Canını Yakarım

1.3K 75 47
                                    

Sabah uyandığımda Kerem'in yatağında yalnız olduğumu fark ettim.

Biraz daha kendime gelince dün yaşananları hatırladım. Keremin odasındaki saate baktığımda okul saatinin çoktan geçmiş olduğunu gördüm. Keremin okula gittiğini düşünmüştüm ki içeri girdi.

"Güzelim? Günaydın." dedi sevecen sesi ve gülen yüzüyle.

"Günaydın canım."

"Hadi elini yüzünü yıka gel, kahvaltı edelim. Ben ocağa bakayım altı açıktı." deyip çıktı.

Tuvalete gidip dağılmış saçımı başımı düzelttikten ve işlerimi hallettikten sonra mutfağa gittim.

Kerem harika bir masa hazırlamıştı, son olarak tavadaki sosisleri tabağa alıyordu.

"Birtanem neden uğraştın bu kadar?"

"Ne uğraşması sevgilim, senin için hazırladım bunu." deyip geldi ve dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

"Kerem, napıyorsun? Ya annenler görürse!" dedim kısık sesle.

"Merak etme güzelim evde yoklar, sadece ikimiz varız." deyip bir buse daha kondurdu dudağıma.

"Neden okula gitmedin?" dedim otururken.

"Seni bu halde bırakıp nereye gitseydim?"

Kafamı salladım ve kahvaltıma başladım.

"Bizimkiler merak etmiştir, telefonumun şarjı-"

"Sen hiç düşünme onları, ben telefonunu şarja taktım. Bizimkilere de haber verdim."

"Sen var ya birtanesin." dedim gülerek.

"Ne olduğunu anlatacak mısın?"

"Anlatacağım sevgilim ama önce kahvaltı edelim. Bizim mekânda anlatırım."

"Tamam, sen nasıl istersen."

Keremle beraber güle oynaya kahvaltımızı yaptıktan sonra etrafı da toplayıp çıkmıştık evden.

Telefonuma baktığımda annemlerin hiç aramadığını gördüm. Merak bile etmemişlerdi.

Tepeye geldiğimizde ağacın altına oturduk.

"Nereden başlasam veya nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama senden tek bir şey rica ediyorum. Sinirlenip de yapmak istemeyeceğin şeyler yapmayacaksın, tamam mı?"

"Korkutuyorsun beni. Böyle diyorsan kesin çok kötü bir şey var."

Derin bir nefes alıp en başından anlattım olayı.

Anlatırken biraz zorlanmıştım ve yine gözüm dolmuştu.

Kerem de o şerefsizin adını duyar duymaz çok sinirlenmişti. Bana yapmaya çalıştığı şeyi duyduğu anda gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. Zor tutmuştum onu gitmemesi için.

Şimdi de biraz sakinleşmesini bekliyordum.

"Kerem, lütfen sakin ol biraz." diyerek ayakta olan Keremin yanına gittim.

"Nasıl sakin olayım Lavin, nasıl! Dünkü halini bizzat ben gördüm. Seni o hale getiren oyken nasıl durabilirim? Ya bir daha sana dokunmaya çalışırsa, o zaman naparım ben?" dedi ellerimden tutup. Bu sefer de onun gözleri dolmuştu ve bu görüntü benim çok canımı yakıyordu.

"Kerem ağlama lütfen. Ağladığını görmek dünden daha çok yakıyor canımı. Ve bir daha bana dokunamaz. Çünkü yanımda sen varsın birtanem."

"Sana kimse dokunamaz, bundan sonra olmaz. Ama güzelim, bir ders alması gerek. Beni bundan çeviremezsin. Ne yaparsan yap bunu yapmak zorundayım."

"Kerem-"

Yavrum Baban Nereli - Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin