirdim. Kitap defter alacak param olmadığı için, evde çalışma şansım olmadığından her şeyi derste öğrenmek zorundaydım hep... Ben... Ben çaresizliği çok iyi bilirim. O yüzden lütfen beni sana yaptığım bu iğrenç şeyle yaşamak zorunda bırakma. Lütfen işe dön."

Nefes sanki içini görmek, samimiyetine inanıp inanamayacağını anlamak istercesine gözlerine bakıyordu. Gözünden bir damla yaş süzülürken hafifçe gülümsedi.

Pamir kendine engel olamayarak gözünden süzülen yaşı baş parmağıyla sildi ve "Lütfen ağlama artık, gidelim mi?" dedi.

Nefes ürkekçe yüzünü geri çekti ve tamam der gibi başını salladıktan sonra ayağa kalktı.

Sessizlik içinde ofise doğru yürürlerken Pamir birden sessizce "Sana az önce anlattıklarımı kimse bilmiyor şirkette. O yüzden aramızda kalmasını rica ediyorum senden. Mümkünse Buket'e de söylemesen?" dedi.

Nefes o ana kadar başı önünde yürüyordu. Birden başını kaldırarak Pamir'e baktı ve "Aklımdan bile geçmedi kimseye söylemek. İnsanların acıları... Kendilerine kalmalı. Endişelenmeyin lütfen. Sırrınız bende güvende." dedi.

Senden Başka Hiç KimseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin