T: *Leya'yı arayıp yanıma gelmesini istedim. Bir yere oturup beklemeye başladım. 1.5 saat sonra Leya geldi. Şehir dışında olduğum için böyle geç geldi. Hâlâ ağlıyordum. *
L: Kuzumm ne oldu?
T: *Baştan sona her şeyi anlattım.* Oydu Leya. Tam unutmuşken karşıma
çıktı.
L: Kıyamam ben sana. Gel bir hastaneye gidelim. Yaraların çok kötü. Dikiş atılması lazım.
T: T-tamam. Leya başım dönüyor.
L: Çok kan kaybetmişsin. Hemen hastaneye gidelim.
T: Tama- *Gözlerim karardı. Son kez bazı sesler duydum. "Tuana Tuana..." Ve başka bir ses. "Hepsi benim yüzümden..." Ve yine ilk ses. "Evet senin suçun. Tuana'yı bana ver ve defol git!" Sonra tüm sesler birbirine karıştı. Tamamen karanlığa gömüldüm.*Duyuru: Arkadaşlar yazı stilimi değiştiriyorum. Bundan sonra iç ses normal, konuşmalar ise tırnak işareti (") içinde olacak.
Çağan'dan
Hepsi benim yüzümdendi. Hem onun kalbini çok kırmış hemde kolunu kesmiştim. Bırakıp gitmiştim ama geçerli sebeplerim vardı. Tuana'nın benim yüzümden sürekli başı belaya giriyordu. Mafya olmam onun yararına değildi. Ama ona bırakmayacağım diye söz vermiştim. Böyle benle konuşmaması normaldi. Tuana çıkınca onu takip etmiş ve fenalaşınca yanına gitmiştim. Tam düşecekken onu tuttum. Kendimi suçluyordum bu durumdan. Leya "Evet hepsi senin suçun. Tuana'yı bana ver ve defol git." dedi. Haklıydı. Tuana'yı ona verdim. Tabi ki onları takip edecektim. Tuana'nın iyi olduğunu görünce geri dönerim. Leya onu hastaneye götürdü. Kan verdiler. Yaralarına dikiş attılar. Biraz sonra kendine geldi. Ben de geri döndüm. Depomun ve evimin yerini öğrenmişti. Olsun bir şey yapacağını zannetmiyorum.
Tuana'dan
Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Hastanedeydik. Ne olmuştu? Tabiii...
Hatırladım. O sırada Leya içeri girdi."Günaydın Tuana. Nasıl hissediyorsun?"
"İyiyim. Bir sıkıntı yok."
"Emin misin?"
"Evet. Ne zaman çıkıyorum?"
"İşlemlerini yaptım. Hazır hissediyorsan çıkalım."
"Olur. Dikişleri kaç gün sonra alacağız?"
"1 hafta sonra."
"Peki."
Hazırlanıp çıktık. Leya'ya beni eve bırakmasını söyledim. O da ısrarım sonucunda kabul etti. Sonunda eve gelmiştim. Bu olay beni derinden etkiledi. Yaram kabuk tutmuştu. O bir daha kanatıp tuz biber oldu üstüne. Benim hatamdı onu unutamamak.
Birden, geldin aklımdan içimden
Kalbimde bitmeyen bir parça en temiz yerinden
Sahiden ekleyen en aptal halime gülen
Sana kızgın sana hasret yine ben, yine benNeden bilmem
Kusura bakma seni unutamadım
Bu benim hatam ne yapsam olduramadım
Alev alev yanıyor can kafesim
Kesilir nefesim seni bırakamadımCanım yanıyordu. Çok yanıyordu. Kapı çaldı. Gidip açtım. Kimse yoktu. Kapıyı kapatacağım esnada yerdeki kutuyu farkettim. Kutuyu alıp içeri girdim. Kutuyu açtım. İçinden bir mektup ve bol sütlü çikolata çıktı. Çikolatayı görünce kimden geldiğini anladım. Ama yemeyecektim. Mektubu açıp okumaya başladım.
Tuana,
Bu satırları özür olarak yazmıyorum. Senden özür dileyeceğim ama böyle kuru kuru değil. Ben çok pişmanım Tuana. Eğer bana geri dönersen yaptığımı telafi eder ve Çağan Tuana değil tekrardan Efe Naz oluruz. Bana bir şans daha vereceksen dikişlerini aldıracağın günün akşamı saat 6'da bizim piknik yaptığımız yere gel.
ÇağanGidecek miyim? Evet. Ama gideceğim varsa yapacağım da var...
1 hafta sonra
Sabah gözlerimi açtığımda içim bir tuhaf oldu. Bugün dikişlerimi aldıracaktım. Akşam mükemmel olacaktı. Kalkıp duşumu aldım ve kendime tost yaptım. Portakal suyumu da hazırladıktan sonra kahvaltımı ettim. Giyinip evden çıktım. Hastaneye gidip dikişlerimi aldırdım. Çıkışta Alisa'ya gittim. Şuan oturmuş lattelerimizi içiyorduk.
"Tuana bunu yapmak istediğinden emin misin?"
"Evet. Beni bırakıp gitmenin hesabını soracağım. Ayrıca özel harekat polisi olduğum için bu benim görevim."
"Sen bilirsin ama pişman olacağın şeyler yapma."
"Peki. Ee sen ne yapıyorsun?"
"Aaa bak ben seni niye çağırdım. Kaan bana çıkma teklifi etti."
"Hadi canım!"
"Gerçekten."
"Nerede, nasıl etti?"
"Bak şimdi..."
Saat 17:00
"Alisa ben kalkayım. Malum hazırlık yapmam lazım."
"Peki Tuni görüşürüz."
"Görüşürüz."
Kalkıp eve gittim. Yanıma gerekli şeyleri aldım. Üzerimi değiştirip evden çıktım.
Tuana info
Merkeze geldim. Ekibi alıp çıktım. 50 kişi almıştım. Hiç biri benim ekibimden değildi. Buluşma yerine geldik. Onlara uzakta beklemesini söyleyip Çağan'ın yanına gittim. O sırada Çağan konuşmaya başladı.
"Beni affetmeyeceksin diye öyle korktum ki. Ben senden özür dilerim Tuana."
"Daha fazla bir şey duymak istemiyorum."
"Ama beni bir dinlesen..."
"İstemez dedim."
Ekibe gelmesi için işaret yaptım. Aynı şekilde Çağan da birine işaret verdi. O sırada arkadan çıkan korumalarla afalladım. Böyle bir şey yapacağımı tahmin etmiş olmalıydı. Ben ile o karşı karşıyaydık. İkimizin de arkasında dizilmiş kişiler vardı.
O an ona doğru bir adım atıp atağa geçtim. Bu hareketimle herkes birbirine ateş etmeye başladı. Ben ve o ise dövüşüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yak Gel
AcciónT: Selam ben tuana 18 yaşındayım. Ailem bir kazada öldü. Ailemden kalma büyük bir mirasım var. Özel Harekat olarak bu sene göreve başlayacağım. Polislik yani. Ç: Selam ben Çağan. 20 yaşındayım. Mafyayım ve bir şirketin sahibiyim. Me: Çağan ve Tuana...