4.4

4.8K 400 37
                                    

Helllooo, naber eriklerim?

Bölümü yazıp göz ucuyla kontrol ettim. Yazım hatamfalan varsa lütfen kusura bakmayın.

Sizi bölüm sonuna bekliyor ve iyi okumalar diliyorum.

Pars Yücel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pars Yücel

1 saat önce....

Gözlerimin torağın altına gizlenen bedene bakıyordu. Kalbimse sadece acıyla ağlıyordu. Kabullenemiyordum. Bir şey hissedemiyordum. Gözlerim yanıyordu ama ağlamıyordum. Tüm günüm cenazeye işleriyle uğraşmakla geçmişti. Bir kere bile duygu varlığı göstermemiştim.

Ne yapmalıydım? Ağlamalı mıydım? Bilmiyordum.

Telefonu nasıl kapattığımı evden nasıl çıktığımı kesik kesik hatırlıyordum. Bulduğum ilk uçakla buraya gelmiş çoğu işlemi avukat bir arkadaşımın yardımıyla halletmiştim. Zaten annem ve ailesinin bir akrabası yoktu. Bu yüzden hızla bitmişti.
Yapmıştım işte kendi ailemin toprağa gömülmesini izlemiştim.

Kendimden korkuyordum.

Kendimden korkuyordum çünkü hiçbir zaman bu kadar duygusuz olmamıştım.

Kendimden korkuyordum çünkü birkaç dakika sonramı tahmin dahi edemiyordum.

Derin bir nefes alarak izlemeye devam ettim, altında beni terk eden annemi gizleyen toprağı.

PARS YÜCEL

Beklenmediğimiz acılar hep çarpmadı mı yüzümüze? Çarptı ve ben her defasında yıkıldım. Her seferinde ölmek kurtuluş oldu benim için. Her seferinde yapay bir mutluluk güldüm hayata, belki bu sefer canımı alır diye, almadı.

Neden almadı?

Son birkaç gündür bunu deli gibi düşünür olmuştum. Kimsesiz kaldıktan sonra yaşayabilecek kadar cesur biri olmamıştım. Kendime güvenmemiştim.

Şimdi anlıyordum, neden yaşamak zorunda olduğumu.

İlk defa birinin bana ihtiyacı vardı.

Bilmediğim canına can verecek bir kardeşim vardı.

Belki duygularıma yenilip ona arkamı dönmeseydim. Şu an yanımda olabilecek bir kardeşim vardı.

Onu bulacak kendimden dahi sakınacaktım.

Hissediyordum. Hayatımdaki tek eksikliğimin o olduğunu hissediyordum.
Arkadaşım aradığın da ise içimde yeşeren o his tüm gerçekleriyle karşıma çıkmıştı. O kadın ölmüştü.

Üzülüyor muydum bilmiyorum ama gözlerim benden izinsiz şekilde göz yaşı döküyordu. Her damla intihar ettiğinde daha da hissizleşiyordum.

Ağlamamalıydım.

O kadın annem bile değilken ağlamamalıydım.

Kardeşimi görecektim ağlamamalıydım.

Onun için güçlü olmamalıydım. Onun yanında olmalıydım. Bana ihtiyacı vardı.

Sabah Eric ile kahvaltı yaparken gelen aramayla sadece acil bir işim olduğunu söylemiştim. Çünkü ne demem gerektiğini bilememiştim.

Annem öldü?

O kadın öldü?

O artık yok?

Hayır, hiçbir şey bu durumu açıklayamazdı. O benim hiçbir şeyim değildi. Beni doğurur doğurmaz terk eden bir kadın annem olamazdı. Sevgilisiyle birlikte olurken korunmaya gerek duymayarak hamile kalınca beni doğurup terk eden bir kadın annem olamazdı.

O bir anne bile değildi.

Taksinin durmasıyla inip mezarlığa girdim. Her adımımda nefesim sıklaşırken tek umudum kardeşimin burada olmasıydı. O kadın ve ailesi umurumda değildi. Sadece ölen 8 yaşındaki erkek çocuğuna üzülüyordum.

Karşımda saçlarını çekiştirip çığlık atan kadını görmememle durdum. O benim kardeşim miydi? O kendine zarar mı veriyordu? Algılayamıyordum. Algı yeteneğimi kaybetmiş gibiydim. Tahtanın üzerine yazılmış Ceyda Karaman ismiyle o olduğunu fark ettim. Oydu ve benim kardeşim her şeye rağmen onun mezarında ağlıyordu. Hatta ağlamakla yetinmiyor kriz geçiriyordu.

Ben yanına yetişene kadar çığlıkları bitmiş ağlamaya devam etmişti. Onun yanında olmalıydım ama gidemiyordum. Sanki olduğum yere yapışmıştım.

Onun bana ihtiyacı vardı. Zorlukla yürümeye başladığımda göreceğim kişinin kardeşim olduğunu biliyordum çünkü ne o kadının ne de kocasının bir ailesi vardı. Yanına çömeldiğimde omuzlarından çekerek bana dönmesini sağladım.

Karşımda gördüğüm yüzle ister istemez donup kalmıştım. Çünkü o Lara’ydı.

Daha bu sabah Eric’e ilham aramak için gezeceğini ve onu merak etmemesini, yazan Lara’ydı.

“Sen?” ne sorduğundan bile emin değilken bir saniye daha düşünmedim. Hızla onu kendime çekerek göğsüme sığınmasını sağladım. Bu hareketim daha da ağlamasına sebep olurken benim tek düşündüğüm şey Lara’nın kardeşim olmasıydı. Elimle saçını okşamaya başladım. Buradaydı işte olması gereken yerde, yanımdaydı, yanındaydım.

Buradayım, abicim yanındayım.” dedim saçlarına öpücük kondururken.

Sonundaaaa!!! Kavuştularrrr...

Sonunda o kadındanda kurtulduk, hiç üzülmüyorum.

Şimdi iki önemli konumuza geçelim,

Birincisi, sınavlara çalışmam lazım bu yüzden her gün bölüm atmaya çalışsam da iki bölüm yetistirebilir miyim? Emin değilim.

Deneyeceğim ama çok sanmıyorum.

Bence beni anlarsınız.

İkinci olarak ise aklımda yeni bir texting kurgusu var ve eğer yazmaya devam edebilirsem Miss You dan sonra yayınlamayı planlıyorum. Bunu da bilmenizi istedim.

Bugün bir bölüm daha atmaya çalışacağım şimdilik görüşürüz..

Instagram: elasu-gr

MISS YOU... /TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin