Sıralamayı dikkatle takip eden muhatabımızın gözleri bir anda parladı:
"Çok güzel bir giriş ve çok mantıklı bir sıralama" dedi. "Gerçekten, ilk üç yolun icad edemeyeceği ispat edilirse mesele yok."
Tekrar ediyoruz. Tanzim şekli çok hoşuna gidiyor.
"Birinci yol (Birinci iddia): Esbab-ı alemin içtimaiyle, teşkil. eşya ve vücut-u mahlukattır. (Yani, sebeplerin toplanması ve bir araya gelmesiyle, eşyanın teşkil olması ve mahlukatın vücut bulmasıdır.)
Sohbetimizin ağırlık noktasının tevhid (Allah'ın birliği) olacağını biliyorduk. Bunun için, o sahada emsalsiz bir kitap olan Tabiat Risalesi'ni açarak okumaya basladık.
Kitap, güzel bir giriş yaparak, kainatın yaratılması konusun da ileri sürülen dört görüsü sıralıyordu:
"Birincisi: Kainatı sebepler icat ediyor.
"İkincisi: Kainat kendi kendine teşekkül ediyor, oluyor, bitiyor.
"Üçüncüsü: Tabiidir, yani tabiat yapıyor.
"Dördüncüsü: Bir Kadir-i Zülcelal'in (Allah'ın) kudretiyle icad ediliyor."
"Evet, madem mevcudat var ve inkar edilemez. Hem, her icad edilen şey sanatlı ve hikmetli olarak vücuda geliyor. Her halde bu mevcudu veya bu hayvanı, ya diyeceksin ki;
"1. Sebepler onu icad ediyor, sebeplerin toplanmasıyla o mevcut vücut buluyor.
"2. Veyahut o hayvan, kendi kendine teşekkül ediyor.
"3. Veyahut, tabiatın tesiriyle vücuda geliyor.
"4. Veyahut, Bir Kadir-i Zülcelal'in (Allah'ın) kudretiyle icad ediliyor."
"Madem aklen bu dört yoldan başka bir yol yoktur. Evvelki Cevap: "Misal: Bir eczahanede, gayet muhtelif maddeleri, dolu, yüzer kavanoz şişeler bulunuyor. O edviyelerden (şişelerdeki ilaçlardan) zihayat (canlı) bir macun (ilaç) istendi. Hem hayattar harika bir tiryak (panzehir) onlardan yapmak icabetti.
Geldik o eczanede o zihayat macunun ve hayattar tiryakın çoklukla efradını gördük. O macunlardan her birisini tetkik ettik. Görüyoruz ki; o kavanoz şişelerden her birisinden, bir mizan mahsus ile, (husus! bir tartı ile) bir iki dirhem bundan, üç dört' dirhem ötekinden, altı yedi dirhem başkasından ve hakeza.. muhtelif (çeşitli) miktarlarda eczalar (maddeler) alınmış.
Eğer birinden, bir dirhem ya noksan veya fazla alınsa, o macun, zihayat olmaz; hasiyetini (özelliğini) göstermez. O kavanozlar elliden ziyade iken, her birisinden ayrı bir mizan ile alınmış gibi, ayrı ayrı miktarlarda eczalar alınmış.
"Acaba hiçbir cihette imkan ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif miktarlar, şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasıyla devrilmesinden, her birinden alınan miktar kadar; yalnız o miktar aksın, beraber gitsinler ve toplanıp o macunu teşkil etsinler. Acaba bundan daha hurafe, muhal, batıl bir şey var mı?"
"İşte bu misal gibi, her bir zihayat (canlı), elbette zihayat bir macundur, her bir nebat (bitki), hayattar bir tiryak gibidir ki; çok müteaddit eczalardan, çok muhtelif maddelerden terkip edilmiştir.
Eğer esbaba (sebeplere), anasıra (unsurlara) isnat edilse ve 'Esbab icad etti' denilse aynen eczahanedeki macunun, şişelerin devrilmesinden vücut bulması gibi, yüz derece akıldan uzak, muhal ve batıldır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendini Arayan Adam
General Fictionİşte şu kainatın yaratan Rabbimiz de, koyduğu umumi ve muhteşem kanunlarla alemin nizamını sağlamıştır. Bu nizama en küçük atomdan, milyarlarca yıldızı bulunan galaksilere kadar her yaratılan şey tabi olmuştur. Her şeyin hakkı ve hukuku bellidir. He...