16. BEKLENMEYEN ÖLÜM HABERİ

373 48 31
                                    

Buse'den

Cesaretimi toplayıp tanıdık sese doğru döndüm yüzümü. Eser çatık kaşlarla bana bakıyordu.

Ona bir şeyler demek isterken bu sefer de Simay'ın sesi buna mâni oldu. "Siz tanışıyor musunuz?"

Eser ölümcül bakışlarını Simay'a çevirdi.

"Elbette tanışıyoruz Simay. Asıl soru senin Buse ile nerden tanıştığın?" 

Simay'ı öldürecekmiş gibi bakıyordu. Onun bu hâlini ve tavrını çok iyi biliyordum ve kavga çıksın istemiyordum.

Simay'ın yüzü birden ciddileşti. Şimdi ikisi de birbirine düşmanca bakıyordu artık. Simay'a cevap vermesi için fırsat tanımadan kendimi ortaya attım.

"Simay benim okuldan arkadaşım."

Yalan söylediğim için kendimden nefret ediyordum şu an. Neden doğruyu söyleme cesaretini kendimde bulamamıştım ki?

Buraya gelme amacım Eser'i delirtmek değil miydi? O zaman neden şimdi onu salak gibi korumaya çalışıyordum? Simay'ı dövecekse de dövsün deyip geçemiyordum.

"Evet ordan tanışıyoruz ama aynı zamanda çıkıyoruz da." Simay bunu büyük bir onurla dile getirmişti. Nispet yapar gibi bir tavrı vardı.

Eser'in çenesi öfkeden kilitlenirken başını dik tutarak Simay'a üstten baktı. Bu bakışı biliyordum. Şu an Simay'ın ağzından çıkan yanlış tek bir kelime daha hayatına mal olabilirdi.

Eser bakışlarını bana çevirdiğinde, bana büyük bir hayal kırıklığıymışım gibi baktığını gördüm.

"Doğru mu?" Sesindeki acıyı hissedebiliyordum. Beni kaybetme korkusu ona daha yeni yeni gelmeye başlamıştı sanki.

Bütün kırgınlığımı, öfkemi, üzüntümü hepsini gözlerimin içine döküp ona baktım.

"Sana ne?"

"İnanmıyorum sana..." Sesindeki hayal kırıklığı fark edilmeyecek gibi değildi. Bana bir bakışı vardı, sanki onu aldatmışım gibi.

"İnanıp inanmaman umurumda bile değil."

"Pardon bölüyorum ama ben bir şey mi kaçırdım? Buse sen en son bekâr değil miydin?"

"Öyleydim. Hâlâ öyleyim. Sorun yok zaten."

"Demek öyleydin ha? Gerçekten mi Buse?"

"Evet gerçekten Eser. Başka türlüsünü hissettirmedin çünkü."

"Gel seni evine bırakacağım. Bunları daha sakin bir yerde, sadece ikimizin olduğu bir yerde konuşuruz."

"Hayır öyle bir şey olmayacak. Konuşacak bir şeyimiz de yok ayrıca. Şimdi izninle flörtüm beni eve bırakacak."

Flörtüm kelimesini bastırarak söylemiştim. Öfkeden bayıltmak istiyordum çünkü Eser'i.

Beni görmezden gelmek neymiş ona gösterecektim. Bir daha bana dokunabilmek için yalvaracaktı. Yalvartacaktım onu.

Simay'ın koluna girerken gözlerimi bir an olsun çekmedim Eser'in üzerinden. Kırılmışa benziyordu. Hatta paramparçaydı da diyebilirdim.

Sessizliğini fırsat bilerek yanından geçerek çıkış kapısına yöneldim. Koluna girdiğim Simay da beni takip ediyordu.

Şimdi bu salağı ablama tanıtacaktım ama bu iyi olurdu. Çünkü ablama Eser'i az buçuk unuttururdu. Başka biriyle çıktığımı bilsin ki beni az bir salsın değil mi?

paramparça | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin