Otuz ikinci bölüm

153 15 4
                                    

Başka yerde mutluyken mesele değil dönmen...✨

Dışarı çıkıp sahile doğru yürüdük. Sahile çok güzel bir yürüme yolu yapmışlardı. Ve şuan oraya gidiyorduk.

"Naz ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Ne için?"

"Şu polis meselesi."

"Şey ben şöyle düşündüm. Ben yanlış kişiyi yakalamaya çalışmışım diyeceğim."

"Ee bu kadar mı? Sana ceza falan vermezler değil mi?"

"Yani en fazla para cezası keserler. Ben de para çok o yüzden takmıyorum."

"Anladım."

Yolda giderken bir adam bana baktı. Korktuğum başıma geldi. Çünkü hala gözlerini çekmiyordu. Hatta adamın hareketlerine bakılırsa sarhoştu. Efe'ye çaktırmamaya çalıştım. Ama çoktan fark etmişti bile. Kartal gözümü var bu ne yaa?!

"Ne bakıyorsun birader?!"

"Düşünüyorum."

"Ne düşünüyorsun?!"

"Bu kızı yatağa nasıl atarım diye. Güzellik desen var."

Aha sıçtık. Efe deliye döndü. Adama doğru yürümeye pardon koşmaya pardon pardon uçmaya başladı. Evet çok hızlıydı. Hemen kolundan tuttum.

"Efe lütfen yapma. Adam sarhoş zaten. Bırak gel."

Dedim ama bu adam kaşınıyordu. Bir daha konuşmaya başladı.

"Yooo seni yatağa atmayı bilecek kadar ayığım."

Efe'nin gözü döndü. Elimi sertçe itip adamın üzerine atladı. O kadar sinirlendi ki beni bile görmezdi bu sinirle. Adama attığı tek yumrukla adam yere yığıldı. Efe de adamın yüzüne yumruklar, karnına tekmeler atıyordu.

"Efe lütfen dur. Lütfen."

"KARIŞMA TUANA!"

Ağlayarak onları izliyordum. O sırada aklıma bir fikir geldi. Hemen Yağız'ı aradım. Polis olsam da Çağan'ı durduramazdım.

"Alo Yağız?"

"Tuana ne oldu? Sesin kötü geliyor."

"Lütfen hemen attığım konuma gelin. Bir adam bana saçma sapan şeyler söyledi. Çağan deliye döndü. KAHRETSİN ADAMI ÖLDÜRECEK!"

"NEEE? HEMEN GELİYORUZ TUANA! BAK SANA BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM. ÇAĞAN SİNİRİNE ENGEL OLAMIYOR. HELE DAMARINA BASTIN MI GÖZÜ KİMSEYİ GÖRMEZ. ÇAĞAN'I OYALAMAYA ÇALIŞ 5 DAKİKAYA ORADAYDIZ."

"NE YANİ ÇAĞAN SİNİR HASTASI VE BUNU BANA SÖYLEMEDİNİZ Mİ?"

"SIRASI DEĞİL TUANA! SÖZ DAHA SONRA!"

"TAMAM."

Telefonu kapatıp Çağan'a döndüm. Adam çoktan kan revan içinde kalmıştı. Çağan ise kendini kaybetmiş bir şekilde vuruyordu. Çağan'ın önüne geçtim.

"ÇAĞAN DUR ARTIK. ADAM ÖLECEK!"

"NİYE DURMAMI İSTİYORSUN?! LAN DAHA İKİ DAKİKA OLDU GÖRELİ. HEMEN AŞIK MI OLDUN?!"

"NEE? HAYIR ÇAĞAN SAÇMALAMA!"

"NİYE SANA İNANAYIM?! BAK ADAMA KIYAMIYORSUN BİLE!"

"HAYIR ÇAĞAN YEMİN EDERİM ÖYLE BİR ŞEY YOK!"

"KAPA ÇENENİ TUANA! SENLE SONRA KONUŞACAĞIZ!"

"Tuana!"

"Yağız! Lütfen durdurun Efe'yi."

"BAK İŞTE ADAMIN ÖLMESİNİ İSTEMİYOR! ÇÜNKÜ ADAMA AŞIK. TABİ Kİ ÖLDÜRECEĞİM!"

"YA DEĞİLİM DEĞİLİM! ANLA ARTIK!"

Yağızlar hemen Çağan'ın yanına koştu. Yağız, Berat ve Esat Çağan'ı tuttular Deniz ise Çağan'ı bayılttı. Ve Yağız konuşmaya başladı.

"Berat ve Esat siz Çağan'ı arabaya götürün. Deniz sen de arabaya git. Ben hemen geliyorum."

Deyip bana döndü.

"Tuana iyi misin?"

"İyiyim Yağız. Ç-çok k-korktum. Yağız ben o adama aşık değilim. Bana inanıyorsun değil mi?"

Dedim ağlayarak. O da kollarını açtı. Hemen sarıldım. Abim gibiydi benim. Saçımı okşayarak konuşmaya başladı.

"Şşş sakin ol geçti. Tabi ki inanıyorum. Çağan o sinirle ne dediğini bilemedi. Emin ol uyanınca çok pişman olup senden özür dileyecek hemde bir sürü kez."

"Umarım Yağız. Umarım."

Yine dayanamayıp attım. Kısa oldu idare edin. İyi geceler...

Yak GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin