Senin bana o kadını anlattığın günü hatırlıyorum, hemde her detayıyla. Yine gelmiştik aynı köprüye, ikimizde birbirimizin adını bilmesekte yakındık birbirimize. Bu yakınlık, senin yıllardır dost olduğun biriyle kurduğun bir yakınlık gibi değildi. Seni en savunmasız anında gören bir yabancıyla aranda istemsiz gerçekleşen bir yakınlıktı. Ama halimden memnundum. Sen her zamanki gibi köprünün trabzanlarına oturmuş izliyordun akıntıyı.
Seni tanımıyordum, evet. Ama hissediyordum, sen yaşamak istiyordun. O akıntının seni götüreceği yer ölüm olurdu, bilinmezlik olurdu. Senin gözlerinde korku yoktu belki ama bir nedenden vücudun kendini köprüye yakın tutuyordu. Bence sen kendini bu korkuyla cezalandırıyordun. Kendini iyileştirmeye çalışan bedenine karşı gelip yarana bağlılığını ortaya koyuyordun. Yaran o kadındı biliyordum, sen o kadının bıraktığı yaraya da ölesiye bağlıydın hissediyordum.
Vücudun kendini iyileştirmeye, o yarayı kapatmaya ne kadar uğraşırsa uğraşsın inatçı bir çocuk gibi kabuk bağlayan yarayı yeniden ve yeniden kanatıyordun kapanmaması için. O kadından sende geriye kalan tek şey o yaraydı ve sen o yarayı kaybetmeyi göze alamıyordun. Sonra köprüye yürüdüm ve tahta zeminine oturdum. Sustuk, bekledik. Akıp giden suyu dinledik. Sonra dayanamadım, sordum "Nasıl biriydi?" dedim merakla. Köprü korkuluğundan kalktın benim gibi zeminine oturdun. Yüzüme baktın. "Çok güzeldi." diye başladın. Gözün bir anlığına suya kaydı.
"Bu akıp giden su kadar saf bir güzelliği vardı. Baktığında... Sanki sana dünya üzerinde hiç fark edilmemiş mükemmel bir ressamın elinden çıkan bir tabloyu sunardı..." uzun uzun anlattın bana o meleği. Bir şair edasıyla betimledin her bir parçayı. Yüzümde hüzünlü bir gülümseme belirdi. O an sana baktığımda sen yoktun karşımda. Yıllar önceki ben vardım. Her seferinde zamana şans veren ben. Her seferinde hüsrana uğrayan ben. O kızı kıskanmıyordum, hayır. O kadın olamazdım asla. Ona karşı içimde büyüyen nefretin tek nedeni sana yaşattıkları olurdu.
Ama sonra düşündüm. Ben o kadın olsaydım ne değişirdi? Sonra bunun cevabını aramak için sordum, "Neden olmadı peki?"
"Hiç hayatındaki her şeyi bir anda kaybettin mi?" Diye sordun. "Evet," dedim. "Kaybettim."
"Nasıl katlandın peki?" diye sordu. "Katlanamadım." dedim basitçe. "Şuan buradayım, çünkü katlanamıyorum. Şuan buradayım, çünkü biliyorum ki ne yaparsam yapayım varacağım yer gene sıfırıncı basamak olacak."
"Sıfırıncı basamak mı?" dedin kaşlarını çatarak. "Hayatın basamaklardan oluşmuyor mu?" dedim omuz silkerek. "Her anı, her yanlış, her başarı seni bir basamak üste taşır. Tırmandığın sürece yaşarsın. Ama sonra, bir anda, tek bir hatayla bir bakarsın ki tırmadığın basamaklar seni sıfırıncı basamağa hapseden duvarlar olmuş. Geçmişe karşı taşıdığın özlem, o güzel anılar duvarlar olmuş. Senin bir daha basamaklara çıkmanı engellemiş."
"Ona aşıktım." dedin. "O kadar aşıktım ki öl dese ölürdüm."
"Peki yaşa dese? Onun için yaşar mıydın?"
Sorduğum soruyla durakladın. Bu soruyu beklemediğin kesindi. "Ölmek kolaya kaçmaktır, önemli olan onun için yaşayıp yaşayamayacağın."
"Yaşardım," dedin kararlıca. "O yaşa dese yaşardım." gülümsedim. "Ona gerçekten aşıkmışsın o zaman." dedim. "Öyleydim ama o kaçıp gitmeyi tercih etti. Bir korkak gibi." terk edilmiştin. Anladığımda, bir kere daha düşündüm, ben olsaydım farklı şeyler olur muydu? O zaman gerçekçi bir şekilde farkına vardım. Ben o ilişkiyi başlatacak kadar bile cesaretli olmazdım.
Siyah saçlı genç diğer sayfaya geçmeden önce "Şimdi sıra asla hatıralarımda olamayacak bir günü anlatmakta, şimdi sıra kendimi sana doğrularımla sunmakta. Sana her şeyi anlattığım bu mektubu okuduğunda seni izliyor olacağım, hemde her detayına dikkatlice bakarak." satırlarını okudu.
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIFIRINCI BASAMAK
General FictionTanrı yoktu, kader yoktu, aşk yoktu. Kadın, hiç inanmamıştı onu koruyan bir varlığın olduğuna. Kadın, inanmak istememişti kader boyunduruğu altında aslında özgür olmadığına. Kadın, hiç bilmemişti aşk duygusunu. Hayat ona bir şans vermemişti yaşaması...