28

99 6 0
                                    

Saatler geçtikçe zaman daralıyormuş gibi hissediyordu Jungkook.

Jimin gözünün önünde acı ile yatarken, Jungkook'un tek yapabildiği şey izlemek oldu. Hastaneye götüremezdi.

"Ben dışarıya çıkıp geleceğim Jimin." Jungkook, Jimin'den alacağı küçük bir tepkiyi beklemeden hızla evi terk etti. Yol uzundu.

Jimin, Jungkook'un gidişinin ardından her ne kadar yattığı yerden kalkmaya çalışsa bile bu mümkün değildi. Jungkook nereye gitmişti? Aklında dönüp dolaşan soruya bir cevap ararken, bakışları köşedeki aynaya çevrildi.

Gün geçtikte ne kadarda zayıflıyordu. Tanrıdan isteği bir an önce eski hayatına geri kavuşmak olmasıydı ama bu imkânsız hale gelmişti.

"Nereye gittin beni bu hâlde bırakarak Jungkook?"

Kapının açılması ile Jimin bakışlarını Jungkook'a çevirdi. Elinde küçük bir poşet vardı.

"Gel şu kremi sırtına süreyim." Jimin kaşlarını çatarak Jungkook'a bakıyordu. Nasıl gidecekti Jungkook'un yanına?

Jungkook, Jimin'e doğru ilerleyerek elindeki poşeti yere bırakarak, Jimin'in tişörtünü dikkatlice çıkardı.

"Ah, acıyor." Jungkook sıkıntılı bir nefes alarak başını iki yana salladı.

"Pekâlâ bunu daha yavaş halledeceğim." Jungkook beyaz ve soğuk kremi Jimin'in beyaz sırtına değdirdiği sırada, Jimin hissettiği hem soğuk, hemde sıcak bir yanma ile yüzünü buruşturdu.

Jungkook bakışlarını Jimin'in kızarmış sırtından alamazken, gözlerinin dolduğunu hissetti.

"Lisa'm..." Jimin gözlerini duyduğu kısık ses ile açarak başını omuzunun arkasından Jungkook'a çevirdi. Hayır, Jungkook hâlâ Lisa'yı düşünüyordu.

"Ben Lisa değilim Jungkook."

Jungkook kremli parmağını Jimin'in sırtından hızla çekerek ayağa kalktı.

"Ellerimi yıkayıp geliyorum uyu sen." Jungkook ciddi bir ifade ile hızla lavaboya doğru ilerledi.

Lisa kimdi? Jungkook Lisa ile ne yaşamıştı ki,  Jungkook bu hâle gelmişti? Jimin başını yastığa gömerek  gözlerini sıkıca kapattı.

"Seviyor işte, Jungkook Lisa denen kızı seviyor."

...

Jimin önüne koyulan yemeğe kısa bir bakış atarak bakışlarını Jungkook'a çevirdi.

"Canım hiçbir şey istemiyor."

Jungkook başını sallayarak bakışlarını Jimin'in dudaklarına çevirdi.

"Jungkook Lisa kim?" Jungkook bakışlarını Jimin'in dudaklarından çekerek sinir ile elini yumruk yaptı.

"Kapat çeneni Jimin!"

Jimin gözlerini Jungkook'un yumruk yaptığı eline çevirerek derin bir nefes aldı.

"Öpmeyecek misin beni?" Jimin sızlayan sırtına rağmen yüzünü buruştura buruştura, Jungkook'a doğru yaklaştı. 

Jungkook yumruğunu açıp, bakışlarını Jimin'e çevirerek, gözlerini kıstı. Dolgun dudaklarına içi giderek küçük dudaklarını Jimin'in dolgun dudaklarına bastırdı.

Jimin kollarını güçlük ile Jungkook'un boynuna dolayarak kendisini Jungkook'a doğru yaklaştırdı. Dilinde hissettiği sıcak dil darbelerine karşı hareketsiz kalsada, tanrıdan isteği Jungkook tarafından daha fazlasıydı ama bunu asla Jungkook'a söyleyemiyordu. Aralarında ki duvar yıkılmadığı sürece Jungkook'dan fazlasını isteyemezdi.

Alt dudağında ki, sıcak baskı ile avuç içlerini Jungkook'un omuzlarına bastırarak küçük dudakların arasına sıcak bir inleme bıraktı. Jungkook avuç içlerini koltuğa bastırarak dilini Jimin'in damağına sürttüğünde, Jimin bir inleme daha çıkartarak kendisini Jungkook'un kucağına doğru attı.

"İstemiyorum." Jungkook, Jimin'in elini bırakarak kendisini geri çekti. Jimin her ne kadar Jungkook'u istese bile şuan değil, Jungkook'un kafasını kurcalayan kişi ile değil.

Jungkook tişörtünü düzelterek kendisini rahatça Jimin'in yanına atarak bacaklarını açtı. Islak dudaklarını dilinin ucu ile yalayarak gülümsedi. Jimin dikkatlice Jungkook'u izliyordu ve merak ediyordu Lisa ile geçmişini.

"Ben uyumak istiyorum Jungkook." Jungkook başını sallayarak ayağa kalktığında,  Jimin iki kişilik koltuğa yüz üstü uzanarak gözlerini kapattı.

Jimin gözlerini uykuya kapattığında, kabusunu süsleyen bir kâbus daha yaşadı. Orman yoktu, ardından yürüyen bir silüet; Jungkook yoktu. Akıl hastanesi yoktu, Jungkook yoktu. Çığlıklar vardı, ayna yoktu.

Jimin ensesinden tutulması ile gözlerini sıkıca açarak hızla koltuktan doğruldu.

"Ne oluyor sana?" Jimin nefef nefese, Jungkook'a bakıyorken, gözlerine yansıyan beyaz duvarlar ile kollarını Jungkook'un göğsüne uzattı.

"Yoktun sen Jungkook." Sessizlik...

"Pekâlâ sen dinlenmeye devam et." Jimin başını sallayarak yüz üstü uzandı.

Bilmiyordu. Evet, belkide o akıl hastanesi iyice psikolojisini bozmuştu. Jungkook yanındaydı, Jungkook her zaman olmayacaktı yanında belkide ama şuan yanındaydı ve ona güven veriyordu.

Jimin başını yana çevirerek Jungkook'a baktığında, Jungkook tek kişilik koltuğa oturmuş vaziyette telefonu ile ilgileniyordu.

Onu bir gün kaybedecekti.

Bir gün her şey bitip, son bulacaktı...

...

Bölüm sonu.

KÂBUS / JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin