Davetsiz Misafir

15 5 3
                                    

Oy ve yorum atmayı unutmayın... İyi okumalar...

Fotoğraflar, yalnızca anıları değil, insanları da saklar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fotoğraflar, yalnızca anıları değil, insanları da saklar.

Suyumdan bir yudum alıp bardağı masaya geri bıraktım. Tavuktan bir parça kesip zorlukla yuttuktan sonra yüzümü buruşturmamak için büyük bir mücadele verdim. Ben et sevmem...

"Baban nasıl Afra'cığım? Onunla uzun zamandır görüşmüyoruz." Dedi Tarık Amca. Alp ve Vuslat'ın babasıydı. Çocukluğumu hatırlıyordu ve eve geldiğim andan itibaren bana kendi çocuğuymuşum gibi davranıyordu.

"Bilmiyorum..." Dedim mahçup biçimde. "Bir süredir görüşmüyoruz. Annemle ayrıldılar." Diyerek açıklama yaptım. Vuslat boğazını temizledi ve içimi rahatlatmak ister gibi gülümsedi. Ona ufak bir tebessüm ile karşılık verdim.

"Ah," Dedi Tarık Amca. "Bilmiyordum. Özür dilerim." Kibarlığı karşısında resmen şoka uğramıştım. Bu kadar iyi bir babaya sahip olmak nasıl bir duygu, bilmiyorum. Baba sevgisi denen şeye epey yabancıyım.

Kapı çaldığında Şeyma Teyze kapıya bakmak için ayaklandı. "Hemen geliyorum." Dedi ve kapıya doğru ilerledi. Bu saatte kim gelmiş olabilir ki?

"Okul nasıl gidiyor çocuklar? Neler yaptınız bugün?" Diye Sordu Tarık Amca.

"Okul her zamanki gibi sıkıcı, saçma ve sinir bozucu. Bugün de cenazeye gittik. Tolga'yı teselli ettik ve biraz vakit geçirdik. Afra ve Vuslat ise aşk yaşıyorlar." Alp, son cümleyi söylerken resmen bizimle alay etmişti. Ona göz devirip masanın altından bacağına bir tekme attım.

"Abi!" Diye cırladı Vuslat ve onun yanında olduğu için rahatlıkta kafasına vurdu.

"Bu ne lan? Biri alttan vuruyor biri üstten!" Dedi Alp drama kraliçesi olarak. Resmen abartıyor. Sanki öldürdük! "Erkek sığınma evi bilen var mı?" Dediğinde, Tarık Amca ufak bir kahkaha attı. Ben ise hafifçe güldüm. Ne kadar abartsa da komikti.

"Geç canım." Şeyma Teyzenin sesini duyunca gülmeyi bırakıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Sanırım benden başka bir misafirleri daha vardı.

"Anaa!" Dedi Alp ağzı kulaklarında. "Karım gelmiş!" Kaşlarımı çatarak ona baktım. Kimden bahsediyor? Onun ne zamandan belli karısı vardı ki?

"Dua et baban burada." Ege'nin sesi kulaklarıma ulaşınca başımı çevirip ona baktım. Üzerinde siyah bir kot ceket vardı. İçinde beyaz bir tişört ve altında siyah bir kot pantolon vardı. Demir, zincir bir kolye takmıştı.

"Sen de mi buradaydın?" Dedi Ege bana bakarak, sanki burada olduğumu hiç bilmiyormuş gibi. Halbuki burada olduğumu biliyordu. Neden bildiği halde soruyor ki?

"Grupta burada olduğumu söylemiştim. Sen ve Deniz ise resmen sorguya çekmiştiniz bizi." Dedim ona hatırlatarak. Ege başını hafifçe aşağı yukarı salladı. "Unutmuşum." Dediğinde başımı alayla aşağı yukarı salladım.

İNTİHAŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin