Jungkook bedenini Lisaya yaslayarak sinirle kulağına doğru yaklaştı. Öfkesi tam anlamı ile açık videolarını bir başka erkeğe atmasıydı.
"Ah, çekil önümden Jungkook!" Vazgeçemiyordu, Jeon Jungkook dokunduğu bu kızdan vazgeçemiyordu. Lisa saçını arkaya yatırarak sıkıntılı bir nefes aldı. Evet, daha öncede söylediği gibi aşırı kıskanç bir sevgilisi vardı ama şuan buradan gitmek istiyordu.
Jungkook sıkılı dişleri ile bakışlarını hızla kaçırdı. Damarlarında gezen o lanet duyguyu engelleyemiyordu.
"Hadi aşkım derse girmek istiyorum." Lisa tatlı olmaya özen göstermeye çalışarak yavaşça önündeki adamadan ayrıldı.
"Bu gece size geleceğim Jungkook." Lisa son kere önündeki sinirli sevgilisini sıkıca öperek hızlıca boş sınıftan ayrıldı.
Jungkook yumruk yaptığı elini sinirle masaya geçirerek gözlerini kapattı. O lisanın o adama attığı çıplak fotoları gözünün önüne getirince... "Sakin ol, sakin ol." Kendini hızla geri çekerek sınıfı terk etti. Bu özel okul ona çok bunaltıcı geliyordu.
"Hey dostum yürü hadi mekana." Jungkook omuzunda ki eli çekerek dış kapıya doğru ilerledi. Kafasında dönüp duran sorulara cevap bulamıyordu. Lisa ile ilişkisini sikseler bitirmeyecekti ama vücudunu o adama göstermesi? Arabasına binip evine doğru sürerken aracını, telefonunun çalması ile dikkati dağıldı.
"Ah ama, lanet olsun!"
Babası sinir ile acil eve gelmesini emredip ardından telefonu yüzüne kapatırken, Jungkook sağ elini direksiyona yaslayarak, sol elini camdan uzattı. Aklına
Lisan'ın yüzü geldikçe sinirleniyordu. Başını iki yana sallayarak çenesini sola doğru kaydırdı.Dakikalar sonra evin önüne aracını park etmişti. Bay Jeon oğluna kısa bir bakış attarak, çenesini kapıya doğru çevirdi.
"Ne demeye çalışıyorsun baba?"
"Amcan'ın bu gün kıyafetlerini Busan akıl hastanesine götüreceğiz ve son kere amcanı ziyatet edeceğiz. Üç ayda sadece bir kere görme hakkımız var."
"İyi ama benim gelmem şart değil baba!" Bay Jeon elini oğlunun omuzuna koyarak sıktı.
"Hazırlan, çıkıyoruz." Jungkook dişlerini sıkarak başını salladı. Hazırlanmak üzere odasına doğru ilerlerken, merdiven basamağında durdu.
"Ah, tabi ya o çocuk..." Gülümseyerek başını iki yana salladı.
...
Jimin bahçede dururken yanına gelen o adam ile konuşuyordu. Aklı gerçektende farklı bir dünyada olmalıydı. Gülümsedi.
"Ah Jimin nasılsın?" Jimin gülümseyerek başını salladı artık bu kadına fazlası ile alışmıştı.
"Gayet iyiyim lütfen beni yalnız bırakın."
"Takonyam neredeğğğ?"
Önündeki kadın koşarak etrafta bağıran kadına doğru ilerlerken, Jimin ayağa kalktığı sırada içeriye giren siyah araç ile olduğu yerde durdu. Evet, bu arabayı hatırlıyordu.
O uzun saçlı genç çocuk ve orta yaşlı adam araçtan inince Jimin arkasını duvara yasladı.
"Görevli yokmu?" Huysuz adam tekrardan mırıldanınca, Jimin oflayarak onlara doğru ilerledi.
Jungkook'un bakışları önündeki sarı saçlı bedeni bulduğunda, dudaklarını kıvırdı.
"Oğlum çabuk çantayı çıkart ve içeriye gidelim." Orta yaşlardaki adam hızlıca binadan içeriye doğru ilerlerken, Jimin önündeki uzun boylu çocuğa kısa bir bakış atarak binaya doğru ilerledi.
"Hey dursana!" Jimin başını arkaya çevirerek ona doğru adımladı.
"Dinliyorum?" Jungkook ellerini cebine sokarak başını hafif yana eğdi. Düşünceleri ile savaşmak istiyordu.
"Seni en son gördüğüm zaman aklının başında olduğuna dair bir şey söylemiştin." Jimin heyecanla başını salladı. Belkide yardım edebilecek birisini bulmuştu.
"Evet, inan bana buraya-" Jimin kaşlarını çatarak bir süre önündeki bu uzun boylu çocuğu inceledi fiziği ona gördüğü kâbusu hatırlatıyordu. Evet, gördüğü kâbusu hatırlamıyordu ama bir adam vardı ve fiziği tıpkı bunun gibi uzun ve- derin bir nefes alarak aklındaki saçma düşünceleri sildi.
"Evet, inanmalısın bana buraya aptalca bir sebepten dolayı kapatıldım."
Jungkook başını sallayarak bir süre düşündü. Sanırım sex damarı ağır basmıştı. Sırıtarak başını iki yana salladı.
"Bana yardım etmeni istiyorum, lütfen..."
Jungkook gözlerini kısarak başını salladı. Ne gibi bir yardım istiyordu bilmiyordu ama önündeki bu sarı saçlı bedeni süzünce aklına oldukça şeytanca şeyler geliyordu.
"Ailen ile konuşmamı istiyorsun sanırım." Jimin heyecan ile başını sallayarak önündeki uzun boylu adama doğru ilerledi.
"Adresimi vereceğim sana. git ve onlar ile konuş lütfen buradan çıkmak istiyorum."
Jungkook omuzlarını silkerek başını iki yana salladı.
"Sana yardım etmemin karşılığı ne olacak?" Jimin kaşlarını çatarak bir süre düşündü. Aklına gelen para teklifi ile yüzünü buruştudu.
"Peki, ne kadar para istiyorsun?" Jungkook ellerini cebinden çıkartarak koca bir kahkaha attı.
"Senin paranı almama gerek olduğunu düşünmüyorum."
"Seni hiç anlamıyorum." Jimin sıkıntılı bir nefes vererek bakışlarını kaçırdı buradan çıkıp gitmek istiyordu artık.
Jungkook tam bir cümle kuracağı sırada kendisine doğru yaklaşan babası ile küçük bir küfür mırıldandı.
"Yarın burada olacağım o zaman her şeyi konuşacağız."
"Jungkook çantayı getir dedim sana ben!"
Jungkook başını sallayarak arabaya doğru ilerleyip çantayı aldı ve küçük bedene kısa bir bakış atarak hızla binaya doğru ilerledi.
Yarın...
...
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÂBUS / Jikook
Action(TAMAMLANDI) Jimin önündeki adama şok ile bakıyordu. "Sen benim her gece gördüğüm kâbusumsun." --- /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım. /Smut vardır.