°Numara? °

47 35 1
                                    

Büyük kurula girmemle tüm gözler bana çevrilmişti. Çoğu benim buraya geldiğimi bilmiyordu.
"Evren Tanrısı nın kızı? "
"Yıldız Tanrıçası mı? "
Gibi sesler kulağımı doldurmuştu. Gördüğüm ilk çalışana,
"Toplantı daha başlamamış olmalı, ofisime bir kahve getir. Babamın yayındaki ofis. "
Daha sonrasında bu ön yargılı insanların konuştuklarını daha fazla dinlemeden asansöre bindim.

Daha bir kat çıkmışken asansörün kapısı açıldı...
Bu Gece Tanrısı ydı.
"Buraya alındığından sonra bi ciddileşmişsin!" dalga geçiyordu pis herif! Ciddi dediği ise üzerimde ki bir siyah pantolon, beyaz gömlek ve siyah ceketimdi. Bu bence ciddileşme değil saygıydı. Aynı zamanda oda takım elbise giymişti!
Ona yine göz devirdim. Birgun benden göz devirme yiyeyerek ölecekti ama neyse!
"Ay, göz deviriyor birde. " bıkmış gibi ellerimi önümde topladım ve derin bir iç çektim.
"Kız bir şey demem lazım. "
Ona döndüm.
"Efendim? "
"Numaranı versene. "
"Numara? " Numaramı ne yapacaktı ki?
"Kurulun grubuna ekleyeceğim. Yönetici benim." eğer gerçekten böyle ise verebilirdim.

Sonunda numaramı verdim ve asansörün durması asansörden çıktım. Önüme kahve istediğim çalışılan ve elinde kahvem gelince hızla kahvemi aldım ve ofisime gittim. Yapacağım ilk sunum için çalışmam gerekiyordu ve geç kalmıştım. Bu çalışmaya son provada diyebiliriz, çünkü toplantıya çok az kalmıştı. 1 hafta boyunca gece gündüz çalışmıştım. Umarım stresten çalışmalarımı çöpe atmazdım. Ve evet, kurula alınalı 1 hafta olmuştu ve ben ilk defa kurul merkezine geliyordum.

Toplantı bitmişti. Umduğum gibi de güzel geçmişti. Ofisime doğru yürümeye başladım. Yolu yarıladığım da aklıma gelen fikirle durdum. Neden çardağa çıkmıyordum? Hem biraz hava almış olurdum?

Çardak, gerçekten çok güzeldi. Etrafını saran çiçekli sarmaşıklar ile mükemmel görünüyordu. Ayrıca etrafta uçuşan kelebekler, uğur böcekleri...

Ahh, burası muhteşemdi!

Telefonumu, yanımda getirdiğim çantamdan çıkardım. Bu güzel alanda biraz fotoğraf çekinsek fena olmazdı.

Birkaç fotoğraf ve poz ile telefonumu gelir çantama koydum. Etrafımı gözetlemem ile gözüme Gece Tanrısı ve yanındaki Ay Tanrıçası çarptı. Ayıp olmasın, Gece yakışıklı bir adamdı. Ay ise ona hiç yakışmıyordu. Evet, güzeldi elbet ama Gece ye daha iyisi yakışıyor gibiydi.

Telefonumdan gelen bildirim sesi ile düşüncelerim ayrıldım. Onlar mutlularsa tamamdır. Ama yakıştıramamamıştım açıkçası ben.

Bildirim boş bir uygulamanın boş bir mesajıydı. Hiçte önemli değildi. Telefonumu geri masaya koydum.

Aradan biraz geçmişti ki yanımda hissettiğim koku ile gözlerimi açtım. Yanıma baktığımda bu Gece ydi.
"Ne oldu? " diye sordum.
Ne düşünmüşse irkildi ve oda bana döndü.
"Uyuyorsun, sanmıştım. " demek bu yüzdendi. Bir an rol yapmaya devam mı etsem diye düşünmedim değil. Acaba ne yapacaktı?
"Burada mı? "
"Evet, olabilirdi. "
Yani romantiklik olsun diye "senin yanında. " derdim ben ama aramızda bir şey yoktu.
"Tamam. " geri önüme döndüm ve tekrar gözlerimi kapadım. Busefer gerçekten uyuyabilirdim.
"Tamam. " omun bu kelimesi ile onun sesiyle derin olmayan ama rüya gibi olan bir uykuya daldım. Onun kokusu ile...

NİGHT of the STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin