Jimin gecenin bir yarısında koltuktan kalkarak bakışlarını Jungkook'a çevirdi. Gördüğü kâbus bu sefer Jimin'i çok etkilemişti.
Jimin elini kalbine koyarak derin bir nefes aldı. Jungkook yoktu, Jungkook hem var, hemde yoktu kâbusunda.
Jimin avuç içlerini koltuğa koyup yataktan kalkmak için bir hamle yapacağı sırada duyduğu küçük bir çığlık ile bakışlarını Jungkook'a çevirdi.
"Özür dilerim, Jungkook çok özür dilerim fark edemedim." Jimin elini Jungkook'un elinden geri çekerek hızla ayağa kalktı. Sanırım Jungkook'un etini ezmiş olmalıydı.
Jungkook gözlerini kısarak Jimin'e baktığında, Jimin arkasına dönmüş bahçeye doğru ilerliyordu.
"Dur! Jimin nereye gidiyorsun?" Jimin, Jungkook'a bakarak elini ensesine götürdü.
"Kâbus gördüm Jungkook." Jungkook, dudaklarını kıvırarak alay ile güldüğünde, Jimin bakışlarını duvara sabitledi.
"Ben sana başka bir soru sordum Jimin. Nereye gidiyorsun?"
"Bahçeye çıkacağım Jungkook gelecek misin?"
Jungkook gözlerini kısarak başını salladı. Jimin'i tek bırakmak istemiyordu.
"Tek başına dışarıya çıkmana izin vermem Jimin."
Jimin dudaklarını şaşkınlık ile aralayarak koca bir kahkaha attı.
"Ne oldu neden gülüyorsun?" Jimin elini ağzına götürerek gülmesini engellemeye çalışsa bile kendisine engel olamıyordu.
"Ne var!" Jimin elini ağızından alarak Jungkook'a doğru ilerledi.
"Sen bana sarı kafa demedin, sen bana ismim ile hitap ettin." Jungkook tek kaşını kaldırarak kolunu Jimin'in koluna uzatıp hızlıca kendisine doğru çekti.
"Pekâlâ Jimin." Jimin dudaklarını kıvırarak Jungkook'un gözlerine baktığında, Jungkook kısılan gözleri ile bakışlarını dolgun pembe dudaklara çevirdi.
"Çok güzel." Jungkook'un kısık çıkan sesi Jimin'i güldürmüştü.
"Kaç saat oldu sarı kafa?"
Jimin kollarını Jungkook'un boynuna dolayarak omuzlarını silkti.
"Bilmiyorum, saymadım." Jungkook, Jimin'in belini sıkıca kavrayarak aralarındaki küçük mesafeyi kapattı ve dudaklarını dolgun dudaklar ile birleştirdi. Jimin oldukça alışık olduğu bu hissin müptelasıydı artık.
...
"Jungkook!" Jimin, bakışlarını Jungkook'a çevirerek hızla ayağa kalktı.
Bay Jeon içeriye sinir ile girdiğinde, Jimin bay Jeon'a korku ile bakarak yavaş adımlar ile Jungkook'un arkasına saklandı.
"Ne demek hastaneden çıkarsın lan sen!" Bay Jeon, oğlu Jungkook'un yakasını sıkıca tutarak, sertçe duvara doğru ittiğinde, Jimin acı ile inledi.
Jungkook babasını köşeye çekip Jimin'e baktığında, Jimin dizlerini soğuk betona yaslamış sırt ağrısı ile eğdiği başının altından ağlıyordu.
Bay Jeon oğluna her ne kadar sinir ile baksada bakışlarında korkunun izleri vardı.
"Jimin?" Jimin, Jungkook'a bakmaya çalışsa bile sırtında hissetti ağır bir sızı ile inleyerek alnını soğuk betona yasladı.
Bay Jeon, Jimin'e kısa bir bakışın ardından arkasını dönerek hızla evi terk etti. Oğlu Jungkook ile daha sonra konuşmamak üzere terk etti.
"Çok acıyor Jungkook."
Jimin alnını soğuk betondan kaldıramazken, o hissettiği sıcak deri yanması ile tek tek, göz yaşlarının betona düşmesini izledi. Sırtı öyle sert bir şekilde duvara vurmuştu ki, omur iliklerindeki ki acı zaman ile kendisini belli ediyordu.
Yavaş dokunuşları hissettiği sırada gözlerini zorla Jungkook'a çevirdi. Jungkook'un gözleri kısılmış, dikkatlice bedenini yüz üstü bir şekilde koltuğa yatırması ile buruşan yüzü ile başını koltuğa gömdü.
"Ağlama, yakışmıyor." Jimin'in dudaklarından küçük bir hıçkırık çıkarken, Jungkook dikkatlice tişörtü yukarıya doğru kaldırdı ve gördüğü görüntü ile yüzünü buruşturdu.
"Sikeyim!"
Kâbus, kâbus, kâbus... Kâbus gibi değil, kâbusun korkutucu acısı gibi değildi bu. Jimin herne kadar dışa yansıtmamaya özen göstermeye çalışsa bile hissettiği acılar belkide, sırt acısından daha ağırdı.
Herkesin acısı girdap kadar derin ve tuzludur. Tuzludur, unutma! Girdap derin olduğu kadar tuzlu, tuzlu olduğu kadar ise, dokunulamazdır. Dokunamazsın ama seversin acıyı. Duyulan özlem acısı içini yakar ama yaktığı kadar tat verir.
Öyle güzeldir ki; seversin denizi, güzelliği kadar içemezsin...
Deniz suyu tuzludur sevgili... Bir girdap gibi...
...
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÂBUS / Jikook
Action(TAMAMLANDI) Jimin önündeki adama şok ile bakıyordu. "Sen benim her gece gördüğüm kâbusumsun." --- /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım. /Smut vardır.