Merhabalar
Uzun bir ara oldu. Mezuna kaldım tekrar sınava hazırlandım falan derken benim için çok yoğun bir süreç oldu.
Ama artık boşluk buldukça sık sık bölüm yazacağım. Bu fici sevdiğinizi biliyorum. Ben de çok seviyorum.
İyi okumalar diliyorum hepinize <3
Motivasyon için bol bol yorum yapmayı unutmayın
---
"Jeon, sorun ne?" Hoseok konuşup tek kaşını merakla kaldırdığında Jungkook sinirle bir iç çekmiş bir başıyla ileriyi işaret etmişti. "İleride sürü var. Bayağı kalabalıklar."
Jungkook un dediği şeyle camı açıp başımı dışarı çıkarmış ve gözlerimi kısarak bizden epey uzakta sürü halinde ilerleyen zombilere bakmıştım. Jungkook sürü demekte haklıydı çünkü yüzlerce vardı.
"Ne yapacağız peki? Eğer düz gidersek bizi fark ederler." Bu sefer Yoongi konuştuğunda Jungkook gözlerini kapatmış ve birkaç saniye durduktan sonra geri açarak elini yanında oturan Eponin e uzatmıştı. Eponin ise anlayarak hemen kendi elindeki haritayı Jungkook a vermiş ve bizim gibi onu izlemeye başlamıştı.
Jungkook haritayı aldıktan hemen sonra açarak dikkatlice göz gezdirmişti. Ardındansa dilini yanağının içine bastırıp parmağını bir noktaya vurmuştu. "Bu yolu kullanacağız, biraz uzun ama bu sürünün dikkatini çekmekten daha iyi bir seçenek."
"Bu sürü zaten bizi fark ederse silahı direkt kendime çeviririm." Mark ın dediği şeyle herkes - Jungkook hariç çünkü haritayı incelemeye devam ediyordu- sorgulayıcı bir şekilde Mark a bakmıştı. Mark ise bunun üzerine, "Ne? Bunlar bizim götümüzden kan alırlar. Haksız mıyım?" Demişti.
"Ya bir kere de boş yapmasan nolur ya?" Eponin yüzünü buruşturarak kobuştuğunda Mark bu sefer sırıtarak öne doğru uzanmış ve Eponin in yanağından makas almıştı. "Kabul et hoşuna gidiyor cimcime."
"Üf defol." Eponin göz devirerek Mark tan uzaklaştığında Jungkook elindeki haritayı geri Eponin e vermiş ve arabayı tekrar çalıştırmıştı. Arabayı geri geri sürüp birden geldiğimiz yöne doğru dönüş aldığında neye uğradığımı şaşırıp düşmemek için Mark ın koluna sıkıca tutunmuştum.
"Kangren olacağım." Mark ise sıkı tutuşuma itafen konuştuğunda hızlıca kolunu bırakıp sessiz bir tonda özür dilemiştim.
"Ya şaka yapıyorum hemen alınıyorsun. Ne tatlı şeysin sen öyle uwww." Diyerek yanaklarımı sıkmaya başladığında acıdığı için kaşlarımı çatmış ve kurtulmaya çalışmıştım. "Acıyor ya."
"Oy oy acıyor mu-"
"Mark yeter."
Jungkook un ciddi bir tonda konuşmasıyla Mark ellerini yanaklarımdan çekmişti. "Ne yapsam suç anasını, anlamadım ki." Kendi kendine söylenerek camdan dışarıyı izlemeye başlamıştı.
"Madem uzun bir yolumuz var, biraz dün gece hakkında konuşalım mı?" Birden Hoseok un ciddi bir şekilde sorduğu soruyla tüm kaslarım gerilmişti.
"Dün hakkında konuşacak bir şey yok." Jungkook kestirip attığında Hoseok tekrar konuşmuştu. "Kapacağız yani konuyu."
"Aynen öyle yapacağız." Jungkook un sinirlendiğini hissedebiliyordum. Direksiyonu tutan elleri sıkılaşmıştı. "Seokjin saçma bir şey istedi, sonucunda ısırılıp canından oldu. Hem Taehyung da çok etkilendi zaten. Konuşmanın kimseye bir faydası yok." Jungkook konuşmasını bitirdiğinde Hoseok boğazını temizlemiş ve başını hafifçe sallamıştı. "Öyle diyorsan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
20 DAYS / TAEKOOK
Фэнтези"Pekala öyleyse iyi haber, bağışıklık taşıyan biri var. Kanında bu lanet virüse karşı antivirüs taşıyan biri." Binbaşı Kim konuşurken hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk. "Kötü haber ise onu bulmak için siz görevlendirildiniz." Tüm dünya bir virüs...