Yirmi yedinci bölüm

165 13 1
                                    

Alev alev yanıyor can kafesim...✨

Ben ve Çağan hala dövüşüyorduk. Attığı tekmeden son anda kurtulmuştum. Yumruk atacakmış gibi yapıp karnına tekme attım. Bu sayede tekmeden kurtulamadı. Fazla sinirlendi ve üzerime atladı. Beni tutup kendine çekti. Sırtım onun göğsündeydi. Kıpırdayamayacağım bir şekilde tutuyordu. Kıpırdayamadım zaten resmen benim iki katımdı. Bu 2 yılda iyice kilo vermiştim. Kulağıma eğilip

"İyi dövüşüyor olabilirsin ama benim kadar değil."

Aklıma gelen şey ile moralim gene bozuldu.

O da bir tekme savurunca döndüm ama tekmesini geri alıp boğazımı kavradı. Ve kulağıma fısıldadı:*
Ç: İyi dövüşüyor olabilirsin ama benim kadar değil. *Çelme takıp yere yatırdım.*
Burada bitmiştir.
T: Pislik git kahvaltını zıkkımlan sonra defol şirketine!
Ç: Sakin ol güzelim.

O sırada Çağan şok olacağım bir şey yaptı ve silahını çıkarıp kafama dayadı. Ve konuşmaya başladı.

"BURAYA BAKIN. EĞER ŞİMDİ BURAYI TERKETMEZSENİZ TUANA NAZ TİRYAKİ ÖLÜR!"

"BUNU YAPAMAZSIN!"

"BAL GİBİ DE YAPARIM TUANA! ÖLMEK İSTEMİYORSAN SUS!"

Ve bir kez daha... Yapardı. Gözüne baktığımda tek gördüğüm şey öfkeydi. Öfkeli olduğunda onu ben bile onu durduramazdım. Gözündeki öfke gitmiyordi. Ben onun gözlerinde üç duygu görmüştüm. Sevgi, aşk ve nefret. Küçükken sevgi ile bakardı. Konuşmadığımız zaman gözünde bir duygu görmezdim. En çok bu acıtırdı. Hiç, hiç bir duygu yoktu. Hem de hiç.
Tekrar konuşmaya başladı.

"Gidiyor musunuz? Yoksa öldüreyim mi?"

Bana bakıyorlardı. Onlara gidin der gibi baktım. Pes edip gitmeye başladılar. Çağan boğazımı sıktığını farketmiyordu bile. Hepsi gittikten sonra beni yere fırlattı. Evet fırlattı.

"Sana ihaneti sevmediğimi söylemiştim!"

"Ben de sana neden diye sordum ama cevap vermemiştin!" Ağlıyordum.

"İHANET ETMEK ZORUNDA DEĞİLDİN!" dedi.

"BENİ BIRAKMAK ZORUNDA DEĞİLDİN!" dedim bende.

"ANLAMIYORSUN SENİ SENİN İÇİN BIRAKTIM! EMİN OL NEFES ALMA SEBEBİMİ ARKAMDA BIRAKIP GİTMEK KOLAY DEĞİLDİ!"

Çok sinirliydi. Elini saçına geçirdi. Evet ihaneti sevmediğini o gün anlamıştım:
T: Efe?
Ç: Efendim?
T: İhanete uğradın mı hiç?
Ç: -
T: Efe?
Ç: Uyu!
T: Yaa Efee!
Ç: Konuyu kapatır mısın lütfen? Yoksa olay çıkar.
T: Niye?
Ç: -
T: Peki.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Bana bakıyordu. Ne yapacağını o da bilmiyordu. Bana boş gözlerle bakıyordu. Bunu bir daha kaldıramazdım.

"Bana böyle bakma."
"Sana diyorum."
"SUSMA SUSMA! BANA BUNU YAPMA!"
"EN ÇOK SUSTUĞUNDA SENDEN NEFRET EDİYORUM!"
"BAĞIR ÇAĞIR! ÖFKENİ KUS! NASIL BÖYLE YAPTIĞIMI SOR! Ama susma..."

"Şarkı söyle."

"Ne?"

"Bana şarkı söyle Tiryaki."

"T-tamam."

Tiryaki demişti. Tiryaki... Bize en uygun şarkıyı söyledim.

"Birden, geldin aklımdan içimden
Kalbimde bitmeyen bir parça en temiz yerinden
Sahiden bekleyen en aptal halime gülen
Sana kızgın sana hasret yine ben, yine ben
Neden bilmem
Kusura bakma seni unutamadım
Bu benim hatam ne yapsam olduramadım
Alev alev yanıyor can kafesim
Kesilir nefesim seni bırakamadım"

Ne cevap vereceğini çok merak ediyordum.

"Eee?"
"Ya susma diyorum. Anlatamıyor muyum?"

"Neden ihaneti sevmediğimi biliyor musun?"

"Hayır."

"Sana gerçekleri anlatmanın vakti geldi."

"Ne gerçeği?"

"Tuana sana şu ana kadar yalan söyledim. Çünkü..."

Kestiiik. Nihahahha

Yak GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin