David amca haklıydı, buna gerçekten bir çare bulmalıydı. Acaba Kraliçe ve Kral'ın bildiği şeyler var mıydı? Her şey tamamen gizden ibaretti. William, "Bu lanet her neyse gerçekten kontrolden çıkmaya başladı." dedi. Adelina, "Gerçekten de öyle." dedi.
Tuhaf bir his ile mahzene çıktım. Darian'ın yanına. "Darian, sen iyi misin!" diye sordum. Ellerimi yanaklarına koyarak. Korkmuş duruyordu ama yine de soğukkanlığını koruyordu.
Darian, "Ben iyyim, siz merak etmeyin." yerde yatan Zack'e baktım. Dehşete kapılmıştım.
"Tanrım!" dedim. Sesim titremişti. "Zavallı Zack..." Darian, "Onu hala kurtarabiliriz." dedi.
"Nasıl?" Darian, "Erica şuan olmasa da ne yaptığını öğrenerek, kehaneti hatırla." dedi.
"Varis gerçekleri öğrendiği zaman kimseye güvenemeyecek."
"Bu işte de umarım babamın parmağı yoktur." dedim ümitsizce. William arkamdan gelmiş olmalıydı ki arkamdan sesi geldi.
William, "Bilemiyorum prenses. Bay Bert bunu yaptıysa kim bilir başka ne yapmadı." dedi. Her ne kadar kızgın ve kırgın olsam da o benim babamdı. Bunun gerçeğini asla kimse değiştiremezdi.
"Pekala, ama yaptığı şeyden pişman olabilir, değil mi?"
William, "Elbette, Luna. O senin baban. Ama içimdeki ses Bay Bert'in bu işlerle fazla ilgili olduğunu söylüyor. Altıncı his kuvvetim asla yanılmaz... İnan bana." dedi ciddi ve keskin bir ses tonuyla.
Ayağa kalktım. "Sanırım haklı olabilirsin. Ama yine gidip ona öylece hesap soramayız. İstesek de ağzından laf çalamayız."
Darian, "E çözüm olarak ne kalıyor ki başka?" dedi tuhaf bir sesle.
William, "Ne bileyim ben." dedi öfkesi ardından. "Tamam, pekala bir plan yapmamız gerekiyor." dedi. Öfledim.
"Ne yapıcağımızı sanki biliyor muş gibi, çözüm yönetimini bulduk bir de planı kaldı." dedim. William, "Hey, bu gayet mantıklı bir hareket!" Kafamı hayır anlamında salladım. "Değildi." dedim.
Darian, "Tanrı aşkına kavga etmeyin." dedi. Boynundaki anahtar kolye Darian'ın dikkatini çekmiş gibiydi.
Darian, "O boynundaki neyin anahtarı?" diye sordu. "Bu." dedim anahtarı işaret ederek. Darian, "Evet, daha önce görmemiştim." dedi. William, "Çünkü onu babası Bay Bert verdi. Neyin anahtarı bizde anlamış değiliz." dedi.
"Aslında." dedim anahtarı boynumdan çıkararak. Anımsadığım bir şey vardı. "Eski evimizin bodrum katında küçük bir oda var. Onun anahtarına benziyor." dedim. William, "Luna, ne alaka?"
"Bilmem, benziyor." dedim. Parmaklarımı anahtaeın uç kısımlarına gezdirdim. Darian, "Neden evinin bodrum odasının anahtarını sana versin ki, ne yardımı dokunabilir?" diye sordu.
"İnan bilmiyorum. Eğer başka bir şeyin anahtarı ise bile, onu dinlemedim." dedim. Darılan, "Pekala." dedi. Bunun üzeri Mahzen'den çıktık. David amca, "Gelin." dedi. Bunun üzerine William ile odasına girdik.
David amca, "Sanki birinin daha bu konuyla ilgisi varmış gibi hissediyorum." dedi. "Evet, babam Bert." dedim. David amca, "Onun dışında." dedi.
William, "Başka kim olabilir ki?" dedi tuhaf bir ses tonuyla. İkimizde korkmuştum ve gerilmiştik. David amca, "Çevrenizdekilere dikkat edin. Her an çok yakınınız tarafından kazık yiyebilirsiniz." dedi.
William, "Bu, en güvendiğim kuzenlerim de dahil mi acaba?" diye söylendi ve yutkundu. David amca'nın gözlerindeki bakışdan 'Evet' anlamı akıyordu. Odadan çıkıp koridorda yürürken çok çaresiz olduğumu bir kere daha hissettim.
"Adelina, Adina ve Antonia..."
Bir alakası var olabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN SARAYI
Fantasydur dedi Edward. "Ne oldu?" diye sordum. "orası yasaklı bölge. Orası mahzene çıkıyor. Gidemezsin!" dedi.