-9-

1.1K 92 13
                                    

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun! 🇹🇷

&

1 hafta sonra

"Berk nolur annecim çık artık odandan..." annemin yalvarır şekilde konuştuğunu duydukça mahvoluyordum. Hiç ama hiç iyi değildim. Kafayı yemek üzere gibi hissediyordum.

Öğrendiğim acı gerçekler, babamın ölümü, annemin beni darlaması... Her şey üst üste geliyordu ve ben artık nefes alamıyordum. Ağlamak istiyordum ama onu bile yapmaktan aciz hissediyordum. En son cenaze günü ağlamıştım. Dolmuştum ama yine de ağlayamıyordum. Saatlerce bir yere kitlenip gözlerimi kırpmadan oturuyordum. Zihnim bulanıktı, kendi düşüncelerimi bile duyamıyordum.

Birkaç gün öncesine kadar Cihan'ı merak ediyordum ama artık ondan da vazgeçmiştim. Yalnızca odamda kalıp pencere kenarında dışarıyı izliyordum. Günlerdir dışarı çıkmıyordum. Duş almak bile benim için işkence gibiydi. -Takıntılarım olduğu halde tam tamına üç gündür duş almamıştım.- Düşünmek beni delirtiyordu.

Kimden neyin hesabını soracağımı bilmiyordum. İçimdeki yangın sönsün istiyordum. Bağırsam, çağırsam, kırsam döksem belki rahatlayacaktım ama hiçbir şey yapamıyordum. Sanki elimi kolumu görünmez bir kelepçeyle bağlamışlardı. Boğazımda geçmek bilmeyen bir yumru konuşmama engel oluyordu.

Şu günlerde yaşamak, sırtımda taşımakta zorlandığım bir yük gibi hissettiriyordu. Uykusuz gecelerin şafak vaktinde çok defa düşünmüştüm kendi canıma kıymayı. Yaşadıklarım çok ağır geliyordu. Sanki babamın ölümü bahane olmuştu. Yıkılmıştım, ne olursa olsun güvendiğim çınar ağacım artık yoktu.

Elem beni terk etmiyordu.

Ben gerçekten iyi değildim. Bazı geceler canıma kıymaktan korkuyordum. Bazı geceler de bu düşünceyi aklımdan silmesi için Tanrı'ya yalvarıyordum. Annemi yalnız bırakamazdım, ona bu bencilliği yapmazdım.


"Berk." kalın ve tok ses ile başta afalladım. Bir an babam diye düşündüm, kalp atışlarım hızlandı. Babamdan başkası olmamalıydı. Olamazdı.

Sahi babam neredeydi? Her akşam kavga da etsek çok özlemiştim onu. Evet başımı hiç okşamamıştı ama onun varlığı bile kendimi güvende hissetmeme yetiyordu. Şirkete açtığım davayı kaybettikten sonra insanların söylediklerine aldırmadan -her ne kadar evdeyken işler tam tersi olsa da- beni korumuştu. Sahipsiz hissettirmemişti. Gerçek ailemden haberi var mıydı bilmiyordum ama ölen kişi benim babamdı.

Derin bir nefes aldım. Gözlerim yanıyordu, ağlamak istiyordum. Yapamadım.

Kilit sesini duyduğumda annemin yedek anahtarla odaya girdiğini anladım. Annem her ne kadar yalnız kalmam için kapıyı kilitlememe izin verse de kapının üzerinde anahtarı bırakmama izin vermiyordu. Söylediğine göre acil bir durumda müdahale edebilmek içinmiş...

Kapıdan kafasını uzatan Alparslan'ı görmem ile gerçekliğe dönmüş gibi hissettim. Az önce seslenen kişi babam değil, Alparslan'dı. Herkese kırgın, herkese kızgındım. Bir suçum olmadığı halde Alparslan da beni yanında istememişti.

Odanın ışıkları açılınca ilk başta gözlerimi kıstım ama daha sonra gözlerim ışığa alıştı. Aldırmadan oturmaya devam ettim. Annem Alparslan'ın odama girmesine izin verdiğine göre her şeyi öğrendiğimden haberi olmalıdydı.

ᴀɴᴇᴄᴅᴏʜᴇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin