Yak Gel

Otuz dördüncü bölüm

✨Biz hiç beceremedik sevmeyi de terk etmeyi de...✨

Şu an karşımdaki Çağan'ın adamlarının getirdiği yarı baygın kişiye bakıyordum. Onu görür görmez içim ürperdi. Ve başım ağrımaya başladı. Çağan bir şey anlamamış gibi bakıyordu. En sonunda konuştu.

"Baran? Bu kim?"

"Senin istediğin kişi abi. Rüzgar'ı istemiştin ya. 3 gün içinde. Biz de bulup getirdik."

"NE?! BARAN BEN ONU BURAYA MI GETİR DEDİM!"

"Abi?"

"NE ABİ?! YA TUANA HATIRLARSA?!"

"Abi yenge."

"NE YENGESİ?"

Konuşulan hiç bir şeyi anlamıyordum. Başım çok feci ağrıyordu. Dengemi kaybetmek üzereydim. En son Baran'ın dediği şeyle Çağan bana döndü.

"Tuana! Tuana iyi misin?"
"Tuana cevap ver!"
"Tuana!"
"Baran su getir!"
"Kolonya da getir!"

Gözlerim kararıyordu. Bilincimi kaybetmeden bazı sesler zihnim de çınladı:

"Ne yapıyorsun?"
"Bırak beni elleme!"

"Kapa çeneni!"

"Hadi çocuklar sınıfa."

"Nee? Tabiki kötü bir şey! Kim yaptı? Kime yaptı?"

Hiç bir şeyi anlamıyordum. Tüm sesler birbirine karışıyordu. Zihnime dolan sesler, Çağan'ın yakarışları, Baran'ın sakinleştirme çabaları... Bilincim kapanırken kimin olduğunu anlamadığım bir ses duydum:

"Lütfen hatırlama..."

Çağan'dan

Baran'ın salaklığı yüzünden Tuana fenalık geçirip bayılmıştı. Baran'ın getirdiği kişi RüzgarEve doktor çağırdım. Şu an doktor ona bakıyordu. Ve Tuana'nın kazadan sonra ki bazı raporlarını doktora verdim. Böylece durumunu daha iyi anlayacaktı. Bu sırada doktor odadan çıktı.

"Durum nedir Eda?"

"Çağan, unuttuğu bazı şeyleri hatırlamaya başlamış. Bu da baş ağrısı yapar. Kaldıramadığı için de bayılmış."

"Hatırlamama imkanı yok mu?"

"Maalesef..."

"Niye uyanmadı?"

"Baş ağrısı geçsin diye serumuna ağrı kesici koydum. Ağrı kesici etki edene kadar uyusun diye uyku ilacı da koydum. O yüzden uyuyor."

"Kaç saat uyur?"

"3-4 saat."

"Teşekkürler."

"Rica ederim görüşürüz."

Tuana uyanana kadar depoya gidecektim. Bakalım Rüzgar denen herif ne yapmış? Hemen arabamın anahtarını alıp yola çıktım. 10 dakikada varmıştım bile. Arabayı kitleyip içeri girdim. Baran Rüzgar'ı bağlamıştı. Gidip karşısına oturdum. Onu çıldırtmak için çok sakin bir şekilde konuşmaya başladım.

"Ee daha daha nasılsın Rüzgar?"

"Ne istiyorsun benden?!"

"Ben de iyiyim sağol. Hangi işte çalışıyorsun?"

"BENDEN NE İSTİYORSUN?!"

"Hmm anladım. Benim de bir şirketim var."

"SANA NE İSTİYORSUN DEDİM P*Ç!"