3. Bölüm

15 6 10
                                    

Seninde intiharı denediğin o günü hatırlıyorum, hem de her detayıyla. Seninle karşılaştığım günden birkaç hafta sonraydı. Elindeki yaprakları kopartılmış papatya ile hüzünlü gözlerinle nehire bakmaya devam ediyordun. Ben köprünün yakınındayken kendini suya bırakmıştın. O gün gökyüzü çok mutluydu. Güneşin ılık ışınları berrak suya yansıyor saatlerce izlenebilecek bir görüntü oluşturuyordu.

Eğer senin o yansımaya atladığını görmeseydim, düşüncelerimi dinlemek için o manzarayı saatlerce izler kendime işkence yapardım. Senin düştüğünü gördüğümde sana seslenmek istemiştim. O an farkettim adını bile bilmediğimi. Suya peşinden atlayıp seni kurtarmayı düşünüyordum ama imkansızdı. Ben sudan çok korkuyordum..

Adını bile bilmediğim bir yabancı olan senin, bana çok benzediğini farkettim. Benim gibi başkalarına zarar vermeden göçüp gitmek istiyordun bu hayattan. Benim ölümümü engellediğin zaman kafamda dönerken, sana borçlu olduğum düşüncesinden mi, seni tanıma istediğinden mi olduğunu bilmiyorum seni kurtarmak için çok şey verebilirdim. Hiçbir şeyim olmamasına rağmen.

O an düşünmeden bende kendimi suya attım. Sen ölürken yanında başka birinin ölmesine izin vermezsin, diye düşünmüştüm. Korktuğum o suya atladığımda artık çok geç diye düşünmüştüm. Ne verdiğim sözü tutmuş olacak, ne de huzura kavuşmuş olacaktım bugün ölürsem. Adını bile bilmediğim bir yabancı olan sana, beni kurtaracağına neden güvenmiştim bilmiyorum.

Suya düştükten sonrasını hayal meyal hatırlıyorum. Senin kolların sarmalayıp kurtarmıştı beni. Benim hayatta olduğumdan emin olmak için peşimden çıkmıştın. Güneş gittikçe yükselirken işe gitme vaktim yaklaşıyordu. Son bir ay içinde iki gün işe gitmemiş, bazen geç gelerek patronumu kızdırmıştım. Önemi yoktu, eğer senin ölmediğinden emin olmam yiyeceğim bir azara bedelse önemli değildi.

O gün sana neden olduğunu sormak istemiştim ama neden benim gibi bir yabancıya seni intihara sürükleyen şeyi anlatasın ki? Bu düşüncem yüzünden susmuş, cıvıl cıvıl olan havada ıslak bir şekilde köprüde sessizce oturmuştuk. Benimle göz temasından her zamanki gibi ustaca kaçınmıştın.

Bana bakmaya dayanamıyor gibiydin. Oysa bilseydin senin yeşil gözlerini ne kadar sevdiğimi, her seferinde incelemek için nasıl yanıp tutuştuğumu. Acaba o zaman saklar mıydın benden her zaman üzgün bakan gözlerini? Önemi yok, artık bir önemi yok.

Beni ilk tanımak istediğin günü hatırlıyorum, hem de her detayıyla. Günlerdir uyumamış gözlerin ve yorgun vücudunla gene aynı köprüdeydin. Senden bir süre sonra bende köprüye varmış, her gün yaptığım gibi karşında oturarak hiç konuşmamıştım. Sen konuşmadan önce seninle konuşmak için can atıyordum ama seni rahatsız edeceğimi düşünerek konuşmamıştım. Günlerce hatta haftalarca süren bu sessizliği yorgun sesin "Neden hâlâ burdasın?" diyerek bozmuştu.

"Seninle aynı sebepten." diye cevap vermiştim. Senin dediğini taklit etmeme dudaklarını kıvırmıştın. Ah, o öpülesi dudakların bana inanmadığım şeyleri kanıtlıyordu. Kısa süren bir sessizlikten sonra yüzünü yeni aydınlanmaya başlayan gökyüzüne çevirip bana "Neden ölmek istiyorsun?" diye sormuştun.

"Çok fazla nedeni var." demiştim ama detay vermemiştim. Çünkü duyduktan sonra benden nefret edeceğine emindim, hâlâ eminim. "Peki, sen neden intihar etmek istiyorsun?" sorduğum soruyla yüzünü bana çevirdin ve gözlerime baktın. O kadar derin bakıyordun ki, sanki her şeyimi görüyormuşsun gibi, ruhum gözlerinin önünde çırılçıplakmış gibi hissetmiştim.

Bu soruyu beklediğini belli ediyordun, çünkü sorunun cevabı hazırdı. "Biri yüzünden." dedin. Sende detay vermedin ama sonradan öğrendim. Biri kırmıştı kalbini. Bu yüzden miydi bütün vazgeçişin hayattan? Ah, bilsen yeniden âşık olmanın kolaylığını. Bir öğrensen bu iğrenç hayatta kalmamın nedeninin sen oluşunu. Gerçi bunu okuyorsan, artık hayatta değilim demektir...

Ama bunun nedeni sen değilsin. Bir ihanet değil, bir aşk değil. Sana anlatmaktan hep kaçmıştım. Öğreneceksin, öğreneceksin ve benden nefret edeceksin. Bu yüzden bunu öldükten sonraya bıraktım her şeyim. Herkesten hissettiğim bu nefreti senin gözlerinde görürsem içimde bir umut olmadan öleceğimi biliyordum.

Şimdi kesin bir cevabım yok ama seninde beni sevebileceğin ihtimaline tutundum. Belki o kadını atlatıp yeni birine âşık olurdun, tıpkı benim yaptığım gibi. Bundan sürekli aşk olarak bahsettim ama bunun nedeni inanmam değil, nedeni sana olan hislerimi tanımlayacak kelimeyi bulamamam. Bu yüzden bu fantastik kelimeyi seçtim. Gerçekçi olmayan bir duygu ile seslendim.

Aslında gitmemin birçok nedeni vardı ve evet, bunlardan biri aşka olan inancımı yitirmemdi.

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

SIFIRINCI BASAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin