Pamir ve Selim Nefes'in arkasından şaşkın şaşkın bakakalmışlardı.Selim Pamir'e dönerek "Oğlum ne oldu şimdi? Kız neden kaçtı?" diye sordu.
Pamir omuzlarını silkerek "Prensip olarak iş arkadaşlarıyla yemek yemiyormuş." dedi.
Selim iki kaşını kaldırarak "Ama sen iş arkadaşı değilsin ki, patronusun..." deyince Pamir de gülümseyerek "Ben de öyle dedim." dedi.
"Peki o ne dedi?"
"'Bunu bana karşı kullanacak mısınız?' diye sordu." dedi Pamir yüzünü buruşturarak.
Selim bir kahkaha patlatarak "Ben bu kızı çok sevdim! Çok eğlenceli..." dedi.
"Neyse tamam uzatma, hadi yemeğe gidelim. Ne istiyor canın?"
"Bilmem ki. Bir dönerci vardı parkın arka tarafında. Bir kere gitmiştik hani. Oraya mı gitsek?"
"Olur."
Pamir ve Selim bu sırada ofisten çıkıp parka doğru yürümeye başlamıştı. Parka girdiklerinde havadan sudan sohbet ederek yürürken Pamir dün Nefes'i bulduğu masaya yaklaştıklarını fark edince o tarafa baktığında onu yine aynı masada otururken gördü.
Kendilerine arkası dönüktü, kulağında kulaklık vardı. Elinde alüminyum folyoya sarılmış, belli ki evde hazırladığı bir sandviç vardı. Yemeğini evden mi getiriyordu? Dışarıdan yemeyi mi sevmiyordu yoksa sorun maddi miydi? Şirket tüm çalışanlarına bir ay boyunca yetecek kadar yemek kartı vermiyor muydu?
"Çaresizliğin ne demek olduğu hakkında hiçbir fikriniz olmadığını görebiliyorum ama şunu bilin, ne kadar çaresiz olursam olayım, ömür boyu garsonluk yaparım yine de sizin gibilere boyun eğmem."
Pamir bu sözleri hatırlayınca tokat yemiş gibi oldu. Gözlerini Nefes'ten zorla alarak Selim'e baktı. O fark etmeden buradan çıkmak istiyordu. Onu gördüklerini fark ederse Nefes'in gururunun kırılacağını tahmin edebiliyordu.
Tam 'Nefes'in olduğu yeri geçtik, tehlike bitti.' diye düşünürken birden hayatında duyduğu en tatlı kahkaha sesi kendilerine ulaştı. Selim refleks olarak dönmüş arkasına bakarken Pamir'in nefesi kesilmişti.
"Nefes mi o? Burada mı yiyor yemeğini?"
Pamir omuzları sarsılarak kendi kendine gülen Nefes'e baktı ve "Bilmiyorum ki. Gel hadi rahatsız etmeyelim." dedi.
Selim ısrar etmeyip yürümeye devam edince rahat bir nefes alan Pamir kendi kendine 'Bu tatlı kahkahayı yeniden duymalıyım.' diye düşündü ama sonra 'Hayır...' dedi kendi kendine. Asıl istediği bu kahkahanın kendi kahkahasıyla karışmasıydı. Nedenini bilmiyordu ama bir şekilde, bir yerlerde onunla birlikte gülmek bir anda onun için en önemli şey olmuştu.
**
Pamir öğleden sonra ofise döndüğünde Nefes'in masasında çalışmakta olduğunu gördü. Odasına geçip yerine oturdu ve aklındaki soruyu kimseye bir şey belli etmeden nasıl soracağını düşündü.
En sonunda onuncu yıl partisini bahane ederek insan kaynakları ve finans direktörleriyle bir toplantı yapmaya karar verdi. Alınacak kararlara Selim'in dahil olmaması dikkat çekeceğinden onu da toplantıya dahil etmek zorunda kalmıştı. Soruların gidişatından belki amacını anlardı ama Selim de kendisi kadar olmasa da zorlu bir çocukluk geçirdiğinden durumu anlasa bile kimseye bir şey söylemeyeceğine güvenebilirdi.
Pamir iki buçukta toplantı odasına geçtiğinde Önder, Aylin ve Selim çoktan gelmiş sohbet ediyorlardı.
"Arkadaşlar, son dakika toplantısı için kusura bakmayın. Biliyorum hepiniz çok yoğunsunuz ama onuncu yıl kutlaması öncesinde aklıma gelen bir şeyi sizlerle birlikte değerlendirmek istedim. Bizim bu kutlamadaki amacımız çalışanlarımıza ve müşterilerimize teşekkür etmek değil mi? Herkesin güzel zaman geçirmesi ve kendisini değerli hissetmesi için hiçbir masraftan kaçınmadık biliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Başka Hiç Kimse
RomanceKal Benimle serisi bir grup arkadaşın ve onların hayatına dokunan veya hayatlarının önemli bir parçası olan insanların aşkı bulma hikayelerini anlatacak. Kitaplar ayrı ayrı okunabilir olmakla birlikte daha önce tanıdığınız karakterleri yeni kitaplar...