"Bir tane daha." Bardağımı bankonun üzerinde barmene doğru ittirdim. Tam 27 yıl önce bugün, hiç istemediğim bir maceraya zorla atılmıştım. Hiç istemediğim bir yere zorla getirilmiştim ve hâlâ da o yerde durmaya devam ediyordum. Dünyadan bahsediyorum. Ben bu dünyaya gelmeyi hiç istememiştim.
Her sene, bu acımasız dünyaya gelişimi, yalnız başıma acılar içinde kutlayacağımı bilsem, gelmek ister miydim hiç? Barmenin önüme bıraktığı bardağı kafaya diktim.
Amacım sarhoş olmaktı, ama bir türlü olamıyordum. Belki de alkol eşiğimin bu kadar yüksek olması vücudumun en kötü özelliğiydi. Tekrar bardağı barmene bırakırken, arkadan çalan şarkı da hâlime iyice tuz biber ekmişti.
Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum, hem yastayımŞaka gibiydi gerçekten. Böyle bir denk geliş mi olurdu amına koyayım? Yasta olduğum doğruydu. Ama sarhoş bile olamayacak olmanın düşüncesi, beni alayla gülmeye itti. Ben neden bir türlü sarhoş olamıyordum? Sarhoş olup da, her şeyi bir geceliğine de olsa unutamıyordum?
Bir bar taburesi üstünde
Babamın öldüğü yaştayımBabam... en son on yedimde görmüştüm onu. Kapıyı çarpıp, baba evinden temelli gitmeden önce. Bir tek hâlâ hayatta olduğunu, bir de hâlen gaddarlığından hiç ödün vermediğini biliyordum. Bardağımı dudağıma yaklaştırmadan önce burukça gülümsedim. Ona dair pek güzel bir anım yoktu. Belki dört, bilemedin beş tane silik, puslu anı. Onu da yakında unutacaktım zaten.
Bugün benim doğum günüm
Kelimeler büyüyor ağzımda
Bildiğim tüm hayatlar
ParamparçaGözlerim dolu, çenem kilitli hâlde sertçe yutkundum. Bankonun üstünde, elimin altında ezilen viski bardağına durmadan baskı uyguladığımın farkında bile değildim.
Göğsümde ne çok kelime biriktirmiştim. Kelimeler ağzımda büyüyeceğine, göğsümde küçülsün istemiştim. Ama o kelimeler orada durdukça daha da büyüdüler. Zapt edilmeyecek hâle geldiler. Ve ben, sineye çektiğim bütün kelimelerle birlikte, patlamaya hazır bir bomba gibi yaşıyordum.
Senede sadece bir gün düşünürdüm bütün her şeyi; ailemi, acılarımı, başarısızlıklarımı. O gün de doğum günlerimdi. Koskocaman bir senenin her gününü hiçbir şeyi siklememek ile geçirirken, doğum günlerimde her şeyi dert ediniyordum kendime. Bu lanet olası olay hep böyleydi.
Arkadan omzuma inen elle ürktüm. "Eser, ne güzel tesadüf."
Karşımda gördüğüm tanıdık simayla kaşlarımı hafifçe çattım. "Meltem?" Sesim oldukça şaşkın çıkmıştı. Buna engel olamamıştım ne yazık ki. "Senin burda ne işin var?" Bu sefer de ses tonumdaki merakı gizleyememiştim.
En son yıllar önce, o uyurken yanı başına bir not bırakıp, onu terk ettiğim kadını, böylesine kötü bir günümde, karşılaşmamız asla mümkün olmayan eski püskü bir barda neden görüyordum ki? Bundan daha kötü bir tesadüf olamazdı herhalde.
Yanımdaki tabureye kendine yer edindikten sonra, sol eliyle saçlarını geriye attı. "Birisiyle buluşacağım." Ondan bir cevap bekleyen, merakla bakan gözlerime bakıp acı bir tebessüm etti. Kaşlarımı kaldırıp indirdim ve önüme dönüp bardağımla oynamaya devam ettim.
Meltem benden yaşça büyük kumral, ela gözlü bir kadındı. O zamanlar, kalbimi göğüs kafesimden çekip alabilecek bir güzellikte olduğunu düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paramparça | gxg
Romance27. Yaş gününde eski püskü bir barda tek başına doğum gününü kutlayan Eser, en zor anlarını geçiren 17 yaşındaki Buse'yi şans eseri fark edip hayatını kurtarıyor. İşte karşınızda Buse'nin Eser'e tutulma hikâyesi. UYARI! •bu kurgu lezbiyen, yaş farkı...