heeelllllooooo. ben geldiim. naber?
ben de iyi sağ olun var olun.
-------------------------------
Kumsal'dan.Gelen ölüm haberinden sonra hepimizin son kalan ümit kırıntıları yok olmuş durumdaydı. Hepimiz bir köşeye dağılmış, ne yapacağımızı düşünüp duruyorduk. Hiçbirimiz yılları devirmiş arkadaşlar değildik fakat yıllardır arkadaş olan kişilerden daha fazla şey yaşamış, daha fazla şey paylaşmıştık. Buna rağmen haberi biz bile sindiremiyorken, biz bile inanmak istemiyorken Mizal'in yakınlarına, sevenlerine nasıl haber verecektik?
"Gerçek olmamalı." Sessizliği bozan Adar'dı. Kimse cevap verecek cesareti bulamıyordu kendinde. Gözlerinden bile belli oluyordu. Adar'ın kurduğu cümle havada kalmıştı ki bu sırada kapı çaldı.
"Ben bakarım." Zülal ayaklanıp kapıya yöneldiği sırada kapıya vurulma şiddeti artmıştı, tabiri caize bir alacaklı gibi çalıyordu kapıyı."Geldim!" Zülal seslenerek kapıya vardı ve açtığında hepimizin ilk kez gördüğü bir delikanlı belirdi.
"Kime bakmıştınız?""Nevra. Nevra'yı arıyordum, burada mı?"
Kafasını yastığa gömmüş sessiz bir şekilde duran Nevra kafasını kaldırıp sesin sahibine doğru baktı. Ardından hızla ayaklanıp kapıya yürüdü.
"Buradayım da sen kimsin?"
"Berkay ben. Size yardım etmeye geldim. Mahir denen şerefsizle alakalı. Planını biliyorum."
Duyduğumuz isimle hepimizin gözleri kapıya yönelmişti. Bir şey diyeceğim sırada abim benden önce davranıp bir hışımla kapıya gitti.
"Sen nereden tanıyorsun o iti?" Abimin sinirli ve sert tepkisinden sonra Berkay biraz geriledikten sonra ellerini havaya kaldırdı.
"Bu şekilde anlaşamayız. İçeri geçmeme izin verin de anlatayım."
"Nasıl güveneceğiz sana?""İstersen üzerimi ararsın, istersen çıkalım başka yerde konuşalım. Hiçbiri ilgini çekmiyorsa size zorla yardım edemem."
"Kapıda bekle." Abim kapıyı adamın yüzüne kapatıp kızlarla birlikte tekrar içeri girdi.
Cenk kimsenin konuşmasına izin vermeden söze girdi.
"Güvenemeyiz. Mahir'in oyunu da olabilir."
"Sen neden kimseye güvenmiyorsun birader?"
"Sana güvendim yetmiyor mu? Güven dediğin herkese verilmez kardeşim, büyüyünce anlarsın sen de."
"Beyler, artık yetmedi mi? O kadar şey yaşadık birlikte ve siz hala birbirinizle atışıyorsunuz. Sıktı."
"Konumuza dönelim. Ben bir dinleyelim diyorum."
"Kumsal manyak mısın kızım sen?"
"Şu herifle aynı fikirde olacağımı zannetmezdim ama Cenk'in sorusunu tekrarlamak istiyorum: Manyak mısın sen?"
"Cenk hadi neyse, kimseye güvenmek istemiyor da senin gerekçen nedir Timur? Sen her türlü yolu deneyen biri değil miydin?"
"Kumsal kaç kişiyiz burada, hepimizi tehlikeye sokacaksa önümde tek yol da olsa geri dönmeyi tercih ederim."
"Tamam oylama yapalım. Dinleyelim diyenler?" Sorduğum sorunun ardından Bulut, Bersan, Nej ve Serena el kaldırdı.
"Bir de ben, 5 kişi. Timur'u destekleyenler ve güvenmeyelim diyenler?"
Timur herkesin üzerinde gözlerini gezdirirken Cenk, Barkın, Zülal ve abim el kaldırdı.
"Bir de ben, bu da 5 kişi."
"Nevra el kaldırmadı. Nevra?"
"Buldum, buldum şükürler olsun." Nevra bir anda gülümseyerek bağırınca hepimiz ne oldu dercesine Nevra'ya bakmaya başladık.
"Güveniyoruz." Hızlıca gidip kapıyı açtı ve kafasını dışarı uzatarak dışarıdan izlenmediğine kendince emin olduktan sonra Berkay'ı kolundan tutup içeri çekti.
"Nevra ne yapıyorsun?"
"Seni hatırladım. Leyla ve Akif çiftinin oğlusun sen."
"Bu kadar geç hatırlaman gerdi, bir an hatırlamayacaksın sandım."
Nevra gözleri dolu bir şekilde gülümseyip Berkay'a sarıldı. Birkaç saniye sonra ayrılıp bize döndü.
"Size bahsettim ben, hatırlıyor musunuz?"
Hepimiz hatırladığımızı mırıldandık ve ardından hep birlikte oturma odasına yerleştik.
"Bakın, şimdi söyleyeceğim şeyden sonra bana olan ve yeni yeni oluşmaya başlayan güveninizin çökme ihtimali oldukça yüksek. Fakat beni sonuna kadar dinlemenizi istiyorum."
"En ufak bir hainliğinde seni ben öldürürüm." Cenk her zamanki gibi yine tavrını belli etmişti.
Berkay kafasını sallayıp boğazını temizledikten sonra hızlıca söze girdi.
"Ben Mahir'le çalışıyorum daha doğrusu çalışıyordum. Ayla Hanım bir gün beni köşeye çekti ve sizi anlattı. Size iletmem gereken birkaç mesaj gönderdi. Kumsal ve Gurur hanginiz bilmiyorum fakat annenizmiş ve sizin ona güveneceğinizi söyledi. İki kişi hariç herkes büyük tehlikedeymiş. İsimleri vermedi. Kardeşmiş bu iki kişi. Aranızdan biri Mahir'in öz çocuğuymuş ve bu bilinmiyormuş. Adını söyleyeceği sırada Mahir içeri girdi ve konuyu kapatmak zorunda kaldık. Bana derhal sizi bulmamı emretti Ayla Hanım. İnanmanız için bunu gönderdi."
Berkay cebinden bir kaset çıkarıp masaya koydu. Duyduğumuz şeyle neye uğradığımızı şaşırmıştık. Gruptan biri öz kardeşimdi ama kim olduğunu bilmiyorduk. İşin içinden çıkmak her geçen gün daha da zorlaşıyordu.
Zülal kasedi alıp taktı ve oynattı. Kasedin içinde bu konuşmaların yapıldığı anın video görüntüleri vardı. Muhtemelen annem konuşma sırasında kayda almış ve bize kanıt olarak göndermişti.
"İyice kafam karıştı. Kumsal ve Gurur kardeş, burası tamam. Aynı zamanda aramızdan biri bu şerefsizin çocuğu yani iki kardeş değil üç kardeş oldular. Doğru mudur?"
"Evet, bildiklerim bunlar."
"Planlarını biliyorum demiştin, bu itin planı ne?"
"Grup bu kadar mı?"
"Hayır. 4 kişi yok."
"O halde geldiklerinde anlatayım, hepinizi ilgilendiriyor."
"Pazarlık yapma bizimle."
"Gurur, sakin olur musun?" Zülal'in uyarısına kulak asan abim sinirlerimi her ne kadar tepeme çıkarsa da sessiz kalmam gerekiyordu.
"Arasanıza şunları, neredeler öğrenelim."
Serena telefonunu çıkarıp birini aradı, Maral olduğunu düşündüğüm kişi ikinci çalışında telefonu açtığında Serena'nın "Neredesiniz Maral?" sorusunun ardından Maral olduğuna emin olmuştum.
Serena'nın ne duyduğunu bilmiyorduk fakat tepkisinden iyi bir şey olmadığı belliydi. Telefonu kulağından çekip hoparlöre aldı.
"Mizal'in yakınları Mizal'i tanımıyor arkadaşlar. Daha doğrusu onların tanıdığı Mizal bizim Mizal değil."
"O ne demek?"
"Bayağı bir araştırma sonucu Adar ve ben birkaç adres bulduk. Hepsini sıra sıra ziyaret ettik, Mizal'in haberini verdik. Fakat hepsi bunun mümkün olamayacağını, Mizal'in yurt dışında olduğunu söyledi. Ardından haberleri olmadan buraya gelmiş olabileceğini söyleyerek konuşmaya devam ettik ve Mizal'i görüntülü aradılar yanımızda. Yüzüyle, kimliğiyle bizim tanıdığımız Mizal ile aynıydı. Yüzü, adı, soy adı, anne-baba adı, yaşadığı yer, doğum tarihi ve aklınıza her ne gelirse hepsi aynıydı."
"Mizal başka bir Mizal'in kimliğini mi kullanıyor şimdi anlamadım."
"Muhtemelen Mizal, Mizal değil."
Bulut söze girip, "Barbaros ve Devrim nerede Maral?" diye sordu.
"Onlar diğer Mizal'i araştırmaya gittiler."
"Siz ne yapıyorsunuz şimdi?"
Adar cevapladı, "Ben eve geçelim diyorum ama Maral ikna olmuyor. Bu işi çözmekte kararlı."
"Maral, eve gelin. Burada da çözülmesi gereken bir şey var. Bu konuyu da birlikte araştıralım."
"Ne oldu?" Adar ve Maral aynı anda endişeli bir ses tonuyla konuştu.
"Gelince konuşalım."
Ardından telefonu kapattık ve bu sefer de Bulut Barbaros'u aradı.
"Efendim kuzen?"
"Neredesiniz?"
"Hastanedeydik, çıkıyoruz şimdi. Ne oldu?"
"Eve gelin."
"Önemli bir şey mi oldu?"
"Evet, acele edin." Barbaros'a konuşma izni vermeden hızlıca telefonu kapattı ve kimseden ses çıkmıyordu.
Yaklaşık yarım saat sonra Maral ve Adar, onlardan 10-15 dakika sonra da Barbaros ve Devrim geldi.
"Evet, hepiniz geldiğinize göre konuya girelim."
"Sen kimsin birader?" İlk tepki Adar'dan gelmişti.
"Berkay ben." Kısa bir özet geçtikten sonra asıl konuya giriş yapmaya hazırdık. O sırada Berkay Barbaros'a dönüp, "Ben seni bir yerden hatırlıyorum sanki." dedi ve Barbaros'un çenesi kasılmıştı.
"Zannetmiyorum, benzetmişsindir." Berkay kafasını sallayıp ellerini birbirine vurdu.
"Gelelim artık asıl mevzuya. Mahir hepinizi öldürmek istiyor kısaca. Sebebini bilmiyorum lakin bir intikam olduğunu biliyorum. İzleyeceği yolları öğrenemedim. O kadar üst seviye bir yakınlığımız yoktu. Daha çok güvenlik ve getir götür işlerini yapıyordum."
"Bunu bilmek için Mahir'in adamı olmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz öldürmek istediğini."
"Bunu bilmek için ihtiyacınız yok fakat size içerden bilgi getirmek için bir adamına ihtiyacınız var. Yanılmıyorsam sen," eliyle Timur'u işaret etti, "Mahir'le çalışıyordun. Doğru muyum?"
"Doğru da ben seni tanımıyorum."
"Ben yüzünde maske olan çalışanlardanım. Defalarca bir araya geldik ama tanıyamazsın bu yüzden. Neyse, senin hainliğinden haberi var. Geçen günlerde biri geldi, senin hain olduğunu söyledi."
"Kim?"
"Fikrim yok dostum, uzaktan gördüm. Dediğim gibi o kadar yüksek bir rütbem olmadığı için özel konuşma alanlarına giremem."
"Pekala, diyelim ki sana güvendik..."
"Ne demek diyelim ki Cenk? Annemi tanıyorsun, o gönderdiyse güvenilirdir."
"Annen kadar babanı da tanıyoruz Kumsal. Babanın bir oyunu bile olabilir. Timur babana çalışıyor gibi yaparak sana çalışabiliyorsa, Berkay da bize yardım eder gibi görünüp babana çalışıyor olabilir."
"Haklı." Abime baktım, Cenk'e hak vermişti.
"Abim bile Cenk'e hak veriyorsa beni de şüphelendirdin."
"Beyler ve bayanlar size zorla yardım etmeyeceğimi söylemiştim. Benim bildiklerim ve anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Bakın, bu numaram." Masaya bir kart bıraktı. "Bu da adresim." Tekrar masaya bir kağıt bıraktı. "İsterseniz ararsınız, isterseniz gelirsiniz. İsterseniz de bu bilgilerle yetinip beni bir daha görmezsiniz. Size kalmış."
Ayaklanıp gitmeye hazırlanırken Nevra'ya döndü, "Sen öylesine bile gelebilirsin. Ama sen de güvenmiyorsan canın sağ olsun kardeşim."
İyi günler dileyip çıktı ve gitti.
"Ya çok iyi oyuncu ya da gerçekten iyi biri."
"Nevra'ya oynaması beni daha da işkillendirdi."
"Ben tam ikna olmuştum ki, canın sağ olsun diyip duygu sömürüsü yapınca bitti."
"Nevra?"
"Efendim?"
"Sen bir şey demeyecek misin? Yıllarını geçirdiğin biri, tanıyor olman gerek."
"Ya tanıyor olduğumu zannediyorsam diye korkuyorum. Gerisinde size etki edecek bir şey söylemeyeceğim. Küçüktük, aklımız sadece iyiliğe ve oyuna çalışıyordu. Büyüdük, değişmiş olabilir. Aklı hala oyuna çalışıyor olabilir ama bu sefer iyilik kavramını yitirmiştir. Bilmiyorum Devrim."
"Ben araştırırım." Barbaros'un teklifini abim reddetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP.
Mistério / SuspenseHer adımlarında daha da yaklaştıklarını hissediyorken bir anda kendilerini bulacakları boşluklar, karanlıklar, bulmacalar ve daha fazlası. Başarma arzusuyla, intikam ateşiyle dolu farklı farklı insanlar. Hepsinin ortak amaç etrafında toplandığı ve n...