"Zemine uzananlar düşemez."
&
Rahat, ama şirket ortamına uyacak şekilde hazırlanmış, midesinin aldığı kadarıyla bir şeyler atıştırmıştı. Evden çıkmadan önce son bir kez aynaya bakmak istemişti. Hareleri ruhsuz bir edayla aynadaki yansımasında dolanıyordu. Bir haftada gözlerinin altı çökmüş, etrafında mor halkalar filizlenmişti. Titrek ve yorgun bir nefes verdi. Kendinden utanırcasına gözlerini yansımasından kaçırdı. Tekrar kendine bakmadan hızlıca lavabodan, ardından da evden çıktı.
Arabasıyla gitmeyecekti, kafasındaki sis bulutu hareketlerini bile engelliyorken araba sürme riskini göze alamazdı. Birkaç sokak yürüyüp metroya binmek üzere hareketlendi.
Yaklaşık on dakika sonunda metro istasyonuna ulaşmıştı. Birkaç dakika istasyonda metrosunun gelmesini bekledi. Bu süre zarfında ruhsuz gözleriyle insanları izledi. Kendisine sertçe çarpan adam, karşısında mahcup bir şekilde özür dilerken bile bakmakla yetinmişti. Konuşmamıştı, içinden gelmiyordu. Kısacası ölü gibiydi. Uykusuzdu, mutsuzdu. Belki de yardıma ihtiyacı vardı. Bilmiyordu.
Yine gereğinden çok düşündüğünü anladığında derin bir nefes aldı. Karşıdan gelen metroyu görünce yavaşça hareketlendi ve biraz da duran metrodaki insanların inmesini bekledi. Metroya binince de ineceği durağa gelmeyi bekledi.
Bekledi, bekledi ve bekledi...
Sonunda ineceği durağa geldiğinde hızlıca indi. İnsan kalabalığından hep nefret etmişti zaten. Metronun çıkışına yürürken saatine baktı.
08.47
On üç dakikada hayli hayli giderdi ancak adımlarını hızlandırdı. İlk günden ucu ucuna yetişmek istemiyordu.
~
Karşımdaki duran şirkete bir süre baktım. İnsanlar yine bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Adımlarımı şirketin girişine yönlendirdim. Geçen geldiğimde duran güvenlik yine oradaydı. Beni görünce birkaç saniye suratıma baktı ardından tanımış olacak ki başını hafifçe eğerek selam verdi. Ben de aynı şekilde selam verdim ve içeri girdim.
Yerini bildiğim danışmanın yanına gittim.
"Günaydın,-" diyerek söze girmiştim ki "Ah! Berk Bey değil mi?" Kafamı salladım. "Aylin Hanım sizi 13.katta Arslan Bey'in odasında bekliyor." Kuru bir teşekkür ederek asansörlere yöneldim.Kata ulaştığımda hızlıca asansörden çıktım. Heyecanlanmıştım. İlk geldiğim günden aşina olduğum kattaki odalara hızlıca göz gezdirdim. Arslan Aybars yazan kapıyı görünce adımlarımı oraya çevirdim. Titreyen ellerimi yumruk haline getirip kapıyı tıklattım.
"Gel!" Duyduğum kadın sesiyle kapıyı açarak içeri girdim. İçeride yalnızca Aylin Hanım vardı, Arslan Bey'i henüz görememiştim. Beni görünce ayağa kalkan Aylin Hanım'a bakmakla yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀɴᴇᴄᴅᴏʜᴇ
Teen Fiction[Düzensiz bölüm!] O gün takvimler yalnızca 11 Ocak 2004'ü gösteriyor, saatler ise 05.22'de takılı kalmıştı. O gece yaşanan deprem ise herkesin ocağına ateş düşürmüştü. Ve yıllar sonra her şeyden habersiz olan Berk için hayat olabildiğinden daha da z...