Oy ve yorum atmayı unutmayın güzellerim ⭐
Yazardan...
Her gözyaşı sessiz bir çığlıktır. Bir insan ne kadar gözyaşı dökerse, o kadar haykırmak ister.
İnsanın içindeki huzursuzluk, her zaman doğru çıkmaz. Ancak, doğru çıkarsa... İnsanı yıkacak felaketler bile ortaya çıkarabilir.
Kişiye göre değişir bu huzursuzluk, Kıvılcım Hanım'ın da içinde şu an anlamsız bir huzursuzluk var.
Koltuğunda öylece oturmuş en sevdiği kitabı okuyordu. İçinde anlam veremediği bir huzursuzluk vardı. Sebebini bilmiyordu ama, kalbi acıyordu. Korkuyordu.
Telefonundan saati kontrol etti. Afra'nın süresi dolmuştu. Hatta geç bile kalmıştı. Afra on beş dakika önce evde olmalıydı ama, ne giden vardı ne de gelen.
"Kıvılcım Hanım!" Erol koşar adımlarla içeri girdi. Kıvılcım Hanım, sesi duyunca ayağa kalkıp karşısındaki adama baktı.
"Ne oldu?" Dedi kaşlarını çatarak.
"Afra Hanım geldi mi?" Diye sordu Erol nefes nefese. Kıvılcım Hanım, başını hızla iki yana salladı.
"Sen onun yanında değil miydin?" Dedi panikle. Erol kaşlarını çattı ve elindeki telefonu Kıvılcım Hanım'a uzattı.
"İzleyin!" Dedi Erol. Kıvılcım Hanım anlamadan telefonu eline aldı ve haberi izlemeye başladı.
"Evet sayın seyirciler, kaza tam burada gerçekleşti. On dakika önce gerçekleşen kaza gündemin ortasına oturdu. Kimliği belirsiz iki şahıs, motorla buradan kaydı. Kaza nasıl gerçekleşti bilinmiyor ancak, kazazede gençlerin durumunun ağır olduğu biliniyor. Kazazede genç kızın, kalbinin atmadığı söylendi."
Haberin geri kalanı ise kazayı anlatıyordu. Kıvılcım Hanım anlamadan Erol'a baktı.
"Ne bu?" Dedi anlamadan.
"Bu motor," Dedi Erol. "Afra Hanım'ı almaya gelen çocuğun motoru."
Kıvılcım Hanım beyninden vurulmuşa döndü. Telefon elinden düştü ve şok içinde Erol'a baktı.
"Afra, o motorlu çocukla mı gitti?" Dedi çatallanan sesiyle. Erol, onu ilk kez böyle görüyordu. Onun gözünde Kıvılcım Hanım, çok güçlü ve duygusuz biriydi. Ancak şu an öğreniyordu, onun da duyguları vardı.
Erol hafifçe başını aşağı yukarı salladı. "Evet..." Dedi Erol çekinerek. Kıvılcım Hanım, dizlerinde derman bulamayıp yere çöktü. Gözyaşları süzülmeye başlamıştı bile. Aklında tek bir cümle dolanıp duruyordu, "Kazazede genç kızın, kalbinin atmadığı söylendi."
Kıvılcım Hanım'ın zihninde aynı cümle dönüp duruyordu.
Kıvılcım Hanım'ın telefonu çalmaya başladı. Erol, hemen telefonu alıp Kıvılcım Hanım'a getirdi. Kıvılcım Hanım telefonun çaldığını duymuyordu bile. Öylece yere çökmüş haykırarak ağlıyordu. Bazen sessiz çığlıklar atıyordu.
Erol, telefona kendisinin bakması gerektiğini anladı. Arayan numara yabancıydı. Düşünmeden telefonu açıp kulağına yasladı.
"Alo?" Dedi sorar gibi.
"Afra'nın annesi misiniz?" Dedi telefonun ucundaki genç erkek sesi.
"Kıvılcım Hanım şu an telefona bakamaz. Bana söyleyin." Dedi Erol. Yerde ağlayan Kıvılcım Hanım'a bakıyordu bir yandan da.
"Ben Afra'nın sınıf arkadaşıyım, Afra maalesef bir kaza geçirdi. Durumu çok ağır, hastaneye gelebilir misiniz?" Dedi genç. Erol umutlandı. Afra'nın hastanede olması, yaşadığı anlamına geliyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/352806129-288-k267652.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAŞK
ChickLitYarı kurgu yarı yaşanmış bir hikaye... Aşık olmak kadar zor, intihar etmek kadar kolaydı seni sevmek... Bana yaşadığım her şeyi unutturacağımı sanmıştım, meğer yanılmışım. Bana hepsini yeniden, daha beter ve daha çok acıtacak şekilde yaşattın. "N...