İşte Başlıyoruz

1.4K 79 22
                                    

Sabahki antrenmanda Keremle sürekli gözgöze gelmiştik.

Bugün gözlerinde nefretten çok merak var gibiydi. Biliyorum, o da merak ediyor işin aslını ama çok acı çektirdim ona. Bu yüzden tekrar kırılmaktan korkuyor.

Antrenman bittiğinde çıkışta Kerem ve Barışı geçirdikten sonra ben de arabama binip eve gittim.

Bir şeyler atıştırırken telefonum çaldı.

"Efendim İpek?"

"Lâl, Barışa söyledim. Kafeye gideceğiz. Bir saat sonra aynı yerde ol."

"Tamam. Sence anlaşıyla karşılayacak mı?"

"İnanması zor olacak, sen yanında kanıtları da getir."

"Tamam, çok sağol İpek."

"Rica ederim, Lâlim." diyerek telefonu kapadığında yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

İpek bana hep böyle seslenirdi. Yeniden yanımda olduğunu bilmek içimde büyük bir huzur uyandırdı.

Keyifle hazırlanarak çıktım evden. Tabii yine ve yine etrafıma dikkat ediyordum.

Silahımın yanında bıçak da taşıyordum artık. Ne olur ne olmaz, biz önlemimizi alalım yani.

Şüpheli bir şey görmediğimde arabama atlayıp kafeye sürdüm.

İçeri girdiğimde İpek ve Barışın yanyana oturduğunu gördüm.

"Selam." diyerek masalarına oturduğumda Barış sinirlenmişti.

"Niye oturdun? Otur diyen mi oldu sana?"

"Barış sakin." deyip kolunu tuttu İpek.

"Ne sakini ya? Kalk git bu masadan."

"Barış önce bir dinle lütfen."

"Neyini dinleyeceğim senin?"

"Barış, önce Lâli dinle lütfen. Onu buraya ben çağırdım." diyen İpeğe döndü çatık kaşları ile.

"Sen mi çağırdın?"

"Barış sinirlenme ve önce dinle. Ben çağırdıysam bir bildiğim vardır herhalde."

Barış bir bardak su içip biraz beklediğinde sakinleşmiş gibiydi.

"Hızlı anlat." dedi yüzüme bakmadan.

"Bak Barış, ben Keremi gerçekten aldatmadım."

"Yalancıktan mı aldattın?" dedi sarkastik bir şekilde gülerek.

İpek elini elinin üstüne koyduğunda sustu ve dinlemeye devam etti.

"Bunu normalde kimseye söylememem lazım ama size söylemek zorundayım. Ben özel ajan birliğinde çalışıyordum Galatasaraya sürgün edilmeden önce."

İpeğe anlattıklarımın aynısını Barışa da anlattım, kanıtları da gösterdim.

"Peki iki yıldır neredeydin Lâl? Şimdi seni öylece nasıl affedeyim? Keremin halini bizzat ben gördüm ya, o çocuğun neler yaşadığına ben şahit oldum! Seni canından çok seviyordu o." dedi Barış sesini yükselterek.

"Biliyorum Barış, hepsini biliyorum. Ben de kendimden nefret ettim. Ona bunları yaşattığım için nefret ettim kendimden. Görevlerde ölmek için çabaladım ben. Bir keresinde tam kalbimin üstünden vuruldum, ölümün kıyısındaydım ama onu bile beceremedim Barış." dedim gözyaşlarımı tutamayarak.

"Peki şimdi ne değişti Lâl?"

"Görevimden sürgün edildim ve Keremle tekrardan yollarımız kesişti. Yanlışlıkla da komşusu oldum. Şimdi her gün onu görüyorken bu bakışlarına dayanamıyorum Barış. En azından gerçekleri bilsin, bana öyle bakmasın istiyorum."

Kalbimden Tenime | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin