Salih Beyin ibretli intibahı ve dönüşü duyulunca, bu konuda çok mektup aldım. Bunların bir kısmı müjdeli haberlerle doluydu. Aşağıya alacağımız mektup, bunlardan birisidir.
Mektup, bir emekli edebiyat öğretmeni tarafından, oğlunu inkâr ve isyan bataklığından kurtaran bir gençe yazılmıştır.
O mektup, ibret olsun diye bana da gönderildi. Aşağıya yazıyorum:
"İki gözüm, değerli yavrum, "Tanımadığın bir imzayla alacağın bu mektup karşısında şaşıracağını biliyorum. Zira ben de sizi tanımıyorum. Tahmin ediyorum ki, hayatınızda ilk defa böyle bir mektup alıyorsunuz. "Sözlerime kendimi tanıtmakla başlayacağım. Ben emekli edebiyat öğretmeniyim. Yaş olarak değilse de, ruh olarak çok bitik ve ihtiyarım. Bir yandan meslek hayatımın sona erişi, öte yandan hanımın vefat edişi, diğer yandan da hayatımın gayesi zannettiğim evlatlarımın hayırsız ve bedbaht çıkmaları, çok az adama nasip olan çile ve ıstırapları da beraberinde getirdi.
Daha başka bir ifadeyle canavar hayvanlar karşısında titreyen bir çocuk gibiyim. Ve ağlıyorum evladım, hem de her gün... "Büyük olan onlar mı, ben miyim? İnan ki bilemiyorum.
"Büyük oğlum doktor. Almanya'ya gitti. Ben onu unutmadım, ama o beni unuttu. Ne mektubu var, ne de selamı. Onun küçüğü hâkim, isminden bile bahsetmekten korkuyorum. Kızım ise, yüz karalığın en iğrencini yaparak, iki yıl önce bir gençle gitti, gidiş o gidiş...
"Değerli evladım! Sen baba yüreğini bilir misin, bilmem, ama evlalarının ihanetine uğrayan bir ihtiyarın duyduğu sancıyı asla duyamazsın. Teselliye ve hizmete muhtaç bir insanın böylesine bir acıya gark olması, en insafsız insanları dahi ürpertir değil mi? Ama benimkilerini asla...
"Bu acı dertleri unutturan, alçaklığın en korkuncunu bile benden esirgemeyen en küçük oğlumdan bahsetmek istiyorum. "Bu yıl fakülte son sınıfta okuyor. O sizi tanıyor, aynı sınıftaymışsınız. Gayesi, hayvanlar gibi yaşamaktan başka bir şey değil. Gayr-i meşru hünerleri bir şeref telakki eder. Sefahat topluluklarını adım adım takip eder. Haya, namus, merhamet ve saygı gibi ulvi hisler, ona göre adi ve değersiz şeylerdir. Ona oğlum demeye utanıyorum. Zaten o, asırlık maddi varlığımı eritti. Ne zaman onu ikaz etmek istemişsem, ya kötü sözünü işitmişim, ya da dayağını yemişim.
Hele beni bir cani gibi dövüp kolumu kırdığını unutamıyorum. Günlerce inledim. Kapımı açıp beni doktora götürecek bir dost da gelmedi. Teselliyi hep ağlamakta buluyordum.
"Paramın bittiğini anlayınca, sırtımdaki yeni pardösüyü çıkarıp satmak istedi. Yalvardım: 'Evladım, bari bunu yapma' dedim. 'Soğuk odada yatıyorum, ihtiyarım, dayanamıyorum' dedim. Fakat son derece sert ve ağır hakaretleriyle karşılaştım.
"Adeta kâinat başıma çökmüştü. İliklerime kadar titredim. Koynumda bir evlat değil, bir yılan büyütmüşüm meğer.
"işte evladım, ben bu acı hayatın çarkları arasında eriyen zavallı birisiydim. Sevmek, gülmek ve huzur denen şeylerin adını bile unutmuştum.
Aradan bir haftadan daha fazla bir süre geçmişti.
Bir gün soğuk odamda, yorganıma sarılmış, dertlerimle baş başaydım. Kapı yavaşça açıldı. İçeriye o girdi. Her zaman kapıyı tekmeleyerek açar ve büyük bir hışımla içeri girerdi. Ama bu sefer geldi kendini kollarıma attı. Gözlerinden yanaklarına doğru akan yaşlar, çenesinden aşağı doğru süzülüyor, sarsıla sarsıla ağlıyordu:
"Affet babacığım,' diyordu. 'Her şeyi unut, dünyaya yeniden geldiğimizi farz et, her şey yeniden başlayacak' diye feryatla koparıyordu.
"İnanın, hayal görüyorum, zannettim. O anda ben de kendimi kaybetmiştim. "Okulda sizinle tanıştığını söyledi. Bir akşam, kaldığınız evde misafir etmişsiniz. Kendisine hayatın ve insanın gayesini anlatan Risale-i Nur adlı eserlerden pasajlar okumuşsunuz. Ona öyle bir tesir yapmış ki, anlatmakla bitiremiyor.
Şimdi o eserleri beraberce okuyor ve namazlarımızı birlikte kılıyoruz. Tam olarak huzura erdik, ruhumuz sevinç dolu. Baba olduğumu yeni anlıyor ve Allah' a şükrediyorum.
"Evladım, sizlere nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Allah, sizler gibi imanlı gençlerin sayısını artırsın. Hizmetiniz çok kutsi yavrum. Bundan daha büyük bir hizmeti insanlık tarihi gösteremez.
Cehennem hayatı yaşayan bir insana Cennet hayatını tattırmak, tarifi mümkün olmayan bir kıymettir. Eğer şu anda servetim olsa, hepsini de bu hizmetiniz uğruna sarf ederdim. Allah, sizlerden ebediyen razı olsun. "Dualarınızı bekler, gözlerinden öperim.
5.4.1984 Emekli edebiyat öğretmeni Kemal KÜÇÜKARSLAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendini Arayan Adam
General Fictionİşte şu kainatın yaratan Rabbimiz de, koyduğu umumi ve muhteşem kanunlarla alemin nizamını sağlamıştır. Bu nizama en küçük atomdan, milyarlarca yıldızı bulunan galaksilere kadar her yaratılan şey tabi olmuştur. Her şeyin hakkı ve hukuku bellidir. He...