Yak Gel

Otuz birinci bölüm

✨ Ölü gibi, hissizim aylardır ne sebebi?✨

Konuyu daha fazla uzatmadan kapattık. Çağan bir şey söyleyecek gibi bakıyordu.

"Ne söyleyeceksin Efe?"

"Bana sırtını dön Naz."

"Ne?"

"Dediğimi yap."

"Neden Efe?"

"Bana güvenmiyor musun?"

"Güveniyorum tabi ki."

Deyip sırtım ona doğru olacak şekilde döndüm. O da beni iyice kendine çekti. Saçlarımı kokluyordu.

"Efe sen bir şeyi açıklamayı bilmiyor musun?"

"Neden sordun?"

"Açıklama olarak 'sana sarılacağım bu yüzden sırtını dönmeni istiyorum.' diyemiyor musun?"

"Hayır."

"Offf!"

"Ya bir sus da bir hasret gidereyim."

"Tamam tamam."

Dedim gülerek ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah kalktığımda ilk gördüğüm şey iki tane elaydı. Kesinlikle mükemmel bir manzara. Efe'yi uyandırmadan kalktım. Hızlıca duş alıp üstümü giyindim. Aşağı inip kahvaltı hazırladım. Çağan'ı uyandırmaya gittim.

"Efee?"
"Efeee?"
"Efe uyan!"
"Valla bağırırım bak!"
"Benden günah gitti. EFEEEE!

"Hı ne?"

"Uyan artık."

"Ödümü kopardın Naz!"

"Uyansaydın sen de!"

"Uyandım uyandım."

"Hadi seni bekliyorum aşağıda."

"Birazdan gelirim Naz."

Aşağı inip sofraya oturdum ve telefonumla oynamaya başladım. 15 dakika sonra Çağan geldi. Duşunu almış üzerini değiştirmişti. Saçlarının bir kaç tutamı alnına dökülüyordu. Her zaman ki gibi dağınık bırakmıştı. Bu da onun yakışıklılığına yakışıklılık katıyordu. Efe'nin sesiyle kendime geldim.

"Günaydın Naz."

"Günaydın Efe."

"Dün sen demiştin ya beraber vakit geçirelim diye. Bugün işe gitmem. Beraber vakit geçiririz."

"Yaaaa çok teşekkür ederim."

Dedim ve gidip yanağından öptüm. Geri çekilecekken belime sarıldı ve geri çekilmeme izin vermedi. Alnını alnıma yasladı. Boğuk çıkan sesi ile konuşmaya başladı.

"Sana vereceğim cezayı buldum."

"Ne? İyi de zaten dün gece verdin."

"Sence o yeter miydi?"

"Hayır... N-ne yapacaksın?"

"Sesin titriyor?"

"Y-yoo!"

"Korkuyor musun?"

"Hayır. Ayrıca hadi artık söyle. Kahvaltı soğuyacak."

"Bugün benim istediğim her şeyi yapacaksın."

"Tamam. Kabul."

"Sabah öpücüğü istiyorum."

"Kabul edildi."

Deyip dudağına bir buse kondurdum.

"Şimdilik bununla idare edebilirim."

"Hadi sofraya."

Sofraya oturduk. Biraz sonra Efe konuşmaya başladı.

"Nereye gidelim güzelim?"

"Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıkalım. Sonra gelip film izleyelim. Sonrada havuzda yüzelim. Akşam da..."

"Akşama benim başka bir planım var güzelim."

"N-ne y-yapacağız?"

Dedim titreyen sesime engel olmaya çalışarak. O da sinirini bastırmaya çalışarak konuştu.

"Bak güzelim, her akşam dediğimde sesin titremesin. Ben sen istemediğin sürece asla sana zorla bir şey yapmam."

"Biliyorum Efe ama sesime ve korkuma engel olamıyorum."

"Tamam bunu da beraber atlatırız."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

"Ee akşama ne planın var Efe?"

"Sürpriz."

"Hmm merak ettim."

Yemeğimizi yedikten sonra ben mutfağı topladım. Çağan ise odasına çıkmıştı. İşim bitince Çağan'a "Giyinip çıkalım." demek için odasının önüne geldim. Telefonda konuşuyordu. İstemeden kulak misafiri oldum.

"Araştırmaları hızlandırın. Acele edin. Kız gerçekten çok korkuyor. Demek ki gerçekten öyle bir şey yaşanmış. Ne kadar hızlı bulursanız daha iyi. Eğer 3 gün de bulursanız maaşınıza iki kat zam."

Dedi benim hiç duymadığım bir sertlikte ve ses tonuyla. Ben de içeri girdim.

"Efe hadi giyin de yürüyüş yapalım."

"Tamam hemen giyiniyorum. Hadi sende hazırlan."

"Tamam."

Odama gidip yürüyüş için uygun şeyler seçtim. Giyindim. Saçımı at kuyruğu olarak bağladım. Çağan'ın yanına gittim.

"Ben hazırım."

"Ben de hadi çıkalım."

"Yalnız bu çok açık. Böyle çıkma Naz."

"Böyle çıkmayacağım zaten. Askıdan siyah hırkamı alacağım."

"Tamam ama biri sana bakarsa bir daha bakacak bir gözü olmaz."

"Tamam Efee."

Tuana info (hırka da var)

Çağan info