"Emziği aldığım anda bir gölge belirdi az önce." dedim. Darian, "Gölge mi?" bir an da kilitli olan kapı gıcırdayarak aralandı.
"Kim var orada, David amca. Sen misin?" David amca, "Elbette ki benim evlat." ona koştum. "Darian'ı buldum, onunla konuşmak ister misin!"
David amca inanamaz gibi bakıyordu. "Sen ciddi misin?" diye sordu. "Evet, hadi gel. Özlemiş olmalısın." dedi. Onu kolundan nazikçe tutup Darian'a götürdüm.
İkisi de birbirine bakakalmıştı. Her ikisininde gözleri dolmuştu. Bağları her şeyden öteydi. David amca yere çömelerek zincirli olan olan Darian'ın yanaklarına dokundu. Son derece mutlu ama hüzünle harmanlanan sesiyle konuştu.
"Oğlum." dedi.
Darian, "Babam."
Birbirlerini dede-oğul ilişkisinden ziyade baba-oğul bağları vardı. Bu bile benim gözlerimi doldurmuştu.
David amca Darian'ın zincirli ve hareketsiz bedenine sarıldı. Darian'ın da sarılmak istediğini bende biliyordum. Fakat karşılık veremedi.
Ardından zincirli bedeninden ayrılıp bana döndü. "Luna, sarayda ne işler döndüğünü bulmak zorundasın, bunları kimin yapıp yapmadığını öğrenmen gerek." dedi.
"Söz veriyorum. Bunu öğreneceğim." dedim ve koşarak mahzenden çıktım.
Aşağıya indim. Adalina Edward ile kavga ediyordu. "Hey, ne oluyor?" Adelina, "Luna, sen nerelerdeydin?! Edward seni başka biriyle aldatmış."
"Ne?!" ardından kız yanıma geldi.

Kız tıpkı peri masallarında tasvir edilen periler gibiydi. Ancak kişiliği dış görünüşü kadar güzel olmadığı çok belliydi.
"Sen ne gurursun kadınsın utanmıyor musun evli bir prens ile olmaya?" dedi. Prenses, "Sıradan bir romen için biraz fazla iddialısın sanki Luna."
Adelina'nın gözlerinden öfke fışkırıyordu. Bu ihaneti en benim kadar sinirlenmişti. "Bırak, hiç yorulma." dedi. "Senin Romen olmadığın belli. Nerelisin sen?"
Prenses, "Ben Prenses Elena ve Hollanda veliahtıyım. Edward'ın yanına en çok ben yakışıyorum." dedi ve sırıtıyor.
Sinir krizi geçirmek üzereydim.
Antonia geldi. "Şuna bak birde gülüyor. Varoş. Götümün prensesi!"
"Gerçekten çok gurursun, şimdi saraydan siktir git. Bu bir emirdir."
Uğraşmam gereken bir mahzen işi vadı ve şuan içinde sinirlendiğim şeye bak. Rüküşlükte son seviye.
Elena, "Gitmiyorum." dedi. Adina, "Sen prensese karşı mı geliyorsun?!" diye bağırdı.
Elena, "Evet." dedi sinsi bi gülüşle.
Adelina, "O zaman çözüm basit." dedi ve kendinden emin bir gülüş sergiledi. Edward, "Neymiş o?"
Adelina, "İdam." dedi.
Edward, "Asla izin vermem!" diye bağırdı. Antonia, "bende aynı karardayım." diye çıkıştı.
Adına geldi. "Bende idam edilmesine kararım tam. Yaptığı tüm skandalları biliyorum." dedi.
...
Edward, "Hayır, izin vermem!" diye bağırdı. Antonia, "karar kesinleşti. Yarın sen idam edileceksin." dedi.
Edward, "Canınız Cehennem'e, hepinizden ayrı ayrı tiksiniyorum." dedi. Bunu söylerken bana bakmıştı.
Ona ölümcül bir bakış attım. Ardından Elena'yı sürükleyip odasına götürdü. Elena idam edileceği için ağlıyordu.
O, tam bir gurursuzdu.
"Adelina, kızlar. Size neden kaybolduğumu anlatmalıyım, fakat bunu Adelina'nın dairesinde konışsak daha iyi olur." dedi.
Adelina sakinleşmiş gibiydi yumuşak ve samimi bir şekilde cevap verdi. "Pekala, hadi gidelim." dedi.
Odasına girdik ve kapıya kapattık.
Adelina, "Bu olay olurken sen ne yapıyordun. Hadi anlat bakalım."
Adina, "Neredeyse öldüğünü düşünmüştük." dedi. Antonia ise onaylayarak başını salladı.
Soğukkanlı bir şekilde olan biteni anlattığımda dehşete düşmüşlerdi.
Adina, "Sen..." dedi, ve ardından ekledi. "Nasıl?" Antonia, "Aman Tanrım. İnanılır gibi değil!" Adelina, "Gerçekten, şimdi bunu Darian'a kimin yaptiğını bulmalı ve kehaneti beklemeliyiz."
Adelina her an düşüp bayılacak gibiydi. Bu yüzden yatağın baş köşesine sindi. "İyi misin?" Adelina, "Hayır, şok geçiriyorum." dedi.
Antonia, "Pekala, bu çok önemli bir mesele olsa da, yarın gerçekten Prenses Elena'yı idam mı edeceğiz."
Adelina, "Annem ve babamın haberleri var. Fakat kendi ülkesinde idam edilecek. Aksi taktirde savaş çıkabilir." dedi.
Böyle bir anda savaş çıkması asla doğru olmazdı. "Evet, haklısın." dedi.
Antonia, "Anlamıyorum. Senin gibi birini nasıl aldatabilir ki?" Sırıttım. "Çünkü Elena benden daha güzel, ayrıca Elena doğma ve büyüme bir soylu ben ise sadece evlenene kadar sıradan bir kızdım." dedim.
Antonia, "Ama sen güzelsin." Dedi. "Teşekkür ederim, ancak demek ki bazı şeyler güzellikle halledilmiyormuş." dedim.
Adelina, "Boşversenize Edward her zaman aptalın tekiydi. Her bulduğu güzel kızı elde eder ve sonra vazgeçerdi. Seninle evli olsa bile seni elde edemedi." dedi, ardından ekledi;
"Çünkü sen onunla olamadık kadar zekisin. Sen ondan daha üstünsün o ise nankör ve bencil bir adam. Sen Darian ile uyuşuyorsun." dedi.
"Nasıl yani?" Adelina, "Kişiliğiniz." dedi. "Darian bizim en küçük kardeşimiz, ama zevklidir. O meraklı, cesur ve zekiydi. Tabii bir de şairdi. Şiir yazmaya bayılırdı." dedi.
"Vay canına, Darian şiir yazabildiğinden bahsetmemişti." Adına,"Şiirlerini kimseye göstermezdi. Sadece o yaşlı hizmetçiye gösterirdi." dedi.
"David amca, ondan bahsediyorsunuz. " dedim. Antonia, "Aynen öyle."
Adelina yıpranmış bir şekilde ayağa kalktı. "Hadi, sen dairene git ve biraz dınlen." dedi. "Ama Elena orada. Edward beni odaya almazsa ne yapacağım?"
Adelina, "Hayır. Onun orada durma hakkı yok." dedi. "Pekala."
Daireme gittim. Gerçekten de Elena orada değildi. Edward ise uyumuştu. Onun yanında uyumak kendime ihanet olurdu, bu yüzden yastığımı alıp kilimin üzerine koydum. Üzerime ince bir çarşaf örttüm.
Uykum zerre yoktu, ama gergindim ve yorgundum. Yan döndüm ve bir süre tavanı izledim. Sonra ise gözlerimi yorgunluğun verdiği ağırlık ile yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN SARAYI
Fantasidur dedi Edward. "Ne oldu?" diye sordum. "orası yasaklı bölge. Orası mahzene çıkıyor. Gidemezsin!" dedi.