Uyandım ve hazırlandım. Edward'da benimle kalkmıştı. Başım aşırı derecede ağrıyordu. Bu nedenle biraz dışarıdan yorgun gibi gözüküyordum. Edward, "Sorun ne, hasta mısın?" diye sordu beyaz ipek gömleğinin düğmelerini iliklerken.
"Yok, sadece başım ağrıyor." Edward, "Geç yatsan ağrımazdı." dedi. "Seninle aynı saatte yattım?" dedim tuhaf tuhaf bakarak. Yatakta olmadığımı nereden biliyordu.
Öylece kaldı, ama sırıtıyordu. "Her neyse bugün sarayda olmayacağım prenses. Dışarıda olacağım." dedi.
"Nereye, seninle gelebilir miyim?" diye sordum. Edward, "Elbette ki hayır. Eski bir dostum ile buluşmaya gidiyorum." dedi. "İyi, tamam."
Hazırlanıp aşağıya indik. Yemek salonuna muhteşem üç parıl parıl parlayan prenseslerle otırdum.
Adelina, "Günaydın güzellik. Dünden bir bilgi öğrenebilir miyiz?" Adina, "Oh, Evet neredeyse unutuyorduk!" dedi. Antonia, "Aynen, hadi anlat."
Güldüm. "Tamam, sakin...Anlatıyorum." dün ki David amcadan öğrendiğim her şeyi anlattım. Adelina o kadar çok şaşırmıştı ki neredeyse kadehte ki içtiği suyu tükerecekti.
Adina, "Tanrım, Luna neler diyorsun sen!" Antonia zaten şoktan ne diyeceğini bilmiyordu. Adelina iptal olmuş gibi bakıyordu. Ne tepki vereceğini belirleyememişti.
Adelina, "Bebek sesi... Lanet, büyü... Ölümü." Adelina ağlayacak gibiydi. Bunu görmezden gelemezdim ama sezdiğim kadarıyla Adelina evin büyüğü olarak ve bir abla olarak Darian'a ciddi anlamda düşkündü. Onu tıpkı David amca kadar umursuyordu.
Antonia, "Adelina sakin olmalısın. Anlayabilirler." Adina, "Kesinlikle. Belli etme." dedi kısık sesle. Adelina, "Bu akşam yine halletmelisin Luna. Yalvarırım!"
"Merak etme. Yapacağım, yine deneceğim." dedim.
Kahvaltı bittikten sonra Edward saraydan çıktı. Adina, "Bizde mi dışarı çıksak?" Antonia, "Bence falcıya gidelim. Mary Ana'ya."
Adelina, "O deli cadıya mı, sen ciddi olamazsın!" Antonia, "Ah benim salak ablam. Seni seviyorum ama akıllı olduğun kadar aptalsın da. Bu kadar zeki olmak sana yan etki yapıyor. Biz gitmeyeceğiz. Luna gidecek!"
"Neden bir falcıya gidiyorum." Antonia, "Sana harita vereceğim. Haritayı Adina biliyor olmalı. Uzak bir yer değil merak etme. Mutlaka büyü hakkında bir şeyler biliyor olabilir."
Adina, "Antonia bu berbat bir fikir. O kadın sadece akli dengesi yerinde olmayan bir yaşlı çatlak!
Adelina, "Evet Antonia bu iyi bir fikir değildi." Antonia, "Hey, o zaman bizim yaşadıklarımızda bir delilik!"
"Hey, hey! Kavga etmeyin. Falcıya gideceğim. Eğer bir şey öğrenirsem size geri geleceğim ve anlatacağım. Sonra da mahzene gitmeye çalışacağım."
Adelina derin bir nefes alıp verdi; "Pekala. Adina kütüphaneden Antonia'nın bahsettiği haritayı getirir misin?" diye sordu.
Adina, "Tabii ki." diyip kütüphaneye gitti. Bir kaç dakika sonra geri geldi. Haritayı elime verdi.
Adina, "Mürekkeple işaretlediğim yer Mary Ana'nın evi." dedi. Adelina, "Umarım bir şeyler öğrenebilirsin." dedi. Antonia, "Umarım."
Umarım.
Tanınmamak için başıma bir örtü geçirdim. Yüzümü tanınmayacak halde örttüm ve dışarıda Mary Ana'nın evini bulana kadar kimseyle konuşmamaya ve bakmamaya çalıştım.
Ve onu buldum. Evi tam korku hikâyelerinde anlatıldığı gibiydi... Kapıyı tıkladım. Ancak gıcırdayan kapı kendi kendine açıldı. Bende içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN SARAYI
Fantasíadur dedi Edward. "Ne oldu?" diye sordum. "orası yasaklı bölge. Orası mahzene çıkıyor. Gidemezsin!" dedi.